Hasan Çağlayan
Kınalı parmaklar yine öyle kınalandı mı? Öpülesi o eller bilekçeyle nişanlandı mı? Cümle can mahkûm ya da sürgün. Ağlamayan anne kaldı mı? Hazan...
Hasan Çağlayan
Ne düşünüyorsun öyle karşımda durup? Şirin bularak öpmek mi? Fakir diyerek, ekmek mi? Yoksa hüzün mü, merhamet mi, sevmek mi?
Biliyorum, bir tarihi taşıyorum...
Hasan Çağlayan
Gecenin adımları sessiz. Meriç'in elleri titriyor üşümekten. Ayçiçekleri sana bakıyor; gün uykuda. Çocuklar, yıldızlar sımsıkı tutunmuş sana. Ha gayret Esma, az daha sabret....
Hasan Çağlayan
Bitmeyecek sandımdı, bitti. Geçmeyecek sandımdı, geçti. Karanlık, öyle nasıl da her şeye kopkoyu hükmetti. Dinlenmekse dinlendim. Öğrenmekse öğrendim. Yıldızlar doldurdum içime. Kimi zaman...
Hâlâ aramızdasın biliyor musun? Yokluğun, bedenî bir yokluk sadece; sen, daima bizimle yaşıyorsun. Adın bir iz, bir nişane olarak yayılacak kıtalara. O, zihnimize nakşolan...
Siz hiç, güneşi gördünüz mü çiçeklerde? Ben gördüm. Oysa siz, camlardan, aynalardan ve ışıltılı sulardan bahsettiniz bana. Güneş, dediniz, kendini ancak böyle yansıtır bakanlara.
Açan...