Günümüzde “Nebevî Tıp” denilerek modern tıbbi gerçekliklerden farklı bir anlayışın oluşturulmaya çalışıldığını ve bunun “alternatif tıp” adıyla pazarlandığını üzülerek takip ediyoruz. Şahsen, efendimizin sağlıkla ilgili sözlerini, modern tıp anlayışına alternatif bir görüş olarak sunmanın mantıklı olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki, bugün modern tıbbın geldiği noktadan efendimizin işaretlerine baktığımızda, ona olan hayranlığımızın bir kat daha arttığını görüyoruz. Henüz mikrobun bilinmediği zamanlarda hijyen hassasiyetiyle yaşayıp etrafına bunu tavsiye eden de flora kavramından mikroorganizmalar hakkındaki yeni keşiflere kadar pek çok konuyu sade bir dille bize yüzyıllar öncesinden anlatan da odur.
Günümüzde Nebevî Tıbbı modern tıbba alternatifmiş gibi sunan kimselerin ne yazık ki büyük kısmı tıp eğitimi almamış kişilerden oluşuyor. Hâl böyle olunca, bu durum kaçınılmaz olarak çok ciddi bir kul hakkını da beraberinde getiriyor.
Efendimizin Hasta Ziyareti
Sa’d b. Ebû Vakkâs’ı hasta yatağında ziyaret ettiğinde ona, “Hâris b. Kelede’yi çağırın, o iyi bir hekimdir. Sizi tedavi etsin.” buyuran efendimizdir. Elbette yakın arkadaşının hâlini hatırını sormuş; onun için temennilerde bulunmuş, dualar etmiştir. Bununla birlikte yaptığı yönlendirme, bizlere gösterdiği yol-yöntem, fevkalade önemlidir.
Rabbimizin, işini en iyi şekilde yapana ecrinin verileceğini söylediği; efendimizin, işin ehline verilmesini tavsiye ettiği bir zeminde, üstelik sağlık gibi önemli konuda, modern tıpla efendimizi karşı karşıya getirmek ne kadar talihsiz bir yaklaşımdır.
Hele tıp eğitimi almamış kimselerin yetersiz eğitimlerden ve liyakatsiz eğitmenlerden edindikleri yarım yamalak bilgilerle insan hayatını tehlikeye atmaları, kabul edilebilir bir şey değildir.
Alternatif Sağılık Uygulamaları
Elbette alternatif sağlık uygulamalarına büsbütün karşı olamayız. Bununla birlikte, istişarenin esas olduğu bir inanç sisteminde, işin ehli ile istişare etmeden hareket etmek de akıl kârı değildir. Üstelik, ehil olmayan kimselerin önerileriyle insanların kendi hayatlarını tehlikeye atmaları büyük bir vebaldir. Özellikle kanser gibi ciddi rahatsızlıklarda, hayati önem arz eden tedavi metotlarını reddedip, başarısı bilimsel olarak kanıtlanmamış enerji, bitkisel kürler vs. gibi metotları tercih etmenin, kişinin kendi öz hakkına girmesi olarak görüyorum.
Söz gelimi ayların, haftaların hatta günlerin bile çok önemli olduğu kanser gibi bir hastalığı ele alalım. Henüz birinci evrede teşhis edilen bir kansere bu yöntemlerle müdahale ederek, gerçek tedavinin uygulanmasını geciktiren hatta bazı durumlarda iptal ettiren bir kişinin vebali sizce de çok ağır değil midir? Peygamber Efendimizin bu konudaki ikazı, hepimizin kulaklarına küpe olmalı: “Kim bilgisi olmadığı hâlde hekimlik yapmaya kalkışırsa, sebep olacağı zararı öder.”