Seven sevdiğini söylesin 

Sevgi, hepimizin hakkında bir fikri olduğunu düşündüğü biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri olan çok boyutlu bir kavram ve kıymetli bir ihtiyacımızdır. Bir kişiye ya da bir şeye karşı duyulan ilgi, bağlılık, içtenlikli yakınlık duygusu, o kişinin ya da şeyin iyiliğini isteme, ona içten bağlanma anlamları olan sevgi; ilgi, sorumluluk, saygı ve empatik anlamanın da hammaddesidir.

FİGEN BARLAS ES

SEVGİ VE DEĞERLİ OLMA İLİŞKİSİ

Sevgi kısaca; sen sevilmeye değersin, değerlisin demektir. Değerli olma hissini en iyi hissettiğimiz duygu olan sevgi, eğer ‘değersizlik’ duygusuyla sarmalanırsa tahrip gücü oldukça yüksek bir patlayıcı olur ki kendisini değersiz hisseden kişi, ilk olarak kendini parçalar ardından da o parçalanışla çevresini de allak bullak eder.

Sevgi görmeyen insanlar değersizlik duygusuna düşer ve kendini değerli kılacağını düşündüğü güç, şöhret, mevki gibi dünyevi ihtirasların peşinden koşar.

Değer duygusunu, asıl hissetmesini sağlayan bireysel sevgi bağı kurmayı da öğrenemediği için, gerçek sevgiye kalbi tatmine bunlarla da ulaşamaz. Boşluk duygusunu doldurma adına ömrü boyunca ne aradığını bilemeden adeta susuzluktan yanan kişinin tuzlu deniz suyu içerek rahatlamaya çalışması gibi, içten içe yanar gider.

SEVGİ TÜM ZAMANLARIN İHTİYACI

Bütün bunlar sade, samimi bir sevgi ifadesi ile halledilebilecek, önlenebilecekken, neden sevgimizi ifade etmekten kaçıyoruz ki?

Sevgiyi ifade etmek deyince de ilk olarak akla, anneler ve bebekleri ya da genç âşıklar geliyor sanki. Aslında sevgi insanın tüm zamanlarındaki en önemli ihtiyacıdır. İnsanı her yönüyle kucaklayan ve iyileştiren bir duygudur. Bir çiçeği, bir hayvanı bile canlandıran, bir ab-ı hayat iken, neden insanlık bu nasipten mahrum, kurak bırakılsın ki? Hele de insan kâinatın sanatkârının en güzel eseri, muhteşem sanatı iken.

Sevgi, önemsemek, ilgi göstermektir. Sevgi, sevilen kişide, anlaşıldığı, benimsendiği, önemsendiği duygusunun oluşmasının sağlanmasıdır. Yani değerlilik duygusunun oluşumudur. Sevgi, seven ve sevilen kişide de mutluluk, huzur ve güven oluşumudur.

SEVGİSİZLİK BEYİNDE YOKLUK HİSSİ OLUŞTURUYOR

Psikiyatristler sevgi olmadığı zaman beynin boşluk hissi yaşayıp, kişinin depresif bir psikolojiye girdiğini söylerler. Sevgi ile büyütülmüş çocukların özgüvenlerinin ve öz saygılarının yüksek olduğu ve çevresindeki insanlara önyargısız, kuşkusuz, sevgi ve güven ile yaklaştıkları, daha doyumlu, mutlu ve gerek özel, gerekse mesleki yaşamlarında daha başarılı oldukları yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur.

Sevginin günümüzde en önemli gereksinimlerden biri olduğunu söylemek de abartı olmaz sanırım. Sevginin hissedilmesi kalbi koruyor, bağışıklığı güçlendiriyor, özgüven ve başarı hissini artırıyor.

OKSİTOSİN HORMONUNU SEVGİ HAREKETE GEÇİYOR

İnsanın huzurlu olduğu anlarda, mutluluk ve sevgi hormonu olarak bilinen oksitosin, kan basıncını düşürerek, vücutta rahatlama sağlıyor. Bu hormonun salgılanmasını ise, dokunma, güzel ses ve koku faktörleri sağlıyor. Yani ailemizle ve sevdiğimiz insanlarla iletişim kurduğumuzda, onlara sarıldığımızda içimizi saran o sıcak ve tatmin edici duyguları yaşatan, Allah’ın izniyle, işte bu oksitosin hormonu.

DOPAMİN EKSİKLİĞİ ODAKLANAMAMA SEBEBİ

Sevildiğini hissetmek, kişinin dopamin hormonu seviyesini de yükseltmektedir. Haz alma duyusunun oluşmasına yardımcı olan dopamin hormonunun, odaklanma ve dikkat üzerinde olumlu etkileri bulunuyor. Beyindeki bilgi akışı üzerinde de etkisi bulunan dopamin hormonu, kişinin sosyal ve özgüvenli olmasını sağlıyor.

Dopamin seviyesinin düşmesi ise hafıza, dikkat ve sorun çözme yeteneğinde azalmalara sebep olabiliyor. Bu hormon olmadan kişinin kılını bile kıpırdatması imkânsız gibidir. İşte bunu gerçekleştiren de sevgidir, güzel sözler ve kokulardır.

SEVGİ, İNSANIN BEYNİNİ YÖNLENDİRİYOR

Randi Hutter Epstein, hormonların tarihini anlattığı kitabı ‘Hormonların Gücü’nde şöyle der, “Hormon kelimesini ilk olarak 1905 yılında öğrendik. Bir hissin, duygunun, insanın beyninde belli merkezleri etkilediğini ve bir takım maddeler salgıladığını ve bu hormon dediğimiz maddelerin insanda farklı haletler meydana getirdiğini ise, son 50-60 yılda öğrendik. Dilimizde oksitosinler, serotoninler, dopaminler dolaşır oldu. Ve psikologlar da sevginin bizde meydana getirdiği değişiklikler üzerinde çalışmalarını artırdılar, sonuçları somutlaştırarak ifade etmeye başladılar.”

Hazreti Mevlânâ da sevginin acıyı tatlı, bakırı altın, bulanıklığı duru, derdi deva, dikeni gül, zindanı gülistan, nârı nur, üzüntüyü neşe, kahrı lütuf, ölüyü diri, kralı kul haline getiren bir güce sahip bulunduğunu belirtir Mesnevîsinde.

“SEVEN SEVDİĞİNİ SÖYLESİN”

Sevmek ve sevilmenin insan yaşamında en öncelikli ihtiyaçlardan birisi olduğu dünyanın her coğrafyasındaki uzmanlarca ifade ediliyor. Samimiyetle söylenen sevgi ifadelerinin ise kişiler arasında kuvvetlenen iletişime, kaynaşmaya, güven ve muhabbete köprü kurduğu…

Fakat meselenin bam teline ise Resul-i Ekrem Efendimiz (sas), dokunuyor asırlar öncesinden. Meşhur olaydır; Fahr-ı Kâinat Efendimiz (sas), bir şahısla beraberken yanlarından başka bir zat geçer. Peygamberimizin (sas) yanında bulunan sahabi, “Ey Allah’ın Resulü ben şu kişiyi seviyorum.” der. Bunun üzerine Aleyhisselâtü Vesselâm Efendimiz, “Peki bunu kendisine söyledin mi?” buyurur. “Hayır.” cevabını alınca, asırlara damga vuran o harikulade beyanları dökülür dudaklarından, “Sizden biri kardeşini seviyorsa, ona sevdiğini söylesin.” ( Ebû Dâvud, Edep 122)

Efendimizin (sav), “Seviyorsan sevgini ifade et” beyanının altında insanın hayatını etkileyen nasıl da büyük bir mana yatıyor. Dünya, “sevginizi ifade edin” diye şimdilerde tavsiyeler yapsa da, bundan 1500 yıl önce Vedud olan Allah’ın (cc) yeryüzündeki Habibi (sas) günümüzde doktora tezleriyle anlatılmaya çalışılan gerçekleri son derece net, sade ve öz bir ifade ile bizim hayatımıza rehber olarak sunmuş.

Sevdiğinize sevdiğinizi söyleyin vesselam…

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar