Masalsi Bir Sehir Brugge

Nereye Gitsek

Baştan söyleyelim: Bu şehir müze severlerden ziyade, sokakları adımlamaktan keyif alanların şehri. 12. asır malikaneleri arasında yer alan kanallarda tekne turu, bol bol patates ve çikolata yemeli, Avrupa’nın en iyi korunmuş Orta Çağ mimarisine sahip daracık sokaklarda dakikalarca yürümeli bir geziye hazır mısınız? Burası Belçika’nın Batı Flandre bölgesinin başkenti Brugge. Kendini o kadar iyi muhafaza etmiş ki her yeni gelen misafirine hikâyesini anlatmaya devam ediyor.

CIVIL CIVIL BİR MEYDAN

İlk durak Markt Meydanı. Şehrin ana meydanı, oldukça hareketli bir yer. Yan yana sıralanmış rengârenk binaları ve kafeleriyle cıvıl cıvıl. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki bu şehrin meydanı da elbette tam bir Orta Çağ başyapıtı. En önde elbette Gotik yapıları gelse de Romanesk yapılar, barok, rococo ve yeni dönem yapıları da görmek mümkün.

BELFRY ÇAN KULESİ

Orta Çağ dönemine ait Belfry Çan Kulesi, Brugge’ün kumaş endüstrisindeki en büyük merkez olduğu 1240’a ait bir eser. Geçmişte birçok yangın atlatmış olsa da bugüne kadar korunmayı başarmış. 83 metre yüksekliğindeki kule ziyaretçilerine şehrin panaromik görüntüsünü sunuyor. Yukarı doğru çıkarken görebileceğiniz muhteşem saat mekanizması ve farklı melodiler çıkartarak şehirdeki hayatı yöneten 47 çan ise ziyaret edilmeden geçilmemesi gereken noktalar.

KUTSAL KAN BAZİLİKASI

Dışarıdan bakıldığında kilise olduğunu anlamanız oldukça zor olan bir yapı burası. Mark’tan daha küçük olan Burg Meydanı’nda yer alan bu kilise Hristiyan dünyasında oldukça önemli.

MERYEM ANA KİLİSESİ

Belfry Çan Kulesi’nden sonra 122 metre yüksekliği ve sivri tepesiyle Meryem Ana Kilisesi (Onze-Lieve-Vrouwekerk), Brugge’de ki en etkileyici binalardan biri. Şehirdeki en yüksek ve görsel olarak en çarpıcı yapı olan bu binanın en önemli özelliklerinden biri, Michelangelo’a ait beyaz mermer ile yapılmış Madonna and Child heykeline ev sahipliği yapıyor olması.

GÖÇMEN MİLLİ Mİ, GURBETÇİ EFSANE Mİ?

2009 yılında Mesut Özil’in Almanya Milli Takımı’nı seçmesinin ardından yaşanan hayal kırıklığının üzerinden çok geçmeden 2011 yılında bu kez İlkay Gündoğan, Almanya’ya katıldı. Bu durum birçok futbolseveri ikiye böldü. Kimi normal karşılayıp bir Türk’ün Almanya forması ile dünyaya daha çok mesaj verebileceğini savunurken, kimileri de duygusal olarak yaklaşıp bunu kabullenemedi. Gurbette yetişmiş orada doğmuş büyümüş biri için elbette yaptığı seçim sorgulanamaz. Onları göçmen milli olarak görmek yerine gurbetçi efsaneler olarak hatırlamak en doğrusu. 2023’ün yazında Almanya’da yılın futbolcusu seçildiğinde kim sevinmedi ki İlkay Gündoğan için.

Kendimi Alman gibi Hissediyorum.

Öyle ki Mesut Özil, “Kendimi bir Alman gibi hissediyorum.” diyerek 2009’da Almanya’yı tercih etmesinin ardından yoğun hakaret içeren mesajlara maruz kaldığı için resmi internet sitesini kapatmak zorunda kalmıştı. Özil, Almanya formasıyla 2010’da dünya üçüncülüğü, 2014 dünya birinciliği yaşarken, 2010 yılında 3-0 biten Almanya-Türkiye maçında attığı gol sonrası sevinmediği kameralara yansımıştı.

Almanya alt yapısında yetişen, birçok büyük Avrupa kulüplerinde top koşturan İlkay Gündoğan ise neden Almanya sorusuna şu yanıtı vermişti: “Almanca’yı Türkçe’den daha düzgün konuşuyorum. Almanya mı, yoksa Türkiye mi için oynamam gerektiğini düşündüğümde Almanya’yı seçtim. Çünkü Almanyalıyım. Her zaman burada futbol oynadım ve burada büyüdüm.”

İLKAY GÜNDOĞAN

Portre

Balıkesirli bir ailenin çocuğu olarak doğduğu Almanya’da ilk adresi Bochum altyapısıydı İlkay Gündoğan’ın. Ardından Nürnberg kulübü onu 2009 yılında transfer etti. Borussia Dortmund’a 5,5 milyon Euro karşılığında gelmesinin ardından ise Almanya Milli Takımı kadrosuna dahil edildi. Dönemin Almanya Teknik Direktörü Joachim Löw’ün bu adımdaki emeği ise herkes tarafından bilinen bir gerçekti. Yıldız futbolcu, Dortmund kariyerinde 157 maçta 15 gol atıp 27 de asist yaptı. 2016’nın yazında ise Pep Guardiola’dan bir telefon aldı. Manchester City için Guardiola’nın listesindeki en değerli isimlerin başında İlkay Gündoğan geliyordu. Guardiola, 27 milyon Euro karşılığında Gündoğan’ı kadrosuna dahil etti. Bu transfer İlkay Gündoğan’ı Dortmund efsanesi olmaktan çıkarıp bir City efsanesine dönüştürdü. İlkay Gündoğan, İngiliz kulübünde tam 304 maça çıktı. Bu maçlarda 60 gol atarken 40 da asist yaptı. 5 kez Premier Lig şampiyonluğu yaşadı. Son olarak Manchester City takım kaptanı olarak İstanbul’da Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdı.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar