Durdu Ozan
Medine semaları günde beş defa onun güzel sesiyle canlanıyordu. Kendisine “Bizi biraz ferahlandır!” demişti gönlünün sultanı. Mescidin damına çıkıp hem efendisini hem de tüm şehri ferahlandırmak onun vazifesiydi. Bilal bin Rebah, namaza “gözümün nuru” diyen Resulullah’ın sevgili müezziniydi.
Habeşli köle bir anne-babanın köle doğmuş oğluydu Bilal. Gözünü açtığı dünya, önemsenmediği, itilip kakıldığı bir yerdi. Hizmet edip takdir edilmemeye, insan yerine konulmamaya ve muhatap alınmamaya alışmıştı. Allah resulünün biricik Bilal’i, İslamiyet’ten önceki hayatında insani değerlerin hiçbirisiyle hemhâl olamamıştı.
Köle olarak yanında çalıştığı kişi, zalimlerden zalim, kötülerden kötü biriydi. Bütün fena planların başında, bütün tuzakların en tepesinde onun adı yazardı: Ümeyye! Ebu Talib’e gidip yeğenini davasından vazgeçirmesi için ikna etmesini isteyen grubun arasında o, peygamberimiz Kâbe’de ibadet ederken dalga geçen o, mübarek omzuna işkembe konurken katıla katıla gülen o… Ümeyye bin Halef, kötülüğü peygamberimizce tescil edilmiş, Allah’a havale edilmiş bir insandı. Kâfirun suresinin inme sebeplerinden biri olmuş, Leyl suresinde cimriliğiyle anlatılmıştı.
İşte Ümeyye, Hazreti Bilal İslamiyet’i seçince tüm hiddet ve şiddetiyle ona saldırmış, bütün kin ve nefretini gösterip hıncını ondan almıştı. İşkenceden yorulunca “müezzinlerin efendisi”ni kızgın çöl kumlarına yatırıp üzerine büyük bir kaya parçası koydurmuştu. Lat, demişti. Menat, Uzza… Tek cevap duydu o gün: “Ehad!” O tanrılarını sayadursun, Bilal’in ağzından tek bir kelime dökülüyordu: “Bir!” Yalnız bir!
Peygamber efendimiz ve sahabe son derece üzgündüler. Kızgın kumlar üzerinde yatan Bilal olsa da onun ızdırabı tüm müslümanların vicdanındaydı. Bir gün, Leyl Suresi’nde cömert olarak bahsi geçen kişinin kendisi olduğu rivayet edilen Hz. Ebu Bekir satın aldı Bilal’i. Bir cömert bir cimriden bir Müslüman’ın özgürlüğünü satın alıyordu. Hazreti Ömer, “Ebu Bekir efendimizdir ve efendimizi (Bilal’i) azat etmiştir.” diyecekti. Cömertlik abidesi Ebu Bekir, Bilal’i Allah için satın almış, Allah için hür bırakmıştı.
