Ateşböceği

Yazan: Eylül Karadağ, Çizen: Aaron Yusuf

Mavi kelebekle uğur böceği çiçekten çiçeğe konuyorlardı. İkisinin de renkleri göz kamaştırıyordu. İkisi de güzelliklerinin farkındaydı.

Güllerden papatyalara, papatyalardan karanfillere, lalelerden gelinciklere derken dolaşmadıkları çiçek kalmadı. Kâh çiçek özlerinden yiyor, kâh su damlacıklarından içiyorlardı.

Bahçenin kenarında böğürtlenler vardı. Kelebek,

-Biraz da böğürtlen yiyelim, dedi.

Arkadaşından önce uçmaya başladı. Uğur böceği onu takip ediyordu. Kelebek böğürtlenlere varmadan menekşeye uğradı. Menekşenin çiçek özünü yerken bir ses duydu:

-Hoş geldin kelebek kardeş.

Kelebek şöyle bir etrafına bakındı. Yaprakların arasından seslenen bir ateşböceğiydi. Kelebek bir kahkaha attı.

-Çok komik bir şey dedi. Adın ateş böceği ama sen kapkara, çirkin bir şeysin.

Bu arada uğur böceği de geldi. Konuşmalara o da katıldı. O da arkadaşı kelebek gibi konuşuyordu.

-Ateşböceği mi? Bence kömür böceği deseler daha iyi olurdu.

Kelebek,

-Ne güzel söyledin, bundan sonra onun adı kömür böceği olsun, dedi kahkahalar atarak.

Sonra ikisi birden şarkılar söylediler,

-Kömür böceği, kömür böceği, kömür böceği…

Ateşböceği işittiği sözler karşısında çok üzüldü. Onlara hiç cevap vermedi. Çünkü anlatsa da anlayacak gibi değillerdi. O sadece arkadaş olmak istemişti. Ama mavi kelebekle uğur böceğinin burnu o kadar havalardaydı ki kendilerinden başka herkesi küçümsüyorlardı. Ateşböceği boynunu bükerek uzaklaştı onlardan.

Akşam hava kararmaya başladı. Kelebekle uğur böceği gecelemek için böğürtlenlerin karşısındaki ağacı seçtiler. Geceleyin bir ara uğur böceği gözlerini açtı. Böğürtlenlere bakınca heyecanla bağırdı,

-Mavi kelebek aç gözlerini, yıldızlar yere inmiş.

Öyle heyecanlıydı ki… Her gece gökyüzüne bakar, yıldızları seyreder, onlara ulaşabilmeyi isterdi. Ama bunun imkânsız olduğunu bilir, çaresizce gözlerini kapatırdı.

Bugün nasıl olduysa yıldızlar tam karşılarındaydı. Ellerini uzatsalar dokunabilecekleri kadar yakındı. Işıl ışıl parlıyorlardı. Biraz seyrettiler. Sonra birlikte böğürtlenlere doğru uçtular.

Böğürtlenlere varınca bir şaşkınlık daha yaşadılar. Çünkü yıldızlar konuşuyordu.

-Merhaba dedi içlerinden biri. Kelebek şaşkınlıkla sordu,

-Sen kimsin?

-Ben kömür böceğiyim, dedi yıldız gibi parlayan böcek. Sonra devam etti,

-Gördüğüm kadarıyla sizin de ne uğurunuz kalmış, ne de güzelliğiniz.

Uğurböceği kem küm etti. Gündüz dediklerinden utandı. Şöyle bir kendine baktı bir de arkadaşına. Gerçekten kapkara görünüyorlardı.

Karanlıkta ne kendi benekleri seçiliyordu ne de arkadaşının mavi rengi. Kelebek hala inanamıyordu gördüklerine. Sürekli gözlerini ovuşturuyor,

-Nasıl olur böyle bir şey? diyordu.

Ateşböceği,

-Ben size söylemiştim adımı. Sizinle arkadaş olmak istemiştim, dedi. Artık bizi rahat bırakırsanız seviniriz.

Kelebekle uğur böceği onları hayran hayran seyretmeye devam ediyordu. İkisi de gündüz yaptıkları için ateş böceğinden özür dilediler.

Bir daha güzeliz diye burnu havalarda dolaşmayacaklardı. Çünkü her varlığın kendine ait bir güzelliği vardı. Güzeliz diye burnu havalarda dolaşırken kendilerini nasıl küçük düşürdüklerini çok iyi anladılar.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar