Tam elli yıl öncesine ait porselen bir fincandan çayınızı yudumladığınızı, anneannenizden kalan el boyaması dikiş kutusuna iplerinizi yerleştirdiğinizi, mezuniyet programınıza babanızın gençliğinde giydiği takım elbisesiyle katıldığınızı, tatil için seçtiğiniz sahil kasabasına 70’li yılların izlerini taşıyan mavi bir vosvosla seyahat ettiğinizi hayal edin. Hepsi çok eski ama bir o kadar da güzel ve değerli, değil mi?
Geçtiğimiz on yıllara bir saygı ifadesi
Vintage yaşam tarzı, özellikle 1950’ler ile 1980’ler arasındaki popüler stilleri, yaşam biçimlerini ve modayı günümüze taşıyor. Bu tarzda kıyafetler, klasik arabalar, ev eşyaları, saatler, ayakkabılar, mutfak gereçleri, iç mekân tasarımları, müzik, fotoğrafçılık ve kısacası o döneme ait izler taşıyan her şey yer alıyor.
Çevre dostu bir alternatif
Kimi vintage severler, eski parçaların kalitesinden, estetik duruşundan, işçiliğinden; terzi elinden çıkmış olmalarından ya da bir marangozun ustalığını yansıttığından dolayı, bu ürünlerin bireyselleştirilmiş bir alternatif olduğunu düşünüyor.Bir kısım insanlar ise bütün bunların yanı sıra, bu tarzı aşırı üretimin önüne geçmek amacıyla tercih ediyor. Özellikle tekstil sektörü, dünyada en fazla karbon salınımına neden olan alanlardan biri. Keşke bununla kalsa! Gereğinden fazla üretim, atık problemleri, su ve kimyasal kullanımı, kaynak israfı, yerel ekonomilerin zarar görmesi ve bilinçsiz tüketime yol açıyor.İşte tam da bu noktada nostaljik ürünler, sürdürülebilir bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.
Vintage ve retro aynı şeyler mi?
Vintage ve retro sözcükleri, her ne kadar eskiye dair bir şeyi açıklamak için kullanılsa da farklı anlamlara sahiptir. Vintage, gerçekten eski olan ürünleri tanımlarken, retro, eski görünümlü yeni ürünleri ifade etmek için kullanılır. Ayrıca, nostaljik olarak isimlendirilen bir ürünün en az otuz yıllık bir geçmişe sahip olması gerektiği kabul edilir.
Karakteristik özelliği
Zamanının estetiği, kullanılan malzeme ve işçilik, bu eski parçaları değerli kılıyor. Yeniye göre daha özgün, tarihî ve nostaljik bir anlam taşıyorlar. Her dönemin kendine özgü bir anlayışı vardır. Bu açıdan, günümüz modern reprodüksiyonlarıyla karşılaştırılamayacak kadar biricik, kaliteli ve güzeldirler.
Nerede bulabilirim?
Vintage modasını takip etmek istiyorsanız, ikinci el pazarları bunun için doğru bir adres. Ayrıca, nostaljik eşyalar satan telefon uygulamaları ve özel dükkânlarda da bu eşsiz parçaları bulabilirsiniz. Annenizin sandığına da bir göz atmayı unutmayın derim!
MODA İKONU
Ekose ile hem modern hem nostaljik
Hem vintage giyinmek hem de modayı takip etmek istiyorsanız, bu sezon ekose tam size göre! İskoç klanlarının kilt desenlerinden ilham alarak tüm dünyaya yayılan ekose, 1970’lerin sonu ve 80’lerin başında moda sahnesine girdi. 2024-25 Sonbahar/Kış sezonunda ise maksi paltolar, trençkotlar ve dökümlü pelerinlerle güçlü bir dönüş yaptı.
Ekose için kombin önerileri
90’lı yıllarda grunge tarzının popüler bir unsuru olarak yükselen ekose, günümüzde özellikle erkeklerin gömleklerinde sıkça tercih ediliyor. Ekose bir gömleği, içine düz renk bir tişört giyip koyu renk bir kot pantolonla kombinleyerek sade ve şık bir stil oluşturabilirsiniz. Kadınlar ise ekose etekler ve ceketlere yöneliyor. Ekose kumaştan yapılmış kloş bir eteği, ince bir kazakla tamamlayarak hem nostaljik hem de zarif bir görünüm elde edebilirsiniz.
AYRAÇ
KÂTİP BARTLEBY
HERMAN MELVILLE
Bir avukatlık bürosunda kâtip olarak işe başlayan Bartleby ilk zamanlar mükemmel bir performans sergiler. Fakat birkaç gün sonra hiçbir şey yapmamaya başlar. Her türlü emre karşı “Yapmamayı tercih ederim.” diyerek direnir. Kovulduğunda da gitmemeyi tercih eder. Onun bu tavrı avukatı çileden çıkartsa da zamanla kâtibin cesaretinin dayanak noktasını merak eder.
Kapitalist sistemin mağdur insanlarını simgeleyen Bartleby karakteri bir sivil itaatsizlik örneği gösteriyor. Kitapta aynı zamanda karakterin dünya düzenine karşı olan karamsarlığını okuyoruz.
Bu değerli yapıt, Franz Kafka’nın Dava kitabının da ilham kaynağı.
Takip Önerisi
@filozofcocukdergisi Nevbahar‘ın güzide çocuk dergisi Filozof‘un sosyal medya hesabı da kendisi kadar renkli.
Şairler şehri: Prag
Nereye gitsek
Senin bu yollarında ne var bilmiyorum; yürüdükçe güçleniyorum, kalabalıklaşıyorum, derdi herhâlde şair, Prag’ın büyüleyici sokaklarında dolaşsaydı. Çünkü bu şehir, her mevsim ayrı bir parıltıyla ışıldıyor. Şairler şehri demek abartı olmaz; zira Nazım Hikmet bile Kafe Slavia’da oturup Prag manzarasına karşı şiirler yazmış. Karl Köprüsü’ne oldukça yakın olan bu tarihi kafenin duvarlarını bugün hâlâ onun resimleri süslüyor. Prag, adeta her köşesiyle şiire ilham veren bir şehir. Hazır konusu açılmışken, Prag’ın en ünlü ve eski kafelerinden biri olan Kafe Louvre’dan bahsedelim. Yüksek tavanları, geniş pencereleri ve göz kamaştırıcı dekorasyonuyla adeta sizi zamanda yolculuğa çıkaran bu mekân, yüz yılı aşkın bir geçmişe sahip.
Kafka ve Prag
Prag’ın bir diğer unutulmaz ismi ise Franz Kafka. Şehirde Kafka’nın izlerine sıkça rastlamanız mümkün. Kafka’nın Kafası heykeli ve Kafka Müzesi bunların en bilinenleri arasında. Eğer Kafka’nın gök mavisi rengindeki mütevazı evini görmek isterseniz, Altın Yol’da masalsı bir yürüyüş yapmanızı öneririm. Prag Kalesi içinde yer alan bu büyüleyici yol, hem tarihî dokusuyla hem de atmosferiyle ziyaretçilerini adeta geçmişin içine çekiyor.
Prag Kalesi
Burası yalnızca bir kale değil, adeta küçük bir şehir gibi. İçerisinde Aziz Vitus Katedrali, Eski Kraliyet Sarayı, Kraliyet Bahçeleri ve Aziz George Bazilikası gibi etkileyici yapılar yer alıyor. Kale turunun sonunda, Prag’ın büyüleyici manzarasını seyretmek için mola verebilir, ardından Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda yürüyerek kaleden şehre inebilirsiniz.
Karl Köprüsü
Kaleden indiğinizde, sizi Karl Köprüsü karşılıyor. Bu tarihî köprü, Old Town ile Prag Kalesi’ni birbirine bağlayan bir geçit olmanın ötesinde, barok tarzında otuz muhteşem heykeliyle bir açık hava müzesi gibi.
Ne yesek?
Dışı şeker ve tarçınla kaplı, içi çikolata sosuyla doldurulmuş bir hamur tatlısı olan Trdelnik, Prag’ın en meşhur sokak lezzetlerinden biri. Günümüzde krema ve dondurmayla da servis edilen bu tatlı, şehrin her köşesinde karşınıza çıkabilir. Eğer kahvaltı için bir öneri arıyorsanız, lezzetli sandviçleriyle ünlü Bageterie Boulevard’ı deneyebilirsiniz. Prag’ın en güzel yanlarından biri, gezilecek tüm yerlerin birbirine yakın olması. Bu nedenle şehri yürüyerek keşfedebilirsiniz.
BİR MÜCADELE ÖRNEĞİ: VICTOR OSIMHEN
Galatasaray’ın Napoli takımından kiraladığı 45 numaralı oyuncusu Victor Osimhen, son zamanların en çok konuşulan futbolcularından biri. 25 yaşındaki Nijeryalı forvet, dünyadaki en pahalı transferler arasında yer alıyor. Yaşam öyküsü ise son derece ilham verici.
Osimhen, Lagos’taki zorlu yaşam koşullarında büyüdü. Henüz küçük bir çocukken annesini kaybetti. Bu acı kaybın ardından üç ay içinde babası işinden oldu ve aile ekonomisine katkı sağlamak amacıyla küçük yaşta çalışmaya başladı. Trafikte su satmak, şehirdeki çeşitli işlerde çalışmak, onun günlük yaşamının bir parçasıydı. Ancak tüm zorluklara rağmen futbol sevgisi her geçen gün arttı. 15 yaşına geldiğinde yeteneği keşfedildi ve yüzlerce çocuğun katıldığı bir turnuvaya davet edildi. Bu turnuvada sadece 15 dakikası vardı, fakat bu kısa süre, onun futbol kariyerinin başlangıcı oldu.
Osimhen, 2020 yılında İtalya’nın Napoli takımına kulüp rekoru olan 77,5 milyon Euro’luk bir ücretle transfer oldu. Bu transfer, Napoli’nin 33 yıl aradan sonra kazandığı şampiyonluğa büyük katkı sağladı. Ayrıca yılın Afrikalı futbolcusu ödülünü kazandı ve şu anda en fazla gol atan Afrikalı oyuncu ünvanını taşıyor.
Galatasaray’ın gözde futbolcusu, takımını ve taraftarını çok seviyor. Türkiye’de kalmayı isteyen Nijeryalı oyuncunun ücreti, Galatasaray’ın en pahalı transferinin neredeyse beş katı değerinde.
Neden maske takıyor?
Futbolcular, bireysel tarzlarını ifade etmek için farklı stiller geliştirebilirler, ancak Victor, bu maskeyi yalnızca stil oluşturmak amacıyla takmıyor. 2021 yılında yapılan Napoli-Inter derbisinde, Osimhen korkunç bir kafa travması geçirdi. Rakip oyuncuyla kafa kafaya çarpışan futbolcunun kafatası ve göz çukuru kırıldı. Yapılan operasyon sonucu kafasına 6 plaket ve 18 vida yerleştirildi.
Kaza sonrasında iki ay sahalardan uzak kalan Osimhen, koruyucu maske ile geri döndü. Azimli futbolcu, annesinin vefatının kendisini güçlendirdiğini ve pes etmeyip her zaman mücadele ettiğini belirtiyor. Motivasyonunun, ailesini yoksulluktan kurtarmak olduğunu söyleyen başarılı sporcunun şu cümleleri takdiri hak ediyor: “Çok fazla hayalin öldüğü bir yerden geliyorum. Ama durumum ne olursa olsun pes etmeyeceğim.”
BİR SÖZ
Her kitap başka bir insan sanki. Kiminin albenisine dayanamazsın. Kimiyse donuk mu donuk. Bazısı sürmüş sürüştürmüş, bazısı yalın. Çekicisine de rastlanır, iticisine de. Önce ilgini uyandıran, sonra yavan gelmeye başlar. Önce tatsız gelenin, bir de bakarsın ki, tiryakisi oluvermişsin. (Nermi Uygur)
Bir kelime: TERÜTAZE
Çok taze, körpe, dinç bir biçimde. Dünya her gün, her gün, her gün güneş doğarken deri değiştiriyor, yepyeni terütaze oluyor. İnsan, her insan, eğer insansa, her gün, her gün tanyerleri ışırken yeniden doğuyor. (Yaşar Kemal)
BİR BİLGİ
Alman bilim insanları, Antarktika’da kehribar keşfetti. Bu keşfin Antarktika’nın geçmişini çözmek konusunda önemli bir kanıt olabileceği düşünülüyor. Kehribarın içinde yaşam izleri bulunabilirse orman ekosistemi hakkında daha fazla bilgi edinilebilecek. Kehribar ağaç kabuklarında bulunan reçinenin binlerce yıl sonra fosilleşmesi ile oluşuyor.