Mevsim kıştır, ama  sıcak bir kış… 

Kış dolaşır sokaklarda, dumanı tütmeyen evlerin içinde soğuk tenlere dokunur. Ve bir yerlerde bir çocuk konuşur babasıyla, “Baba! Bu kış da kömür götürecek miyiz üşüyen insanlara? Yine onlarla birlikte sıcacık çorbaların buğusunu seyredecek miyiz?”...

YUSUF BAĞCI

Sıcacık odamızın penceresinden bir kuş görünür. Soğuktan donuverecek gibi… Nedense soğukta dalda duran bir kuş, yuvada yiyecek bekleyen yavruları hatırlatır bize… Yavru kuşların gözleri ufukta annelerini aramakta… 

Bir merdiven altında sevimli mahalle köpeği ilişir gözümüze… Korunaksız yuvasında, soğuk ve açlıktan iki büklüm sarılır yavrusuna… Yavrusu ise masum gözlerle bir parça ekmek bekler annesinden… 

Mevsim kıştır ama üzgün bir kış… 

ÇOCUK, BEKLER BİN BİR UMUTLA 

Bir yerlerde, bakkala ekmek almaya gitmekte bir çocuk. Soğuğun tenine değmemesi için kapatmaya çalışır her yanını çaputlarla… Soğuk bekler kapıların önünde, arada bir tıklatır tokmağı rüzgârının eliyle… Çocuk da bekler kapıda bin bir umutla… 

Mevsim kıştır ama umutlu bir kış… 

NAYLONLA KAPATILMIŞ PENCERELER 

Bir yerlerde, naylonla kaplı pencereden içeri hücum etmekte rüzgâr. Bu pencerenin önünde gökyüzüne bakar insanlar. Kar ne zaman yağacak acaba? Yine çok üşüyecek miyiz bu kış da? Bu kömürle de kış çıkmaz, ne yapsak? Çocuklara da birer battaniye daha vermeli… Yine de şükretmeli halimize. Başımızı sokacak bir damımız var en azından. Allah sokakta kalanlara yardım etsin. 

Mevsim kıştır ama şükür dolu bir kış… 

ÜZGÜN BİR KIŞ… 

Sokakta minicik bir el, sıcacık bir yuva aramakta… Bir baba kömür peşinde koşmakta ellerini ovuşturarak… Bir teyze var şu çatısı akan evin içinde yorganlara bürünmüş… Hırçın denizin üzerinde rızkını kovalayan bir balıkçı… Kapısı kapalı ama her yanından soğuk sızan bir kulübede üşüyen çocuklar… 

Mevsim kıştır ama çileli bir kış… 

KAR, ÖZLEMİYLE DOLAR ODAMIZA 

Bir yerlerde, bir okulun bahçesinde, bir sokağın içinde, bir pencerenin önünde gökyüzüne bakar çocuklar. Kar ne zaman yağacak? Hayalimizde bir kardan adam gelir oturur sokağımızın ucundaki banklara… Kar, özlemiyle dolar sıcacık odamıza… Oysa hazırdır eldivenler, atkılar, şapkalar hatta upuzun havuçlar… Bir an önce yağsa da kar, bir kartopunda, bir kardan adamda toparlasak onları… 

Mevsim kıştır, ama sevinçli bir kış… 

Kış dolaşır sokaklarda, dumanı tütmeyen evlerin içinde soğuk tenlere dokunur. Sonra bacasından duman tüten, camı buğulu evlerin tıklatır

kapısını rüzgârının eliyle. Dumanı tütmeyen evlerde yaşayan çocukların teninin soğukluğunu iletir sıcacık çorbasını yudumlayan insanlara… 

Ve bir yerlerde bir çocuk konuşur babasıyla… 

“Baba! Bu kış da kömür götürecek miyiz üşüyen insanlara? 

Yine onlarla birlikte sıcacık çorbaların buğusunu seyredecek miyiz? 

Sokaktaki köpeğe yine yiyecek bırakacak mıyız? 

Yine yem torbaları hazırlayacak mıyız kuş yuvalarına? 

Naylonla kapatılmış pencerelere cam taktıracak mıyız yine?” 

Baba, “Elbette yavrum, elbette…” der, anne susar ama sanki konuşur içine dolan sevinçle. 

Mevsim kıştır, ama sıcak bir kış… 

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar