Gençlik Postası
Kırklı yaşlarında bir adam, yüksekçe bir kayalığın zirvesinde durmuş karşısındaki manzarayı seyrediyor. Ormandaki ağaçların başını okşayan sisler, ufukta gökyüzüyle buluşuyor. Adamın sarı saçları kendini rüzgârın kollarına bırakmış. Belli ki buraya gelene kadar bir hayli yürümüş. Zihninden geçenleri okumak güç ama hislerini anlamak zor değil.
Sözünü ettiğim eser, Alman ressam Caspar David Friedrich’in Sis Denizi Üzerindeki Gezgin isimli tablosu. Orijinal adı ile Der Wanderer über dem Nebelmeer. Friedrich’in bu resmi, doğaya ve duygulara verdiği önemle bilinen romantizm akımının da bir sembolü.
Ormanları, patikaları, tabiatın içinde devam eden kilometrelerce uzunluktaki yürüyüş rotaları ile bilinen Almanya’dan böyle bir ressamın çıkmasına şaşırmamalı. Çünkü Almanların hayatında yürüyüş büyük bir öneme sahip. Hatta bununla ilgili çok güzel bir kelimeleri var: Wanderlust! Kısaca gezginlik tutkusu olarak çevirebileceğimiz Wanderlust, doğayı ve dünyayı yürüyerek keşfetme isteğini, insanın içinde yaşadıkça çoğalttığı yürüyüş arzusunu anlatıyor. 20. yüzyılın başlarında gençlik kulüplerinde, yürüyüşlerde sıkça kullanılan terim, zamanla popülerleşmiş. İngilizce, İtalyanca, Danca ve İrlandacada da benimsenmiş. Demek ki yürümek tutkuya dönüşecek sırlar saklıyor içinde.
Geçtiğimiz kırk yılda, açık havada yürümenin hem psikolojik hem de fizyolojik birçok faydasının olduğu bilimsel araştırmalarca da kanıtlandı. Doğayla daha fazla vakit geçirerek ruh sağlığını iyileştirmeyi amaçlayan yardım kurumu Dose of Nature’ın kurucusu Dr. Alison Greenwood’un şu açıklaması oldukça ilgi çekici: “Açık hava ortamındaki ağaçlar ve bitkiler kendilerini böcekler, mantarlar ve hastalıklar gibi tehlikelerden korumak için bir kimyasal salgılarlar. Fitonsit adı verilen bu kimyasalları soluduğumuzda vücudumuzdaki enfekte hücreleri öldüren bir tür beyaz kan hücresinin aktivitesi artar. Bu da bağışıklık sistemimizi güçlendirir.”
Miles Richardson, The Black Song kitabında tabiatın insana ilham verdiğini, hayal gücünü güçlendirdiğini ve farkındalığımızı arttırdığını belirtiyor. Frederic Gros ise “Yürümek kenara çekilmektir.” diyor; “Çalışanların kenarından, hız yapılan yolların kenarından, servet ve sefalet üretenlerin, sömürenlerin, emekçilerin kenarından, kış güneşinin solgun yumuşaklığını ve ilkbahar esintisinin tazeliğini hissetmekten daha önemli işleri olan ciddi insanların kenarından uzaklaşmaktır.”
Arada bir kenara çekilmek, bize de iyi gelir mi dersiniz?

İspanya’da göz kamaştıran bir miras: Endülüs
spanya’nın Endülüs özerk bölgesi, farklı kültürlerin oluşturduğu göz alıcı mimarisi, içimizi sıcacık eden güneşi ve hem geleneksel hem modern tatları ile harika bir tatil rotası. Turunuza Malaga’dan başlayarak Ronda, Cadiz, Sevilla, Cordoba ve Granada şehirlerini sırasıyla ziyaret edebilirsiniz. Yaz sıcağına kalmak istemiyorsanız mayıs ayı gezmek için harika bir zaman.
MALAGA
Kent yaşamının canlılığını arayanlar ve denize girmek isteyenler için muhteşem bir şehir Malaga. Malaga katedrali merkezde bulunan önemli yapılardan. Katedralin ikinci kulesi tamamlanamadığı için yerel halk tarafından “tek kollu kadın” katedrali olarak da adlandırılıyor. Picasso müzesinde ünlü İspanyol ressam Pablo Picasso’nun eserleri sergileniyor. Alcazaba Kalesi, Endülüs Emevîlerinin zamanında inşa edilmiş muazzam bir yapı. Buradan şehir manzarasını izleyebilirsiniz.
RONDA
Malaga’ya ait bir kasaba olan Ronda’nın mimari güzelliği Endülüs Emevîlerinden geliyor. Kasabanın en dikkat çekici özelliği 150 metre yükseklikteki bir kayalığın üzerine inşa edilmiş olması.
CADIZ
Atlas okyanusunun kenarına konumlanmış olan bu şehri de Endülüs mimarisi süslüyor. Deniz kenarında bulunan “Catedral de Cadiz” Cadiz’in önemli mimarilerinden. El Populo semti, Cadiz’in en güzel konumlardan biri.
SEVİLLA
Sevilla’nın meşhur yapılardan bir tanesi Alcazar Sarayı. Alcazar Sarayı’nın en ihtişamlı bölgesi, elçilerin ağırlandığı elçiler salonu. Burası İslam mimarisinin göz alıcı detayları ile bezeli. Sevilla Katedrali, Sevilla’nın önemli simgelerinden biri. Burayı da ziyaret etmek isterseniz belirli bir ücret ödemeniz gerekiyor. Pilaza de Espana, şehrin en dikkat çekici yapılarından. Günümüzde turistler için cazibe merkezi.
CORDOBA
Sevilla’dan yaklaşık bir buçuk saat mesafede olan Cordoba, adını aldığı Kurtuba Camii ile meşhur bir şehir. Camide Arap, gotik ve Rönesans mimarisinin izlerini görebilirsiniz. Camiden çıkışta Roma Köprüsü bulunuyor. Bu iki mekân da Unesco Dünya Koruma Mirası listesinde yer alıyor.
GRANADA
Granada deyince aklımıza ilk El Hamra (Alhambra) Sarayı geliyor. Sarayı ziyaret etmek istiyorsanız biletinizi önceden almanızı öneririm. Burada yaklaşık dört saat geçirmeniz mümkün. Hediyelik eşya almak isterseniz “Alcaiceria” Arap Pazarı’na uğrayabilirsiniz. Pazardan çıkınca karşınızda Granada Katedrali’ni göreceksiniz. Albaicin, Granada’nın Müslüman mahallesi. Dar sokakları, beyaza boyanmış yemyeşil bahçeli evleri ve El Hamra manzarası ile muhteşem bir konuma sahip.
