Beyaz Perde

Yazarlık da Sevdaya Dair

Mektup atmadığımız, mektup almadığımız, mektup yazıp okuyamadığımız bir dönemde yaşıyoruz. Bunun meydana getirdiği boşluğu anlamak için elinize geçen herhangi bir mektubu okumanız yeterli. Bir sayfaya sığdırılan hasret, özlem, sevda sözleri… Mektup sahibinin simasını göremediği için nasıl tepki vereceğini hayal ederek kalp kırmadan, incelikle kaleme alınan içten bir metin. Kimi sahibini buldu, kimiyse karşılık beklemeden yıllarca yazılmaya devam etti. Söz sanatının usta yazarlarına ait bu mektupları hâlen okuyabilmek, bizler için büyük şans!

Orhan Veli’den Nahit Hanım’a

Orhan Veli’nin, “36 yıllık ömrümün en büyük sevdası” dediği Nahit Gelenbevi’ye duyduğu sevdanın bir belgesi bu kitap. Nahit Hanım’a 1947-1950 yılları arasında yazdığı bu incelikli mektuplar, açıkça dillendirilmeyen bir aşkın en büyük hatırası. Orhan Veli’nin, “Bir de sevgilim vardır, pek muteber; / İsmini söyleyemem / Edebiyat tarihçisi bulsun.” dizeleriyle anlattığı bu gizemli sevgiliye şöyle seslenir bir mektubunda: “Emin ol, dünyada hiçbir şeyden zevk almıyorum. Bütün bu tatsız günler içinde yalnız seni arıyorum…”

Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e

Ahmed Arif, Leyla Erbil’e yazdığı mektuplarında, sürgün günlerini, yaşadığı siyasi baskıyı, içsel dünyasını, dönemin entelektüel ortamını ve en çok da aşkını tüm içtenliğiyle ortaya koyar. Leyla Erbil, “Benim tarafımda aşk yoktu; yalnızca dostluk vardı.” derken, özellikle 1955’ten sonra yazılan mektuplardan da anlıyoruz ki Ahmed Arif bu büyük sevdada yalnız kalmıştı. 1954–1959 arasında yazılan mektupları ihtiva eden kitapta bir de 1977 tarihli “son mektup” var.

Franz Kafka’dan Milena’ya

Franz Kafka, Prag’da bir dost meclisinde tanıştığı gazeteci Milena Jesenska’dan öykülerini Çekçeye çevirmesini ister. Kafka ile Milena’nın yollarını kesiştiren bu istek, bir sevginin başlangıcı olur. Kafka’nın Milena’ya 1920 Nisan’ında, yağmurlu bir günden söz ederek başlattığı bu yazışmalarda ümitsizliği, çaresizliği okuruz. Hep iki duygu arasında kalmış, hiç seçim yapamamış, kaygılarından hiç kurtulamamış biri olan Kafka, Milena’ya bir mektubunda şöyle seslenir: “Yazmadığınıza bakılırsa iyi olmalısınız. Bizler çoğunlukla iyi olduğumuz zaman susarız…”

Moda İkonu
Kıyafet Eksiğiniz Hiç Bitmiyorsa…

Dolabınız tıka basa dolu olmasına rağmen kıyafet eksiğiniz hiç bitmiyorsa, onlarca kıyafetle göz göze geldiğinizde iç sesiniz, “giyecek hiçbir şeyim yok” nidaları atıyorsa ve mağazadan büyük hayallerle aldığınız o “muhteşem parça”yı dolaptaki hiçbir şeyle kombin yapamadıysanız sıkı durun!

Trend Modasıyla Sınırlı Kalmayın

Kapsül dolap, en temel parçalardan oluşur ve herhangi bir trend modaya bağlı değildir. İçinde bulunan parçaların zamansızlığı, sizi 2020’de giydiğiniz bir parçayı 2030’da da giymekten alıkoymaz. Nötr renkler hâkimdir. Beyaz ve tonları, gri, bej, devetüyü ve siyah. Kişiden kişiye farklılık gösterse de üç aşağı beş yukarı 25 parçadan oluşur. Tüm parçalar birbiri ile uyumlu olduğu için sayısız kombin yapabilirsiniz. Peki, doğru şıklık için ekim ayında neler mi olmalı kapsül gardırobunuzda. İşte cevabı.

Geldi Treçkot Mevsimi

Sonbaharın kurtarıcısı devetüyü renkli bir trençkot sonbahar ayları için dolabınızın olmazsa olmazı. Yine devetüyü renkli bir kot, harika bir kurtarıcı olabilir. Temel renklerde birkaç sweatshirt ise hafta sonunun ve kombin yapmak istemediğimiz günlerin en önemli parçasıdır. Gündüzden geceye uyarlanabilen siyah blazer ise her mevsimin kahramanı. Kotlarla, düz renkli ya da çiçekli elbiselerle rahatlıkla bir araya gelebilen bir deri ceketi de sonbahar dolabına eklemeyi unutmayın.

Ayraç
Olduğu Kadar Güzeldik (Mahİr Ünsal Eriş)

Kitap, adı gibi tatlı hüzünler içeren sekiz öyküden oluşuyor. Öykülerin mekânları, Eriş’in memleketinden ve civarındaki yerleşim yerlerinden seçilmiş. Yazar, bir röportajında bu durumu şu şekilde açıklıyor: “Bu, içimdeki Bandırma’yı, Erdek’i, Biga’yı, Çanakkale’yi, Gönen’i ve Tatlısu’yu içimdeki hâlleriyle yaşatmanın yollarından biriydi benim için.” Kitabın, birbirinden tuhaf hâller içinde bulunan kahramanları, ruhsal durumlarını kendi ağızlarından aktarırken okuyucu ile dertleşiyor adeta. Tıpkı aşağıdaki bölümde olduğu gibi: “Meydandaki çay bahçelerinden birine oturmak geldi içimden sonra. Çünkü Erdek bir kitap olsaydı, bu çay bahçeleri ilk cümlesi olurdu onun…”

Nereye Gitsek
Bir Masal Diyarı: Neuschwanstein Şatosu

Sonbaharın gelişi ile rotayı nereye çevirsek diye düşünenlerinize masal diyarından bir önerim var. Sarının bin bir tonunun ve kavuniçi ağaçların eşlik ettiği bu güzel mevsimde Neuschwanstein Şatosu’nu ziyaret etmek harika bir seçenek olabilir. Sarp bir kayalığın üzerinde, sivri mavi külahlı kuleleriyle yükselen bu şato, Almanya’nın Bavyera eyaletine bağlı Füssen kenti yakınlarında yer alıyor. Würzburg ve Füssen’i birbirine bağlayan ünlü “Romantik Yol” üzerindeki şato, Walt Disney’in ilham kaynağı olarak da biliniyor.

Yalnızca 10 Gün…
  1. yüzyılda, Kral İkinci Ludwig tarafından yaptırılan şatonun oldukça hüzünlü bir hikâyesi var. Kale, Ludwig’in çocukluğunun geçtiği Hohenschwangau Şatosu’nun hemen karşısındaki tepeye inşa ediliyor. Rivayete göre kral bu noktayı hem babasının şatosundan daha gösterişli bir yapı inşa edebileceğini göstermek hem de doğup büyüdüğü yerin manzarasından uzak kalmamak için seçiyor. Fakat bu şatoda yalnızca on gün yaşayabiliyor. Çünkü yaptığı yüksek harcamalar nedeniyle doktorlar tarafından akıl sağlığının yerinde olmadığı raporlanıyor ve ne yazık ki kısa bir süre sonra göl kenarında ölü bulunuyor.
İyi Bir Yüzücü

Ölü bulunduğu gölün derinliği bir metre olan Ludwig, boyu iki metreye yakın, iyi bir yüzücü. Durum böyle olunca, ölümüyle ilgili ortaya atılan suikast hikâyeleri hakkında “acaba doğru mu” demekten kendini alamıyor insan. Anlatılanların hangisinin gerçek olduğunu bilmek zor; ama ortada buz gibi bir gerçek var ki o da Ludwig’in geride dünyanın en güzel şatolarından birini bıraktığı.

Yalnızlıkların Kralı

Şato içerisindeki detaylar, Ludwig’in yalnızlığa ne denli tutkun olduğunu kanıtlıyor adeta. Bunu anlamak için yemek ve yatak odasına uğramak yeterli. Yaşam alanlarının neredeyse tamamı tek kişilik. Sadece ahşap oymalı yatağın dört yılda yapıldığını göz önünde bulundurursak; Ludwig’in kendisi için gösterişten uzak, ama lüks bir dünya tasarladığını söylemek mümkün.

En İyi Nereden İzlenir?

Neo-Romanesk mimari stiliyle inşa edilen bu altı katlı şatoyu seyretmek için en güzel yer, 300 metre kadar arkasında bulunan Marien Köprüsü. Kaleden daha eski olan bu köprü, yaklaşık 100 metre aşağıda bulunan bir şelalenin üzerinde sallanıyor.

Tribün
Riyadh, Saudi Arabia. 3 January 2023. Cristiano Ronaldo after finishing his first exercise with AlNassr Saudi Club.
Suudiler Futboldan Ne Bekliyor?

2022 Dünya Kupası’nın Katar’da düzenlenmesiyle başlayan futboldaki Arap rüzgârı, dinmek bilmiyor. Futbolun en büyük bireysel ödülü olan Altın Top’u tam beş kez kazanan yıldız futbolcu Cristiano Ronaldo’nun Suudi Arabistan’ın Al-Nassr takımına 2,5 yıllığına 500 milyon Euro’ya transferinin ardından tüm dünyanın gözü Suudi kulüplerine yöneldi. Ronaldo’nun ardından Fransız Futbolcu Karim Benzema, Al İttihad kulübü ile 3 yıllığına 200 milyon Euro’ya anlaşma imzaladı.

Yaklaşık 2 yıldır El Nassr forması giyen Brezilyalı Futbolcu Talisca, Al İttihad’a imza atan Fransız futbolcu N’Golo Kante, Koulibaly ve diğerleri… FIFA’nın da aralık ayında gerçekleşecek 2023 Kulüpler Dünya Kupası’nın Suudi Arabistan’da düzenleneceğini açıklamasının ardından herkes şu soruyu sordu: Avrupa’nın en gözde futbolcularını kulüplerine transfer eden Suudi Arabistan’da neler oluyor? Savurganlık mı yoksa ardında stratejik bir hamle mi var?

Amaç Ülke Ekonomisini Çeşitlendirmek

470 milyar dolar ihracat geliri ile dünyanın en büyük ham petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan, ekonomik açıdan şimdilik işler yolunda olsa da bunun sonsuza dek sürmeyeceğinin farkında. Bu amaçla 2030 hedeflerinin arasında ülke ekonomisini çeşitlendirmek de var ve futbol bu maksada hizmet eden araçlardan yalnızca biri.

Yıldızlar Farklı Kulüplerde

Uygulanan hamlede, yıldız futbolcular tek bir takıma değil, rekabetin artması için farklı kulüplere transfer ettiriliyor. Böylece ligin kalitesinin ve seyir zevkinin arttırılması amaçlanıyor. Suudi Pro Lig’i, dünyanın en iyi on ligi arasına girme hedefiyle, beş yılda Avrupa’nın en iyi 100 futbolcusunu ülkeye getirmeyi hedefliyor.

Emekli İkramiyesi Dağıtıyorlar

Jota, Malcom, Dembele ve Neves gibi transferler, yalnızca “emekliliği yaklaşan”, “performansı ve popülerliği düşük” isimleri hedeflemediklerinin kanıtı adeta. “Emekli futbolcuları topluyorlar”, söylemlerin aksine, Suudiler, emekli ikramiyesi dağıtan değil; rekabetçi bir lig oluşturmaya çalışan bir profil çiziyor. Bunun en iyi örneği ise İngiltere’de kariyerinin zirvesini yaşayan 26 yaşındaki yıldız Ruben Neves’in, Barcelona, Manchester United gibi dev kulüplerin ilgisine rağmen Al-Hilal’e transferi.

Kadın Futbol Ligi Kuruldu

Riyad yönetiminin stratejisi yalnızca kulüp ve futbolcu satın alarak ilerlemiyor. İlk adım olarak kadınların stadyumlara serbestçe gelmesine izin veren yönetim, hemen arkasından, kadın futbol liginin temellerini de attı. Ayrıca Yunanistan ve Mısır’la birlikte 2030 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapma girişimleri devam ediyor.

Bir Kelime:

Virane

Acımtırak, ekşimsi ve buruk olan (tat). “Kekre bir şey var bu havada / Geçmişle gelecek arasında /Acıyla sevinç arasında / Öfkeyle bağış arasında…”
Cemal Süreya

Bir Bilgi

Geçtiğimiz ağustos ayında Ay’ın yüzeyine “yumuşak iniş” gerçekleştiren Hindistan, bu yolculuk için 75 milyon dolar harcadı. Bu rakam çoğu gişe rekortmeni uzay filmlerinin bütçesinden daha az. Yerçekimi (Gravity) 100 milyon dolar, Marslı (The Martian) 108 milyon dolar, Yıldızlararası (Interstellar) filmi ise 165 milyon dolarlık bir bütçeyle çekildi.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar