Bütün hesaplar aynı mı?

Gençler soruyor!

SORU: Ahirette eğitimsiz bir çiftçi ile bir bilim insanının hesabı aynı mı olacak? Yoksa herkes ne kadar biliyorsa o kadar mı hesaba çekilecek? Doğrusu bu konu biraz kafamı karıştırıyor. (Rumuz: Zeytin)

Bu soruya bir tek cümleyle cevap verecek olursak şöyle diyebiliriz: “İnsan, Allah tarafından kendisine verilen imkânları değerlendirmesi ölçüsünde mükâfat görür ya da cezalandırılır.” Bugün dünyanın bazı yerlerinde öyle insanlar vardır ki ne peygamberlerin adını duymuş ne de uluhiyete ait bir ses ve soluğa şahit olmuştur. Yine öyle coğrafyalar ve kültürler vardır ki Peygamber Efendimizin adını belki duymuşlardır; ama seviyesiz ve cahil insanlardan… Böylelerinin Allah’ı bilmeleri veya istenen ölçüde Allah’ı tanımaları mümkün değildir. Dolayısıyla onlar, sahip oldukları imkânlara göre ya ceza ya da mükâfat göreceklerdir. Genel olarak İslam âlimleri, Allah’ı bilme ve bulma imkânına sahip olmayan bir yerde yaşayanlar için “Eğer putlara tapmıyorlarsa kurtulurlar.” demektedir. Ancak puta tapan insanlar için bu hüküm geçerli değildir. Çünkü böyle insanların vicdanlarında, yanlış da olsa, bir ilah/tanrı inancı belirmiştir.

Ayrıca âlimlerin bir kısmı, “Sıfatlarını tam bilemese de bir insanın yaratıcı bir varlığa inanması şarttır.” derler. Allah’a iman etmek, yaratılış gereğidir. Herkes aklıyla Allah’ın var olduğunu anlayabilir. Bir kimsenin, nerede ve hangi zamanda bulunursa bulunsun hikmet ve sanatla yaratılmış binlerce eseri görüp bunların yüce bir yaratıcısının olduğuna akılla yol bulamaması makul görülemez. Bu nedenle Allah’ı bilme hususunda hiçbir akıllı kimse mazur görülemez.

İnsanın içinde bu anlamda bir yaratıcı kavramının belirmesi, Allah’ın izniyle, onun kurtulmasına vesile olabilir. İslam’ın layıkıyla ulaştırılamadığı bir kültürün insanları, eğer kendi kendilerine edindikleri putlara tapmıyorlarsa -inşallah- kurtulabilir. Çünkü söz konusu dünyalara İslami inanç ve düşünce, gereğince anlatılmamış ve duyurulmamıştır. Aynı şekilde bir kısım ortakların arkasından koşmayan, bireylere uluhiyet (tanrılık) isnat etmeyen ve küfür içinde bulunmayan ehlikitap da -Allah’ın izniyle- kurtuluşa erebilir. Yine materyalizme saplanmamış, Hz. Mesih’i görememiş, duyamamış, Hz. Muhammed’den haberdar olamamış kimseler de Allah’a inanıyor ve ona iman etmenin vecdi ve neşvesi içinde yaşıyorlarsa -şüphesiz en doğrusunu Allah bilir- kurtulabilirler.

Akılla, bir yaratıcı olduğu sonucuna varılabileceğini söyleyen âlimlerimiz, bu tür insanları diğer dinî hükümlerden mesul tutmazlar. Çünkü bu gibi hükümler, peygamberler tarafından tebliğ edilmedikçe akılla anlaşılamaz. Yani hiç kimse peygamber eğitiminden geçmeden nasıl namaz kılınacağını, oruç tutulacağını, zekât verileceğini bilemez. İnsanları bunlarla sorumlu tutmak, makul değildir.

Gazzâli’nin sınıflandırması
Büyük İslam âlimi Gazzâli’nin, peygamberimiz ve getirdiği hakikatlere iman noktasında yaptığı değerlendirme, dikkate değerdir. O, peygamberimizin davetini duymayan insanları üç sınıfta ele alır:

  1. Peygamberimizin davetini duymamış; kendisinden haberdar da olmamıştır. Bu sınıfa giren insanlar kurtulurlar ve cennetliktirler.
  2. Peygamberimizin davetini, gösterdiği mucizeleri ve güzel ahlâkını duymuş olmakla birlikte iman etmemiştir. Bu sınıf, azaba uğratılacak ve cezasını çekecektir.
  3. Peygamberimizin ismini duydukları hâlde, aleyhinde yapılan olumsuz propagandalardan başka bir şey duymadıklarından, kimse onlara doğruyu söyleyip onları teşvik etmediğinden, İslam’a ilgi duymamaktadır. Bunların da kurtuluşa erecekleri ve cennete girecekleri umulur.

Sonuç olarak, İslâmiyet’ten hiçbir şekilde haberdar olamayanlar ile fiziki imkânsızlıklar, güçlü psikolojik ve sosyal engeller yüzünden bu güzel dinin ışığıyla yeterince aydınlanamayanların sorumlu tutulamayacağını söyleyebiliriz. Ancak her iki grubun da akli yeteneğini kullanarak ve fıtratında bulunan inanç eğilimini geliştirerek kâinatın yaratıcısının varlığını ve birliğini benimsemesi gerekir. Akli melekesi yerinde olduğu hâlde, dinî konulara ilgi göstermeyip inkâra saplanan veya çevresindeki batıl inanışlarla yetinen insanların ise herhangi bir mazeretinin olamayacağı ve ebedî hüsrana uğrayacağı kabul edilmelidir.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar