Gençlik Postası
Neva Özgün
Seyir Defteri
Hayatında heyecan arayan adrenalin tutkunlarına yeni bir macera kapıda: Uzay seyahati. Space Perspective şirketi, Neptune-01 uzay aracı için geliştirdiği kapsülün testlerini başarıyla tamamladı. Geçtiğimiz aylarda sosyal medya hesaplarından bu deneyimi paylaşan şirket, yolcuları uzayda karşılayacak manzarayı da kayıt altına aldı. Uzayın karanlığına karşı Dünya’nın görkemli güzelliğini ve atmosferin ince mavi çizgisinin dev panoramik pencereden süzülüşünü gösteren fotoğraf, büyüleyici bir etki yaratıyor. Bu eşsiz deneyimi basınçlı bir kapsülde yaşayacak olan yolcular, uçuşun en yüksek noktası olan 30.480 metrede, kapsülün her yönünde yaklaşık 644 kilometrelik bir görüş mesafesiyle Dünya manzarasını seyredebilecek. Bu kuşbakışı Dünya manzarasının bedeli ise kişi başı 125 bin dolar olarak belirlenmiş. 8 koltuk kapasiteli uzay aracı ile yapılacak olan bu seyahatlerin yıl sonunda başlaması planlanıyor.
6 SAATLİK YOLCULUK
Neptune Uzay Aracı, SpaceBalloon, yedek iniş sistemi ve kapsülden oluşan yenilikçi bir tasarıma sahip. Kapsül, iç kısmının konforlu olmasıyla dikkat çekiyor ve 8 yolcu ile bir kaptanı taşıma kapasitesine sahip. Bu yıl sonunda uzay turizmine adım atmayı hedefleyen Space Perspective şirketi, geliştirdikleri kapsüllerin, roketlerin aksine, Dünya’nın dışına çok daha yavaş ve nazik bir şekilde çıktığını belirtiyor. Şirket, NASA ve diğer saygın kuruluşlar tarafından binden fazla kez kullanılan bir teknolojiden faydalandıklarını vurguluyor. Yenilenebilir hidrojenle çalışan ve saatte 19 kilometre gibi düşük bir hızla itilen SpaceBalloon’un uzay yolculuklarının yaklaşık 6 saat sürmesi planlanıyor.
ATMOSFERDEN 29 KM YUKARIDA
SpaceBalloon, şimdiye kadar yapılan insanlı uzay uçuşu kapsüllerinden daha geniş bir iç mekânına sahip olacak şekilde tasarlandı. Şirket, balonun uzayın sınırına kadar seyahat edeceğini ve Dünya atmosferinin yaklaşık 29 kilometre üzerinde duracağını açıkladı. Space Perspective, bu turist gemisiyle uzayın sınırına götürülen insan sayısında yeni bir rekor kırmayı hedeflerken, güvenliğin en büyük öncelikleri olduğunu vurguluyor.
BALON ETEKLER İLE FEMİNEN DURUŞ
Moda İkonu
1950’lerde moda sahnesine çıkan balon etekler, bu yıl yeniden popülerlik kazandı. Yaz sezonunda birçok koleksiyonda yer bulan bu etekler, özellikle yumuşak pastel tonlarıyla dikkat çekiyor. Fiyonklu babetlerle kombinlendiğinde, bu yılın en zarif stil parçalarından biri hâline geliyor. Feminen duruşuyla öne çıkan poplin kumaş balon etekler, sokak stiline benzersiz bir hava katıyor. Bu retro parçayı oversize gömleklerden blazer ceketlere, hatta denim ceketlere kadar birçok farklı tarzda kullanmak mümkün. Günlük hayatta spor ayakkabılarla, özel davetlerde ise topuklu ayakkabılarla mükemmel bir uyum sağlıyor.
Dolgun ve hacimli formlarıyla her vücut tipine uyum sağlayan balon etekler, özellikle devetüyü ve lacivert tonlarıyla göz kamaştırıyor. İnce kumaşlarıyla sıcak yaz günlerinin kurtarıcısı olan bu etekler, romantik havasıyla ve saten tasarımlarıyla da dikkat çekiyor. Siyah, ekru ve pembe gibi renk seçenekleriyle gün boyu şıklık sunan saten balon etekleri, davet stilinde payet ceket ve topuklu sandaletlerle kombinleyebilirsiniz. Daha sade bir görünüm içinse fırfırlı veya fiyonklu bir üst ve şık bir babet ile tamamlayarak kendinize has zarif bir stil oluşturabilirsiniz.
YÜZÜNDE BİR YER
Ayraç
SEMA KAYGUSUZ
Bazı kitaplar vardır, gölgesinde oturup dinleniriz. Sema Kaygusuz’un eseri tam olarak böyle bir kitap. Masallar, şehir efsaneleri ve mitolojik anlatılardan beslenen soyut diliyle, Kaygusuz, okuyucuyu eserin başkahramanı hâline getiriyor. Bir anda Hızır, Eliha ya da bir incir ağacı olabilirsiniz. Kitap, 1938 yılında Dersim’den Samsun’a göç eden bir ailenin hikâyesini, babaannenin torununa anlattıkları üzerinden işliyor. Hikâye, torunun yıllar sonra Dersim’i ziyaretinde yaşadığı duygularla daha da zenginleşiyor. Babaannenin torununa seslenişi ise yüreğe dokunur nitelikte: “Gözüm! Bir keresinde babaannen böyle diyerek okşamıştı seni, halk dilinden türeyen bu eski sevgi sözcüğüyle. Kendi görüp göremeyeceği her şeyi bir tek sen göresin diye mi üçüncü gözü kıldı seni?”
Biraz Alman
Biraz İskandinav
HAMBURG
Nereye Gitsek
Elbe nehrinin iki yakasında kurulmuş Almanya’nın ikinci büyük şehri ve en büyük limanı. Neredeyse 1000 yıldır liman kenti ve bu nedenle bir Alman şehrine göre oldukça kozmopolit. Hamburg için “Almanya’dan bir adım öte” tabiri kullanılır. Biraz Almanya biraz Danimarka; ama fazlasıyla bir İskandinav şehri gibi aslında. 2 bin 302 köprü ile Avrupa’da en fazla köprüye sahip yerleşim bölgesi olma özelliğini de taşıyan, kış aylarının oldukça çetin geçtiği bu şehir, eylül ayı için harika bir rota olabilir.
BELEDİYE BİNASI
Şehrin tarihi bölgesinin merkezinde yer alan Rathaus, Neo Rönesans mimari tarzına sahip bir belediye binası. 1842 yılında şehrin neredeyse tamamını etkileyen yangının ardından yok olan bu bina, kırk dört sene boyunca Martin Haller ve yedi mimardan oluşan ekibinin çalışmaları ile yeniden inşa edilmiş. Şehrin Neo Rönesans mimari tarzını yansıtan Rathaus, bugün Hamburg’un simgeye dönüşmüş yapılarından biri.
KONSER SALONU
Dünyanın en büyük ve akustik açısından en başarılı konser salonlarından olan Elbphilharmonie, Elbe Nehri’nin üzerindeki yarımadada yer alıyor. Konser salonuna ek olarak bir otele ve kamuya açık alanlara da sahip olan Elbphilharmonie, Hamburg’un içinde yaşanılan en büyük binası olma özelliğini taşıyor.
EN BÜYÜK MİNYATÜR
Miniatur Wunderland, başka bir yerde şahit olamayacağınız özel bir müze. Dünyanın en büyük model tren müzesi olarak geçiyor. 9 bin 250 araba, 4 bin 110 bina ve 1040 tren bulunuyor. Ray uzunluğu 15 bin 400 metre. Venedik, Las Vegas gibi şehirlerin minyatürlerinin bulunduğu müzede, UFO saldırıları ve kurgusal kasabaların yer aldığı bölümler de var. Ayrıca müzede her 15 dakikada bir gece ve gündüz döngüsü yaşanıyor. Böylece bir nevi hayatın gerçek simülasyonunu yaşamış oluyorsunuz.
HAMBURG LİMANI
Avrupa’nın en işlek limanı olan ve “Dünyaya açılan kapı” olarak bilinen Hamburg Limanı’nı ziyaret etmeden şehri gezmiş sayılmazsınız. Burada mutlaka bizdeki tabiri ile balık ekmek olan Fischbrötchen’i yemelisiniz.
Harvardlı Teknik Direktör: Nuri Şahin
Portre
16 yaşında profesyonel oldu, Bundesliga’da ve Türk Milli Takımı’nda oynayan ve gol atan en genç oyuncu unvanlarını aldı, 17 yaşında Avrupa şampiyonluğu yaşadı, 18 yaşında nişanlandı, 19 yaşında evlendi. Antalyaspor’da oyuncuyken bir anda teknik direktörlük koltuğuna oturdu. 35 yaşında Borussia Dortmund’un teknik direktörü oldu. Hayatını o kadar hızlı yaşıyor ki Nuri Şahin, onu anlatırken biz de hızımıza hâkim olamıyoruz.
Almanya’ya göç etmiş Kırşehirli işçi bir ailenin iki çocuğundan biri olan Nuri Şahin Türkçe, Almanca, İngilizce ve Flamancayı akıcı bir şekilde konuşurken orta düzeyde de İspanyolca biliyor. Ayrıca Harvard Üniversitesi mezunu. Alışık olunan futbolculardan değil. Futbolcular için genel bir kanı olan eğitimi düşük, okumayı sevmeyen, eğitime ilgisiz algısını tamamen yıkan bir sporcu.
2005 ONUN YILI OLDU
Nuri Şahin ismini birçoğumuz ilk kez 2005 FIFA 17 Yaşaltı Dünya Şampiyonası’nda duydu. Abdullah Avcı yönetimindeki Türkiye 17 Yaşaltı Milli Takımı, Peru’da düzenlenen organizasyonun yarı finalinde Brezilya’ya 4-3 yenilip şampiyonluğu kaçırırken; Nuri Şahin, turnuvada attığı 4 golle dikkatleri üzerine çekmişti. Birçok ilke imza atan Şahin, henüz 17’sine girmeden Borussia Dortmund’un A takımı kadrosuna katılırken, Bundesliga karşılaşmasında forma giyen en genç (16 yaş) futbolcu ve yine Bundesliga’da gol atan en genç oyuncu (17 yaş) unvanlarının sahibi oldu.
2027’YE KADAR BORISSIA DORTMUN’DA KALACAK
Real Madrid yılları (2011-2014) sakatlıkları nedeniyle istediği gibi geçmedi ve fazla forma şansı bulamadı. Ardından, 30 yaşına kadar formasını giydiği Borussia Dortmund’dan ayrılarak Werder Bremen’e transfer oldu. 2020 yazında ise Antalyaspor’un yolunu tuttu. 2021 yılında Antalyaspor’un kaptanlığını yaparken Ersun Yanal’ın ayrılmasıyla teknik direktörlük görevini üstlendi. Antalyaspor’u düşme hattından kurtararak orta sıralara taşıdı ve başarılı bir performans sergiledi. Bu başarılı grafik sonrası Borussia Dortmund’dan aldığı teklifle önce yardımcı antrenörlüğe, ardından 2027 yılına kadar teknik direktörlük görevine yükseldi.
BİR SÖZ
“Her şey, düşüncenin verdiği biçimi alır. Ve düşüncenizin kontrolü sizin elinizdedir. Dolayısıyla, yargılarınızı ortadan kaldırmaya karar verdiğinizde huzura kavuşursunuz. Tıpkı burnu dolaşan bir denizcinin sakin sulara, dalgasız bir koya erişmesi gibi.” (Kendime Düşünceler, Marcus Aurelius)
Bir Kelime: VEFA
Dostluğu, sevgiyi, aşkı, muhabbeti sürdürme. Bağlı kalma. Sözünde durma, verilen sözü yerine getirme. “Arapça vefâya ‘sevgide bağlılık, dostlukta sebat ve sadakat’ şeklinde ifâde edilebilen yeni bir mânâ kazandırıp Türkçemizde onu umman gibi bir değer hâline getirmişiz.” (Hayri Bilecik)
BİR BİLGİ
Bilim insanları sıcaklıkların -153 dereceye kadar düşebildiği Mars’ta hayatta kalabilecek bir yosun türü yetiştirdi. Syntrichia caninervis adlı çöl yosunu, Antarktika’dan Mojave Çölü’ne kadar çeşitli ortamlarda hayatta kalabiliyor. The Innovation adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmaya göre bu bitki -196 dereceye kadar dayanabiliyor.