Tutuşturduğu Işık Dünyaya Yayılan Mütevazı Bir Gönül İnsanı: Alvarlı Efe

Çok tekrarladığı sözlerden biri “Herkes yahşi men yaman, herkes buğday ben saman,” en meşhur duası “Allah bizi insan eyleye!” olan Alvarlı Efe Hazretleri, mütevazı bir ilim ve irşad ehlidir. Bununla birlikte yurt işgal altındayken köylülerden topladığı müfrezeyle işgalciler ve çetelerle çarpışmaktan da geri kalmamıştır.

Herkes Yahşi Ben Yaman

Daha çok “Alvarlı Efe” ya da “Alvar İmamı” adıyla tanınan Muhammed Lutfi Hazretleri, alçak gönüllü bir gönül ehlidir. Sohbetlerine devam edenler arasında Ali Hoca adlı saf kalpli biri de vardır. Efe Hazretlerinin ona karşı şefkatini bilenler Ali Hoca’ya “Herkes Efe’den dua istiyor, dilekleri gerçekleşiyor. Sen de evlenecek yaşa gelmişsin, söylesen dua eder, bir ev sahibi olursun.” derler.

Genç Ali bunun bir latife olduğunu anlamaz, derdini anlatmak için dergâha gider. Ama isteğinin aksine Efe’yi bir türlü yalnız yakalayamaz. Ziyaretçilerin biri gelir biri gider, misafirler gittikçe artar. Sonunda dayanamaz, yalvaran bir eda ile “Efe Can!” der, sonra da zihninde tasarladığı kelimeleri sıralar, “Benim cennette üç köşküm olacağına iki olsun, biri dünyada olsun.”

Efe Hazretleri tebessüm eder, bu sade adamın sözleri hoşuna gitmiştir. “Oğul!” der, “Hele bir daha söyle.” Ali Hoca tekrar eder, Hazret omuzları titreyerek sessizce gülüyordur artık. Ali, şimdi ellerini açıp benim için dua edecek diye beklerken üstadı yine kendisine seslenir.

“Oğul, Ali!”
“Buyurun, Efe can!”
“Ayranın budur, dupduru sudur; içersen de budur, içmezsen de budur.”

Elbette çok tekrarladığı sözlerden biri “Herkes yahşi men yaman, herkes buğday ben saman,” olan; meşhur duası “Allah bizi insan eyleye!” olan hazretten beklenecek bir cevaptır bu. Fakirce bir hayat sürse de sonradan Ali Hoca’nın başını sokacak bir evceğizi olmuştur.

Kemal Sahibi Baba-Oğul

Muhammed Lutfi Efendi, 1868 yılında Erzurum’un Hasankale ilçesine bağlı Kındığı köyünde doğar. İlk hocası, Nur Efe, Nur Dede adlarıyla tanınan babası Hüseyin Efendi’dir. Daha sonra Erzurum’da bazı âlimlerden ders alır. İlimde ilerlemek için İstanbul’a gidecekken Of’ta Abbas Efendi’nin ilim halkasına katılır. Burada kısa süre bulunduktan sonra hocası ilminin yeterli olduğunu söyler, memleketine dönüp öğrenci yetiştirmesini tavsiye eder. 1891 yılında Hasankale’nin Sivaslı Camiinde imam olarak görevlendirilir. Yine o yıl, babasıyla birlikte Bitlis’e gidip Nakşibendi şeyhi Pîr Muhammed Küfrevî’ye intisap ederler. Tasavvuf eğitimini tamamladıktan sonra Pîr Küfrevî’nin halifesi olarak Hasankale’ye döner. İmamlık göreviyle birlikte öğrenci yetiştirmeye, halkı irşad etmeye devam eder.

İşgal Yılları, Çekilme, Dönüş ve Babasının Şehadeti

1916 yılında Ruslar Erzurum civarını işgale başlayınca babasıyla birlikte işgal edilmeyen bölgelere çekilirler. Tercan ilçesinin Yavi köyünde imamlık yapar. Bir süre sonra geri çekilmeye başlayan Ruslara ve Ermeni çetelerine karşı halkı korumak için Yavi ve civar köylerden topladığı altmış kişilik müfrezesiyle çatışmalara girer. Ruslara ait bir silah deposunu ele geçirirler. 12 Mart 1918 tarihinde Zergide köyünde Türk ordusuna katılıp orduyla birlikte Erzurum’a girer. Ne yazık ki aynı gün babası şehit edilmiştir.

Tercihi Müftülük Değil Köy İmamlığı Olmuştu

Erzurum’un işgalden kurtuluşundan sonra Hasankale’ye döner. Hasankale müftüsü olmasını teklif ederler ama bunu kabul etmez, Alvar köyünden gelen daveti kabul edip oraya yerleşir. Bundan sonra “Alvar İmamı” ve “Efe Hazretleri” isimleriyle tanınacaktır. İlim ehli bir Nakşibendi şeyhi olarak 1956 yılında sonsuzluk yurduna göçene kadar önce Alvar köyünde sonra Erzurum’da mesaisini halkın irşadına harcar.

Yetiştirdiği öğrenciler önce Türkiye’de sonra dünya çapında irşad ve tebliğ faaliyetlerine imza atan Muhammed Lutfi Efendi aynı zamanda Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler yazan bir kalem erbabıdır. Vefatından sonra oğlu Seyfettin Mazlumoğlu tarafından derlenen Hulâsatü’l-Hakâyık adlı divanında 700’den fazla şiir vardır. Şiirlerinden birçoğu bestelenmiştir.

Can bula cananını,
Bayram o bayram ola.
Kul bula sultanını,
Bayram o bayram ola.

Hüzn ü keder def ola,
Dilde hicâb ref ola,
Cümle günah affola,
Bayram o bayram ola.

Mevlâ’yı cândan seven,
Rızâ-yı Hakk’a eren,
Lutf-i Hudâ’ya güven!
Bayram o bayram ola.

Tevhîd ede zevk ile,
Hakk’ı seve şevk ile,
Tasdîk inerse dile
Bayrâm o bayrâm ola.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar