NİHAL POLAT
Çevrimdışı kulübüne hoş geldiniz!
The Offline Club
Soğuk bir kış günü sıcak bir mola için bir kafeye girdiniz. İçerideki kalabalık dikkatinizi çekti. Okuduğu kitaba dalanlar, örgüsünün ilmeğini sayanlar, kutu oyunu oynayanlar ve sohbet edenler… Kahvenizi alıp köşenize oturduğunuzda bir şey daha fark ettiniz. Kimse telefonuyla meşgul değil; bu tatlı anları fotoğraflamıyor, sosyal medya hesabında paylaşmak için video çekmiyor. Üstelik telefonlar masalarda da görünmüyor. Hayret bir şey! Kimse sıkılmış gibi de durmuyor.
Sakin olun, zamanda yolculuk yapmadınız! Sadece bir kulübün etkinliğine şahit oluyorsunuz.
The Offline Club, Hollanda’nın Amsterdam şehrinde kurulmuş olan bir çevrimdışı kulübü. Kulüp üyeleri belirlenen mekânlarda belli aralıklarla toplanıyor ve içeri girmeden önce herkes telefonlarını bir kutuya koyuyor. Burada tüm dijital uyarıcılardan uzak, sakin ve dingin birkaç saat geçiriyorlar. Amsterdam’da başlayan bu harekete daha sonra birçok ülke de katıldı. Almanya, Fransa, İspanya, Amerika, Danimarka, Abu Dabi, Avustralya, Portekiz ve İngiltere’de de The Offline Club etkinlikleri düzenleniyor.
ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
Journal of Social and Clinical Psychology dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre sosyal medya kullanımını üç hafta boyunca günde 30 dakikayla sınırlayan kişilerde anksiyete, yalnızlık ve depresyonda önemli ölçüde azalma olduğu gözlemlendi. Yapılan bir başka araştırmada bir haftalık dijital detoksun daha iyi uyku kalitesi, azalmış stres ve iyileşmiş ruh hâline katkı sağladığı ortaya çıktı.
YILIN RENGİ MOCHA MOUSSE
Pantone 2025 yılının rengini Mocha Mousse olarak belirledi. Kahverenginin bir tonu olan bu açık çikolata rengi yumuşak, hafif ve zengin görünüme sahip. İster koyu ister canlı veya yumuşak bir renkle birlikte kullanın, hem soğuk hem de sıcak tonlara kolayca uyum sağlayabiliyor. Toprak tonlarının zarafetini ve doğallığı yansıtan Mocca Mousse, bu sene evlerin duvarlarını ve dekorunu renklendireceğe benziyor. Tekstil sektöründe de oldukça yaygın kullanılması bekleniyor.

SPOR EŞARPLAR
Spor eşarplar son zamanlarda gençler arasında revaçta. Penye kumaş ile tasarlanan bu eşarplar başınızda uzun süre hiç bozulmadan durabiliyor. Sade görünümü ve kullanım kolaylığı açısından okula giden gençler tarafından da tercih ediliyor. Spor yaparken veya spor kıyafetler giyerken başörtüsü seçimi bazen zor olabiliyor. Böyle zamanlarda spor eşarp kurtarıcı rolde.
BONE KULLANIMINDA İPUÇLARI
Bone her ne kadar başörtüsünün altında dursa da eşarbınızın görüntüsünü oldukça etkiliyor. Doğru bone kullanımı ile şalınızın veya eşarbınızın daha da güzel görünmesi için işte birkaç ipucu:
Bone içine yapılan yüksek topuz artık eskilerde kaldı. Düşük topuzla daha modern bir görüntü sağlayabilirsiniz.
Bonenin mümkün olduğu kadar başörtünüzden görünmemesi gerekiyor.
Renkli boneler tarih oldu. Günümüzde yaygın olarak siyah, bazen de krem boneler tercih ediliyor.
Bonenizin sürekli kaymasından şikâyetçiyseniz iç tülbentleri ya da ön kısmı silikonlu olan boneleri tercih edebilirsiniz.
Sadece başörtünüzün ön kısmını kapatsın istiyorsanız bandana bonelere şans verebilirsiniz.

KİTAP ÖNERİSİ
HAYIR DEMEYİ BİLMEK
Hayır. Tek kelimelik, “olmaz” anlamında inkâr bildiren söz. Okuması kolay, söylemesi zor. Çocukken rahatça kullandığımız bu kelime büyüdükçe neden lugatimizden çıktı? Onaylamamamıza rağmen uyum sağlamak zorunda hissettiğimiz için mi, sevilmeme, reddedilme veya saygısız görülme korkumuzdan mı?
Psikolog Marie Haddou, bu kitapta zorunlu ve kaçınılmaz bir “evet”ten, kişiliği daha iyi ifade edebilen bir “hayır”a geçmeyi öneriyor. Kitap, duygularımızı ve tepkilerimizi anlamamıza, sonra da değişmenin sorumluluğunu üstlenmemize yardımcı oluyor. “Tuhaf gelse de hayır diyebilmek daha içten ilişkilerin kurulmasına vesile olur.” diyor Psikolog Haddou. “Hayır demek, tutumunuzu belirtme ve kişiliğinizi saydırma biçimidir.”
TAKİP ÖNERİSİ
@gabormatemd Özellikle son zamanlarda Filistin’e verdiği destekle dikkat çeken 80 yaşındaki Yahudi doktor, konuşmaları ile yeni ufuklar açıyor.
NEREYE GİTSEK
Bir ortaçağ tablosu:
azırsanız Orta Çağ’a ışınlanıyoruz! 9. yüzyılda inşa edilmiş ve İkinci Dünya Savaşı’nın büyük yıkımından dahi sağ kurtulabilmiş masalsı şehir Colmar’a gidiyoruz.
Etrafı üzüm bahçeleriyle çevrili bu tarihî kent Almanya ve Fransa sınırında yer alıyor.
Dönem dönem Alman topraklarına geçtiği için şehirde daha çok Alman etkisi hâkim.
En güzel yanı gezmek için bir ulaşım aracına ihtiyacınızın olmaması. Zaten bu şirin kentin tüm sokakları, dükkânları, evleri, köprüleri, kanalları görülmeye değer.
NERELERİ GEZELİM?
ESKİ KENT: VİEUX COLMAR
Colmar’ın en büyülü yerlerinden birisi eski kent. Kanalları, ahşap evleri, Arnavut kaldırımlı sokakları ve restoranları ile ünlü. Görülmesi gereken birçok yer de burada yer alıyor. Özellikle çocuklu aileler için Choco Story Colmar ve oyuncak müzesi (Musée du Jouet) bu bölgede bulunuyor.
KÜÇÜK VENEDİK (PETİTE VENİCE)
Burası Colmar’ın en masalsı yerlerinden birisi. Venedik’e benzetildiği için bu ismi almış. Keyifli bir kanal turu yapabilir, suyun kenarında konumlandırılmış birbirinden muhteşem tarihî evlerin dar sokaklarında yürüyebilirsiniz. Burada aynı zamanda birçok kafe bulunuyor. Dinlenmek ve bir şeyler içmek için de uygun bir bölge.
ST. MARTİN KİLİSESİ
Colmar’ın en ünlü yapısı St. Martin Kilisesi. 13. yüzyılda yapımına başlanan kilise 130 yıl sonra tamamlanmış. Renkli vitray camları, görkemli çatısı, çevresinde yer alan heykelleriyle göz alıcı bir eser.
UNTERLINDEN MÜZESİ
Her yıl 200 bin ziyaretçi ile en çok ziyaret edilen müzeler arasında yer alan müzenin binası eskiden bir manastırmış. Burada Orta Çağ ve Rönesans dönemine ait eserler sergileniyor. Renoir ve Picasso gibi öne çıkan ressamların eserlerini görebilirsiniz.
BARTHOLDI MÜZESİ
Amerika’daki Özgürlük Heykeli’ni tasarlayan heykeltıraş Auguste Bartholdi, Colmar’da dünyaya geldi. Evi, ölümünden sonra müzeye dönüştürüldü. Müzede sanatçının kişisel eşyaları ve eskizleri yer alıyor. Ayrıca Özgürlük Heykeli’nin bir replikası bulunuyor.
Colmar kadar çevresindeki köyler de bir o kadar turistlerin uğrak yeri. Görmeyi isteyebileceğiniz bu köylerden bazıları şöyle: Eguisheim, Ribeauvillé, Riquewihr, Kaysersberg. Buralara şehirdeki tren veya otobüs hattı ile rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
FUTBOLDAN DAHA FAZLASI
Her kesimden insanın severek takip ettiği, bağlılık hissettiği, taraftar olduğu bir dünya sporu futbol. Sadece bir spor dalı olmanın ötesinde birçok alanda etkisini de gösteriyor.
Modada kullanılan bir terim olan “casual” tarzının çıkış noktası futbol taraftarlarının giyim tarzı mesela.
Futbolda kullanılan “topu taca atmak” cümlesini mecaz anlamda günlük hayatta kullanıyoruz.
Takip ettiğimiz futbol takımları sayesinde ülkeler ve kültürler hakkında bilgi dağarcığımız genişliyor.
Futbol, insanları bir araya getirme gücüne sahip olduğu kadar bazen aynı topluluğun bireylerini birbirine düşman da edebiliyor. Ancak, Nelson Mandela’nın örneğinde gördüğümüz gibi, sporun birleştirici yönü de çok kuvvetli. Mandela, hapishanede rugby sayesinde gardiyanla arasını düzeltmiş. Hapishaneye girdiği ilk yıllarda gardiyanlarla ilişkileri çok gerginken, rugby maçları sayesinde bu buzları eritmeyi başarmış. 1995’teki Rugby Dünya Kupası, Güney Afrika’nın şampiyon olmasıyla, Mandela için toplumlar arası uzlaşmanın sembolü hâline gelmiş.
1936-39 yılları arasında yaşanan İspanya iç savaşı ise futbolun politik kutuplaşmaların bir simgesi hâline geldiği önemli bir dönem. O dönem Real Madrid takımı Franco rejiminin milliyetçi politikalarını temsil ederken Barcelona takımı da Katalonya’yı temsil etti. Hatta Franco döneminde Barcelona kulüp başkanı Josep Sunyol rejim tarafından öldürüldü.
Bu bakımdan İspanya’nın özerk bölgesi Katalonya’da yer alan FC Barcelona, katalanlar için bir futbol takımından çok daha fazlası. Bu takım, Katalan kimliğinin korunması ve bağımsızlık mücadelesinin de bir sembolü oldu. Kulübün başarıları Katalonya’nın siyasi isteklerini de dünya çapında duyurmasına yardımcı oldu.
BİR SÖZ
“İnsanların büyük çoğunluğu düşen bir yaprak gibidir. Kapılıp gider rüzgârın önüne, havada süzülür, dönüp durur, sağa sola yalpalar vurarak iner yere. Pek az kişi de vardır, yıldızlara benzer, belli bir yörüngede ilerler, hiçbir rüzgâr varamaz yanlarına, kendi yasalarını ve izleyecekleri yolu kendi içlerinde taşırlar.” (Herman Hesse)
BİR KELİME: TENEZZÜL
Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etme.
“Mantık ve sağduyu namına bende ne varsa, hepsini, kendini savunmak için bir mantık aramaya bile tenezzül etmeyen şüpheci bir bakışa aktardım.” (Fernando Pesso, Huzursuzluğun Kitabı)
BİR BİLGİ
Norveç’e bağlı takım adası Svalbard’da Küresel Tohum Deposu yer alıyor. Küresel bir felaket durumunda dünyanın tarımsal biyolojik çeşitliliğini korumak amacıyla kurulan depo, milyonlarca tohum örneğini -18°C’de saklamak üzere tasarlandı. Bir nükleer savaş veya doğal afet gibi olaylarda bile zarar görmemesi için buzla kaplı bir dağın içine yerleştirildi.
