İnsanoğlu kadim zamanlardan bu yana birçok değerle ve pek çok değer için sınandı. Cesaret, bunlardan yalnızca biri! Değişmeyen; ama zamana ve şartlara göre şekilden şekle giren temel bir insani özellik. Cesaret, dün olduğu gibi bugün de insanlığın temel değerlerinin korunması için oldukça önemli bir yerde duruyor.
Geçenlerde bir eğlence portalında gezinirken gördüğüm eski bir film getirdi aklıma bütün bunları. Aslını söylemek gerekirse bir değil, iki film: Cesur Yürek (Braveheart) ve Dokunulmazlar (The Untouchebles). Cesur Yürek, dönüp dönüp izlenilecek başvuru filmlerinden birisi benim için; ancak bu yazının konusu o değil!
Dokunulmazlar ise günümüz modern devletlerinde yaşanan ilkel benlik özelliklerinin çok iyi bir yansıması bana kalırsa. En yalın hâliyle, kötülükle mücadelenin günümüzdeki versiyonu. Her devletin içinde bir “oluşum” var bu oluşumlar devletleri yönlendiren asıl gruplardan oluşuyor. Lobi ve dernek adları altında menfaat oluşumları; mafyalar, mafyalaşmış yöneticiler…
Öğrencilik yıllarımda Ankara’da seyretmiştim 1987 yapımı bu filmi. O yıllarda ülke şehit cenazeleriyle, derin cinayetlerle sarsılıyor; yönetim krizleriyle, yolsuzluklarla boğuşuyordu. Tabi şimdi çok şey değişti!
Adalete inanan bir avuç insanının mafya ve politikacılarla ölüm pahasına giriştiği mücadele oldukça gösterişli. Cesaret isteyen bu mücadeleler gerçek hikâyelerle bezeniyor. Bu aralar Yellowstone’da döktüren Kevin Costner, o filmde de başroldeydi ve Oscar’lık bir performans sergilemişti. Filmin hikâyesinde yaşananlar aslında hemen her ülkeyle ilişkilendirilebilirdi. İtalya’da, İspanya’da, Amerika’da ve elbette bütün üçüncü dünya ülkelerinde!
Demokrasisi gelişmiş ülkelerde suça bulaşanlar genellikle bir şekilde cezalandırılıyor. Ancak üçüncü dünya ülkeleri bundan muaf! Burada erdemler devreye giriyor. Cesaret kişilerde olunca önemli; ancak bütün bir toplumda olunca daha önemli! Eğer toplum cesareti üzerine giyememişse hayatına yozlaşmış iktidarların kölesi olarak devam ediyor ve yaşanan bütün hukuksuzluklarda toplumun da payı oluyor. Toplum cesaretli olanları desteklemeyip yolsuzların peşinden gidince yolsuz iktidarların kulu kölesi oluyor. Bu durumda cesurlar köşelerine çekiliyor, konuşanlar susuyor! Cesur oldukları için cezalandırılanlar da “ne hâlleri varsa görsünler” diyerek özgürlüklerini yeniden kazanmanın hayalleri kuruyor.