Masumiyet, iffet ve feraset

Prof. Dr. Mehmet Ateş

Hz. Yusuf’un hayat hikâyesi, Kur’ân’da “en güzel kıssa” olarak tarif edilir. İsminin verildiği surede, çocukken gördüğü rüyayla başlayıp Mısır sarayında tahta oturana kadar onun ayak izlerini takip edebiliriz. Sure, Efendimize peygamberlik görevinin verilişinin yedinci ve onuncu yılları arasında yaşanan boykot döneminde nazil olmuştur. Bu dönem, mahrumiyetlerin zirveye ulaştığı, hemen ardından “hüzün yılı”nın yaşanacağı zorlu bir zaman dilimidir. Surede Efendimiz ve arkadaşlarına adeta şu mesaj verilir: “Şimdi kuyunun dibinde olabilirsiniz, iffetinize laf edilebilir ama temize çıkacaksınız.”

Sure, birçok sosyopsikolojik kavramı içinde barındırır. Peygamberlik mirasını devralacağını hissettiği evladını gözünden bile esirgeyen bir baba ve yaşanan meşum hadiseden sonra diğer oğullarının tamamen nifaka sürüklenmemeleri için uğraşan bir peygamber figürü olarak Hz. Yakup’u görürüz.

Yusuf Suresi’ndeki üç gömlek, Hz. Yusuf’un çocukluğu, gençliği ve yetişkinliği ile alakalıdır. Çocukluğundaki gömlek masumiyeti, gençliğindeki gömlek iffeti, vezirliğindeki gömlek firaseti ve fetaneti temsil eder. Yusuf olmak, ancak bu vasıflara sahip olmakla mümkündür. Günümüzün Yusufları, bir çocuk gibi masum, hisleri zirvede iken kendini dizginleyebilmiş, firaset abidesi kişilerdir. Maddi ve manevi her şeye ulaşsalar bile, dünyadan Müslüman olarak gitme arzusundan başka hayali olmayan, tüm rütbeleri ellerinin tersiyle iten irade kahramanlarıdır onlar.

MASUM BAŞLANGIÇLAR


Her şey çocuk Yusuf ile başlar, iffet abidesi delikanlı Yusuf ile devam eder ve fetanet sahibi Vezir Yusuf ile mühürlenir. Bu üç dönemde karşımıza çıkan bir giysi vardır: Gömlek. Türk-İslam edebiyatında ve dinî terminolojide sıkça karşılaştığımız bir semboldür, güçlü bir mecazdır gömlek. O, bazen kimlik ve kişiliği temsil eder; bazen masumiyet ve saflığın, bazen sosyal statünün, bazen sadakatin ve bazen de yeniden doğuşun işaretidir. Bu temsillerin hepsini Yusuf suresinde gözlemleyebiliriz.

Yusuf, kardeşleri tarafından kuyuya atıldıktan sonra babasına gömleği götürülür. Hz. Yakup, giysiye bulaşan kanın oğluna ait olmadığını fetanetiyle anlar. Diğer evlatlarını daha büyük kötülüklere yönlendirmemek için acısını içine gömer. İşte, çocukluk çağındaki Yusuf’un bu gömleği masumiyeti temsil eder. Zaten zirvelere çıkmanın ilk basamağı her zaman masumiyettir.

“Onlar Yusuf’un gömleğine sahte kan bulaştırarak getirmişlerdi. Babaları Yakup, hayır, dedi, nefisleriniz sizi aldatmış, bu işe sevk etmiş. Artık bana düşen, ümitvar olarak güzelce sabretmektir. Ne diyeyim, sizin bu anlattıklarınız karşısında, Allah’tan başka yardım edebilecek hiç kimse olamaz!” (Yusuf suresi, 18. ayet)

Küçük Yusuf, kuyunun yanından geçmekte olan bir kafile tarafından bulunur ve Mısır’a, bir köle pazarına götürülür. Kur’ân’ın ifadesiyle, düşük bir fiyata satılır. Ancak onu satın alan kişi sıradan biri değildir. Köle pazarının sonu, Mısır sarayına çıkacaktır.

“Mısır’da Yusuf’u satın alan vezir, hanımına, ona güzel bak, dedi, belki bize faydası dokunur, yahut onu evlat ediniriz!” (Yusuf suresi 21. ayet)

GÖZLER ÜSTÜNDE


Hz. Yusuf artık sarayın seçkin delikanlısıdır. Tüm gözlerin onun üstünde olduğu sırada, sırtında masumiyet gömleği bulunmaktadır. Bir peygamber evladıdır. En yakınları tarafından atıldığı kuyunun ardından, hiç tanımadığı bir ülkeye uyum sağlamaya çalışmaktadır. Önünde yepyeni imtihanlar onu beklemektedir.

“Derken, bulunduğu evin hanımı, Yusuf’a sahip olmak istedi ve kapıları kapatarak ‘Haydi yaklaş bana!’ dedi. O: ‘Allah’a sığınırım!’ dedi. ‘Doğrusu, senin kocan olan benim efendimin çok iyiliğini gördüm. Hıyanet ederek zalim olanlar iflah olmazlar.” (Yusuf suresi, 23. ayet)

Kadının davetinden kaçmak için kapıya koştuğunda arkasından uzanan el, gömleğini yırtıverir. O sırada eşiğin diğer tarafında evin beyi durmaktadır. Kocasına yakalanan kadın Hz. Yusuf’a iftira atar. Gömleğin önden değil arkadan yırtılmış olduğunu gören vezir, firasetli davranır. Ancak yine de bir süre bu meselenin unutulması gerektiğini düşünür.

“Sonra, vezir ve arkadaşları bunca kesin deliller görmelerine rağmen, dedikoduları kesmek gayesiyle, bir müddet için onu hapse atmayı uygun buldular.” (Yusuf suresi, 35. ayet)

Peygamber adayı bir delikanlının masumiyetine, bir de iffet mührü eklenmiştir artık. Yusuf’u tevazunun zirvesine ulaştıran, yaşayacağı bu hapis hayatı olacaktır. Bu dönem, Hz. Yusuf için büyük vazifesine hazırlık dönemidir; her peygamberin hayatında benzeri çile ve inziva süreçleri görürüz. Yüce vazifeler, sıkıntılar çekmeyi gerektirir. 

“Ya Rabbi, dedi, zindan, bu kadınların beni dâvet ettikleri o işten daha hayırlıdır.” (Yusuf suresi, 33. ayet) 

Genç Yusuf, bu süreci de tertemiz bitirir; firaset ve fetanet gömleğini giymek üzere yeni hayatına başlar. Dışarı çıktığında hem bir peygamber hem de bir vezirdir artık. İçeride geçirdiği zaman diliminde kendisi manevi olarak şarj olurken, hapis arkadaşlarına da hep ümit aşılamıştır. Önemli bir kaidedir ki başkalarına ümit kaynağı olanın gönlünü Allah ümitle doldurur.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar