Gençlik Postası

SEYİR DEFTERİ

HAZIRLAYAN: Neva Özgün

Aynı dili konuşmasak da anlaşabiliriz

Yabancı bir ülkeye giderken dil bilmediğimizden dolayı endişelerimiz olduğunu söylesek hemen şu ifadeleri duyarız çevremizden: “Amaaan… El, kol, jest, mimik her türlü anlaşırsın.” Aslında bize hâl dili ile anlaşabileceğimizi söyleyenler çok haklı. Çünkü “Hâl dili evrensel” tabiri klişe değil artık. Bu ifadeyi araştırmalar da destekliyor. Yapılan yeni bir araştırmaya göre insanların evrensel, sözsüz ortak bir iletişim biçimine sahip olduğu ortaya kondu.

TEK EYLEM ORTAK JEST

3 ile 12 yaş aralığındaki çocuklarla yapılan deneyde, evrensel bir işaret dilinin temel yapısına dair ipuçları bulundu. Georgia State Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Şeyda Özçalışkan’ın yaptığı araştırmada 50’si anadili Türkçe, 50’si de İngilizce olan toplam 100 çocukla konuşuldu. Çocuklardan “koştu ve eve girdi” gibi belirli eylemlere, fiillere işaret eden hareketleri ellerini kullanarak iki kez anlatmaları istendi. İlk anlatımlarımda sözlerin ve jestlerin kullanılması istenirken, ikinci anlatımda eylemin sadece jestlerle anlatılması talep edildi. Bu uygulama sonucunda araştırmacılar, çocukların aynı anda hem konuşup hem de jest yaptıklarında jestlerinin kendi dillerinin kurallarına uygun olduğunu fark etti. Fakat çocuklar, kendilerine yapmaları söylenen eylemi konuşmadan yalnızca jest kullanarak anlattıklarında ise tüm çocukların benzer el hareketleri kullandıkları görüldü.

BEDEN DİLİ EVRENSELLİĞİ

Özçalışkan, koşmak ve eve girmek eylemini Türkçe konuşan çocukların iki farklı cümlede anlatmak zorunda kaldığını ve bunun jestlerine de yansıdığını, eylemin tek cümleyle ifade edilebildiği İngilizcede ise durumun farklılaştığına dikkat çekti. Araştırma çocukların 3-4 yaşında iken ortak jestler kullandıklarını ortaya koydu. Çalışmanın sonuçlarına bakarak dil, görme veya işitme yeteneğimizden bağımsız olarak iletişim kurmamızı sağlayan bir tür evrensel jest sistemine sahip olduğumuzu söyleyebiliriz.

MODA IKONU
YILIN MODA RENGİ ŞEFTALİ TÜYÜ

Moda otoriteleri tarafından 2024 yılının rengi kabul edilen şeftali tüyü, insan tenine yakın bir ton olması dolayısıyla kombinlemesi zor bir renk. Bunun yanında yumuşak ve sıcacık his uyandıran bir renk olması ise insanın ruhunu, zihnini adeta kadifemsi nazik bir havaya büründürüyor. Bu yıl koleksiyonlarda bolca karşılaşacağımız bu renk, gündelik gardıropların da vazgeçilmezi olacağa benziyor.

HANGİ TONLA KOMBİN EDİLMELİ?

Ferah ve taze havasıyla hem doğal hem dikkat çeken şeftali tüyü rengi özellikle ton sür ton olarak kullanıldığında kendine hayran bırakan bir güzellikte görünüyor. Ayrıca bej, kum rengi, krem tonları, hardal sarı tonları ve pudra ile oldukça uyumlu bir renk. Yumuşak şeftali ve somon tonları, 2024 ilkbahar-yaz koleksiyonlarında bolca yer alıyor. Gençlik ve zamansızlık arasında bir köprü kuran bu ton, bu yıl enerjisiyle gardıroplarınızın favori rengi olmaya aday.

İKİNCİ ŞIK: MOZAİK MAVİ

Bu yılın baskın rengi ne kadar şeftali tüyü olsa da, sezonda öne çıkacak olan bir başka renk ise gökyüzü mavisi. Mozaik mavisi olarak da adlandırılan bu ton, özellikle ilkbahar ve yaz sezonunda kombinlerin vazgeçilmez renklerinden biri olacak gibi. Sakinlik, güven ve huzur veren bu renk hem sokak hem de gece stilinde karşımıza bolca çıkacak.

AYRAÇ
YERDENİZ BÜYÜCÜSÜ
URSULA K. LE GUIN

Fantastik bir büyüme yolculuğu okumaya hazır olun. Kahramanımız Ged büyücü olmak ister. Fakat bu serüven sandığı kadar kolay olmaz. Teyzesinin, Ged’in yeteneklerini keşfetmesinin ardından büyücü olmak için girdiği Roke Okulu’ndaki maceraları ona hırs, korku gibi daha pek çok duyguyu öğretirken bu keşfini Ursula K. metaforlarla örülü bir metinden okutuyor bize. Fantastik edebiyatseverler için keyifli bir eser. Kitap boyunca Ged ile birlikte büyümenin sancılı hâllerini yeniden hatırlarken diğer yandan korkularımızla yüzleşmediğimiz takdirde onların tutsağı hâline geleceğimizi anlatan Ursula K. okuyucuya şöyle sesleniyor: “Bütün hayatımızı, aslında yapmaktan başka çaremiz olmayan şeyleri rızamızla seçmeyi öğrenmekle geçiriyoruz.”

NEREYE GİTSEK
Şairlerin, Yazarların Izinde Viyana

Kafka’dan Freud’a, Nazım Hikmet’ten Thomas Bernhard’a… Viyana’nın tarihi dokusu, muazzam güzelliği, sanatsal faaliyetlerinin yanında Avrupa’nın en önemli şehirlerinden biri olmasının nedeni, dünyaca ünlü yazarların ve sanatçıların vakit geçirdiği kafelere sahip olması. 17. yüzyılda Viyana’nın ruhunu temsil eden bu kafeler zirveyi 19. yüzyılda yaşıyor. Çünkü dönemin ünlü şairleri, yazarları, filozofları ve sanatçıları için Viyana kafeleri en önemli buluşma mekânları o yıllarda.

MEKTUP ADRESİ KAFE

Franz Kafka’dan Sigmund Freud’a, Peter Altenberg’den Lenin’e kadar birçok ünlü ismin müdavimi olduğu 1876’da Herrengasse’de açılan Cafe Central’a adım attığınızda sizi ilk olarak piyano sesi karşılıyor. Hemen ilk masada, ünlü şair Peter Altenberg’in oturan bir heykeli bulunuyor. Şair zamanında bu kafenin öyle bir müdavimiymiş ki; mektup adresi olarak dahi burayı verirmiş. 19. yüzyıl ambiyansı eşliğinde kahvenizi yudumlarken içinizden şöyle geçirebilirsiniz: “Acaba Freud bu masada oturmuş, Lenin burada devrim planları yapmış, Kafka romanlarının kahramanlarını burada hayal etmiş midir?”

NAZIM HİKMET’İN TERCİHİ

Nazım Hikmet’in Viyana’da geçirdiği süre boyunca favori mekânı olan Viyana’nın birinci bölgesindeki Dorotheergasse’de bulunan Cafe Hawelka, 1939’da açılmış. Hâlen Viyanalı sanatçıların uğrak yeri olan kafede Türk kahvesini Türk usulü sunumla görürseniz hiç şaşırmayın.

1970’DEN BU YANA AYNI DEKOR

Innere Stadt bölgesindeki Stallburggasse ikide bulunan CefeBraunerhof’a girer girmez garsona Avusturyalı yazar Thomas Bernhard’ın masasının nerede olduğunu sorduğunuzda hiç garip karşılamadan sizi yönlendireceğinden şüpheniz olmasın. Garsonun işaret ettiği yönde masanın hemen yanında yazarın aynı masada gazete okurken çekilmiş fotoğrafını göreceksiniz. Öyle ilginç ki, şu an ki görüntüsü ile 1970’te çekilen fotoğraftaki masanın dekoru aynı. O yıllardan bu yana kafede hiçbir değişiklik yapılmamış. Bernhard’ın izinde, aynı ruhla bir mekânda kahve yudumlamak eşsiz bir deneyim.

TRİBÜN
ANTRENMANSIZ SPORCU OLMAZ!

İyi bir sporcu olmak için yalnızca yeteneği mi konuşmalıyız? Araştırmalar gösteriyor ki, iyi bir sporcu olmak her ne kadar yetenek gerektirse de antrenmansız bir sporcu düşünülemez. Sporcunun maç esnasında karşılaşılabileceği durumları önceden ona yaşatıp çözüm bulmasını ve bu çözümleri maç esnasında da kullanmasını sağlayarak sporcuyu zinde tutuyor antrenman. Sadece fiziki açıdan değil zihinsel açıdan da antrenmanların önemi çok büyük.

KALECİ BEYNİ FARKLI ÇALIŞIYOR

İrlanda’da yapılan bir araştırma, kalecilerin dünyayı daha farklı algıladığını ortaya koydu. Dublin Üniversitesi’nden araştırmacılar, profesyonel kaleci, dış saha oyuncusu ve aynı yaştaki oyuncu olmayan gönüllülerin katılımıyla gerçekleştirdikleri testlerde, ses ve görüntülere verilen tepkileri inceledi. Yapılan çalışmada farklı duyulardan gelen sinyalleri diğer katılımcılara göre daha hızlı bir şekilde birleştirerek tepki veriyor.

SES TAKİBİ DE İYİ OLMALI

Current Biology dergisinde yayımlanan çalışmada, kalecilerin farklı duyusal sinyalleri ayırma konusundaki bu başarısının, aynı anda görsel ve işitsel bilgilere dayanarak hızlı karar verme zorunluluğundan kaynaklı olabileceği belirtildi. Kaleci olmak büyük ölçüde çoklu algılamaya ihtiyaç duyuyor. Çoğu zaman topun nereye gidebileceğini tahmin edebilmek için sesi takip etmesi gerek.

PORTRE
GİRESUN’DAN NBA’E ALPEREN ŞENGÜN

NBA oyuncusu Alperen Şengün için başarı yolculuğu antrenör Salim Taslı’nın, Giresun’da açtığı basketbol okuluna seçilmesiyle başlar. Antrenmanlar için Giresun Üniversitesi’nin spor salonu seçilir. Fakat burada pota dahi yoktur. Hayırsever iki insana pota aldırılır. O günlerde henüz 8 yaşında olan Alperen, akranlarının en yeteneklisidir. 11 yaşında ilk adresi Banvit olur. Ardından Bandırma Kırmızı ve sonrası Beşiktaş… 2021’de NBA seçmelerinin ilk turunda Oklahoma City Thunder tarafından 16’ıncı sıradan seçilir. Ardından Houston Rockets’a takas edilir. Daha 19 yaşındayken adım atar NBA’e Alperen Şengün. 21 yaşındayken de memleketi Giresun’un plakası olan 28 numaralı Houston Rockets formasını giyer ve NBA tarihinde Nikola Jokic’i geride bırakarak 500 asiste ulaşan en genç pivot unvanının sahibi olur.

BİR SÖZ
Hayal gücü olarak adlandırdığımız şey, aslında gerçek olanın evrensel kütüphanesidir. Bir yerde gerçek olmasaydı hayal edemezdin.(Terence Mckenna)
Bir kelime: USTURLAP
Gök cisimlerinin yükseltisini ölçmek, yerel saati ve namaz vakitlerini hesaplamak için kullanılan araç. “Usturlab olmadan yıldızları gören bu adam, kendisini güdecek birine ihtiyaç duymaksızın, sanki görüyormuş gibi, Galata sokaklarında yürümeye başladı.” (İhsan Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası)
BİR BİLGİ: Parker güneş araştırma aracı
NASA’nın Parker Güneş Araştırma Aracı, güneşe en çok yaklaşan uzay aracı olmayı sürdürürken aynı zamanda yeni hız rekorları kırmaya devam ediyor. İnsan yapımı en hızlı nesne olarak bilinen bu araç, saatte 635 bin 266 km hıza ulaştı. Araç, dünyayı saatte 15 defa dolaşmış oluyor.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar