Kankamız Kafka

Kafka'nın eserlerindeki tuhaflığı, anlam karmaşasını, belirsizliği ve yabancılaşma hissini perdeye taşıyan Kafkaesk filmler, izleyiciyi gerçeklik ile rüya arasında bir yerde bırakarak rahatsız edici ve düşündürücü bir deneyim sunar.

Fatma Salmanoglu

Toplum olarak karşılaştığımız sıkıntılar karşısında bana iyi gelen bir teselli mekanizmam var. Tarihin tozlu raflarından birini çekip alıyor, yanı başıma oturtuyorum ve soruyorum kendisine: “Sen neler yaşadın? Biraz da sen anlat.” Kederli bakışlarıyla yanıma oturan şahıslar, az da olsa su serpiyorlar içime. Anlat dediğim muhteremler, konuşmaya bir başladı mı susmak bilmiyor genellikle. Dert adamı söyletir derler ya o hesap! Anlattıkça anlatıyorlar uğradıkları haksızlıkları, yaşadıkları cefaları. Latife bir yana, kendimi yalnız ve dışlanmış hissettiğim zamanlar, özellikle açıp bazı büyük isimlerin hayatlarını okuyorum. Neler yaşamışlar, neler kaleme almışlar bir bir araştırıyorum. Eserleri filmlere ilham olan büyük isimler bunlar; alimler, filozoflar, yazarlar…

Sonra, bugün yaşıyor olsalardı diye düşünüyorum. Acaba bozuk ve adaletsiz bir sistemin karşısında, bizimle aynı safta, omuz omuza çarpışırlar mıydı dönemlerinde çarpıştıkları gibi? Yaşasalardı, bugünkü sorunları da kendi dönemlerinde mücadele ettikleri problemler gibi kendilerine dert edinirler miydi?

Yalnızların Babası

Yalnızların babası, ötekileştirilmişlerin atası, umutsuzluğun yazarı Kafka mesela? Bugün hayatta olsaydı yanımızda durur muydu? Haksızlıklara kalkan olur muydu? Yaşadığı süre boyunca rayından çıkmış düzeni eleştiren bu adam, bugünkü raydan çıkmış düzenleri de eleştirir miydi? Şahsen Kafka’yı çok sever, arada zaman ve mesafe olmasına rağmen kendisini “kankam” gibi görür, ahirette karşılaşmak istediğim yazarlar listesinin başlarına yerleştiririm.

Çünkü onun hissiyatına benzer bir şekilde ben de “böcek gibi” kalkmışımdır yataktan malum bir sabah. Baba gibi gördüğüm devletim bana iğrenerek bakmıştır. Ana gibi gördüğüm milletim bana sahip çıkmamıştır.

Karanlık Dünya

Kafkaseverliğim onun kitaplarıyla sınırlı kalmaz. Kafka’nın kurduğu karanlık ve kâbus dolu dünya, sinemamızı da derinden etkilediğinden olsa gerek birçok filmde Kafka’nın ayak izlerine rastlarız. Kafkasever sinemacıların yazıp çektikleri sayesinde bugün elimizde Kafka uyarlaması pek çok film var. Ben onun kalemiyle kurduğu dünyaya, günümüz dünyasına benzettiğim için olsa gerek, büyük bir aşinalık hissederim. Bu dünyanın çok sevilen bir de adı var: “Kafkaesk”. Kelime, Kafka’nın kendine has tarzını ifade etmek için sonradan türemiş. Kafka’nın eserlerinde oluşturduğu hava gibi “tehdit edici” ya da “korkutucu” manalarına denk düşüyor. Gerçeklikten kopma ve uzaklaşma durumlarını da içine alan dev bir kelime bu. Kafka’nın kurduğu kurgu dünya, sinemayı da derinden etkilemiş ve literatüre Kafkaesk filmler dediğimiz bir türü kazandırmış.

Yukarıda paylaştığım bu filmler, belki de geçtiğiniz karanlık tünellerden geçen tek yolcunun siz olmadığınızı hatırlatır size, kim bilir! Hatta belki bazılarınız tünelin sonundaki ışığı bile görebilir. Belki de kulağınıza fısıldar Kafka, “Ah ben neler çektim, ah ben neler gördüm! Ama endişelenmeyin, hepsi geçecek.”

Kafkaesk Filmler
Kafkanın kurduğu kurgu dünya sinemayı da derinden etkilemiş ve literatüre Kafkaesk filmler dediğimiz türü kazandırmıştır.
Dava, 1962
Dava, 1963
Fermat’s Room, 1976
Kafka, 1991
Gölgeler ve Sis, 1991
Küp, 1997
Metamorphosis, 2012

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar