Güney Kore’nin demokrasi sembolleri: Lee Hanyeol ve Park Jongchul

Kendinizi suçlu hissedersiniz. Sahip çıkmanız, korumanız gereken bir şeyin elinizden kayıp gitmesine yaklaşık 2 saat boyunca seyirci kalmışsınızdır. Belki de bu hayatınızın özeti gibi gelir size. Ekranda seyrettiğiniz karakterlere değil de kendinize acırsınız en çok.

FATMA SALMANOĞLU

Son zamanlarda seyrettiğim ‘1987’ filmi de böyle hissettiren filmlerden. Güney Kore’nin bugün düze çıkmak için geçmişinde neler atlattığına şahit oluyorsunuz. Bu ülke yakın tarihinde yaşadıklarıyla, demokrasi mücadelesine en iyi misallerden biri. Demokrasi arayışını, işkence ve diktatörlere rağmen bırakmamış bir millet- ten söz ediyorum. 

İŞKENCE’DE ÖLDÜRÜLEN BİR ÖĞRENCİ 

Bizden çok uzak bir coğrafyada yaşanan acı tarih, Güney Korelilerin vicdanını sızlatmaya devam ediyor. Hala gözyaşı döktükleri o kadar çok demokrasi şehitleri var ki… Bunlardan Lee Hanyeol ve Park Jongchul ise bu davada sembol isimler olmuş ki zaten 1987 filminde de bu isimlere rastlıyoruz. Belli zamanlarda sağcı-solcu, dinsiz-irticacı gibi yaftalamaların yapılması gibi bu gençler de terörist yaftası yemiş ve vatan haini muamelesi görmüşler.

1987’nin ocak ayında, bir işkence odasında Waterboarding tekniğiyle boğularak öldürülen Seul Üniversitesi (Boğaziçi seviyesinde  bir üniversite) öğrencisi Park Jongchul, diktatör Chun Doo-hwan hükümetinin ilk katlettiklerinden. Waterboarding işkence tekniğinde, kurban sırt üstü sabitlenip yüzü bezle kapatılır ve su dökme yoluyla aşırı acıyla birlikte boğularak öldürülür.

CANINI VERİR AMA KİMSENİN İSMİNİ VERMEZ

Bu insanlık dışı işkenceye dayanamaz ve boğularak can verir genç Park ama soruşturma sırasında arkadaşlarının birinin bile adını vermez.

İşkence delillerinin ortaya çıkmaması için Park’ın cesedini ailesine bile göster- meden yakarlar. Ancak külleri acılı babaya teslim edilir. Korumalar eşliğinde yola çıkan baba ıssız bir su kenarında külleri etrafa saçarak oğluyla vedalaşır. Daha 23 yaşında olan zavallı gence bir cenaze töreni yapılmasına bile müsaade edilmemiştir lakin Park’ın ölümü ülkedeki pek çok demokrasi hareketinin fitilini ateşlemiştir.

CENAZESİNE MİLYONLAR KATILMIŞTI 

Lee Hanyeol ise Kore’nin en iyi üniversitelerinden Yonsei üniversitesinin öğrencisidir. Park Jung- chul’un ölümüyle başlayan Haziran Demokrasi Hareketi diye çevirebileceğimiz protesto gösterilerine, 9 Haziran günü katıldığı bir sırada başına gelen gaz bombasıyla öldürücü bir darbe alarak 

bayılır. Baygınlığı sıra- sında bir arkadaşı onu tutup kenara çekmeye çalışır. Bu manzaranın bir gazeteci tarafından fotoğraflanmasıyla Lee Hanyeol, bu hareketin simgesi haline gelir. 

Kapanmayan yarası sebebiyle 5 Temmuz 1987’de, hükümetin, halkın isteklerini kabul etmesinin ardından, son nefesini verir. Hükümet, cenaze törenini engellemek ister, ancak halkın tepkisinden çekindiği için bundan vazgeçer. Lee Hanyeol’un cenazesine 1 milyon 600 bin kişinin katıldığı söyleniyor.

Eğitim ve bilime önem veren bu toplum, özgürlüğünden canı pahasına vazgeçmeyen gençleri sayesinde küllerinden yeniden doğmuş. 

Şimdilerde dünyanın gözde ülkelerinden olan  G. Koreliler, özgürlüğün kıymetini bildiği için o günlere bir daha dönmemek için elinden geleni yapıyor. 

Lee Hanyeol da Park Jongchul da hayatta değil. Ama yeni nesle o kahır dolu yılları yaşatmak istemeyen milyonlarca Lee Hanyeol ve Park Jongchul var artık.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar