Saat Neyi Gösterir?

İnsan, doğası gereği eksiklik duygusuyla şekillenen bir varlıktır. Bu nedenle, yaşamındaki amacı genellikle bu eksiklikleri gidermekle ilgilidir. Kendi başına yeterli olamaması ve doğduğunda sahip olduğu imkânların ihtiyaçlarını karşılayamaması da bu durumu pekiştirir.

Bir türlü tatmin edilmeyen; tatmin edildikçe “dahasına işaret gibi” kalan ihtiyaçların zoruyla çemberini kırmak, sınırlarından taşmak durumunda kalmıştır insan. Yaratıldığı üzere kalmamış; yeryüzünde belirdiği günden kalkıp yola çıkmış, yol boyunca formuna ve eylemliliğine güç katmaya bakmıştır. Gözlerini uzaklara dikmiş; yetmemiş, görüşünü daha da yetkinleştirmiştir. Ellerinin uzandığı kadarı kendisine az gelmiş, daha ötesine uzanmak ve oraları da elinin altında bulundurmak için çabalamıştır. Bedeninden taşıp durmuş; göz ve ellerini kendinden uzaklarda da etkinleştirmek adına üretimlerde bulunmuştur. İlkel olanından bugüne kadarki yapıtlarına kadar hepsi, bedeninin/formunun uzayıp genişlemesi, güçlenmesi demek olmuştur.

İnsanın Hayatına İlk Ne Girmiştir?

Ucu sivriltilmiş kemik parçası mı, ateş mi, mağara duvarlarında görülen çizimler mi? Bunun tespiti çok da önemli değil! Cevap ne olursa olsun, gösterdiği çok değişmeyecek; bu, insanın kendinden taşması, daha fazla bir şey olmak istemesi anlamına gelecektir. Zira çağırdığı, hayatında yer açtığı her şey, kendisini hissettirmekten geri durmayan eksiklik duygusuyla başa çıkmak; tamamlanmış, daha güçlenmiş bir form olarak mekânda yerini sağlamlaştırmak içindir. Çünkü gerçeği şudur: Sahip olduğu imkânlar, olmak istediği şey için yetmemektedir. Bu sebeple yol boyunca hayatına, içindeki boşluğa çok nesne, çok eşya, çok araç çağırmıştır. Kendisine doluşanla daha da dolu hissetmiş kendini. Bu yüzden insandan söz etmek, insanın hayatına doluşmuş eşyadan, eşyanın insana kattığından ve insanın da bu eşya ile nasıl göründüğünden bahis açmaktır. Salt insandan söz edilemez! O, kullandığı veya tarafından kullanıldığı, sahip olduğu veya tarafından sahiplenilen “şey”dir artık. O sadece göz, kulak, el veya bacak değildir; uzuvlarının bir uzantısı olarak beliren “çok şey”dir aynı zamanda. Böyledir ki, insanın tarihte yolculuğu demek olan uygarlık tarihi, insan üretimi olan şeylerin tarihidir. Eşyanın, aracın, nesnenin insana kattığının veya insanın bu şeylerle ne olduğunun, nerelere vardığının kaydı…

Küçük Şey Yoktur

Öyle, her yapıt bir içeriğe sahiptir, bir niyetin bedenlenmesi şeklinde işlev görürler. Bu anlamda küçük şey yoktur! Cepte/kolda küçük gibi duran bir obje, insanın tüm içeriğine işaret olabiliyor. Mesela saat! Başlarda, vaktin bir göstereniymiş gibi duran bu küçük şey olduğu kadarıyla mı kalmış veya bırakılmıştır? Saat dediğimiz ve kollarımızda artık bir aksesuar gibi duran şey sahiden bu kadar masum mudur?

Tarihçi ve saat bilimci David Rooney’in yazdığı, Eylül İdemen Doğramacı’nın çevirisiyle çıkan “Akrep ve Yelkovanın İzinde” kitabı insanın zamanda, zamanın insanda yol alış biçimine baktırıyor. Özet hâliyle anlıyoruz ki saat, salt zamanı gösteren bir şey değil; insanın çok katmanlı evrenine açık, bu çoklu evreni görünür kılan bir aygıttır!

Kitabı oluşturan her bölüm, insanın içeriklerinden birine karşılık geliyor. Her bölümde, bir tarih ve mekânda beliren saatin hikâyesinde dolaştırırken, bu saatin insanın hangi meyil ve ihtiyacına karşılık geldiğini de gösteriyor. Bölüm başlıklarını şöyle tanımlamak mümkün: Saat ve düzen, saat ve inanç, saat ve erdem, saat ve pazar, saat ve bilgi, saat ve imparatorluk, saat ve üretim, saat ve ahlak, saat ve direnç, saat ve kimlik, saat ve savaş, saat ve barış…

Bu kitap dünya tarihi, politika ve zaman kaydının hikâyesinin neden bizim de hikâyemiz olduğuyla ilgilenen herkese hitap ediyor. Zamanın binlerce yıl boyunca nasıl kullanıldığını, politikleştirildiğini ve bir silah hâline getirildiğini gösteren 12 gerçek saat inceleniyor. Seçkin tabakanın saatler sayesinde nasıl gücü elinde tuttuğu, para kazandığı, vatandaşları yönettiği ve hayatları kontrol ettiği gösteriliyor.

David Rooney

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar