Zamanın Ve Mekânın Sınırı Yoktur!

Kadir Afacan

Erich Fromm, hemen bütün sosyal bilimciler tarafından tanınan, dünyaca ünlü bir yazar. Hayatı boyunca ortaya attığı fikirler, bugün pek çok alanda etkilerini hissettiriyor. Rainer Funk, Yaşamak Bir Sanattır kitabıyla Fromm’un düşünce dünyasının kapılarını bizler için aralıyor. Funk’un, Eric Fromm’un kişişel asistanı olması, hiç kuşkusuz kitabı çok daha değerli kılıyor. Funk, sosyal psikanalizmin temel kavramları çerçevesinde, hayatı yeniden düşünmemizi temin ediyor. Yaşantımızı daha kaliteli bir hâle getirebilmemiz için düşünce dünyamızı genişlettikçe genişletiyor. Her gün muhatap olduğumuz ve kimseciklere açamadığımız soru(n)larımızı bilimsel bir çerçevede, oldukça seviyeli bir şekilde tartışıyor. Beş bölümden oluşan bu derin kitabın içindeki ufuk açıcı tartışmaların, yaşam kalitemizi artıracağı muhakkak.

Sanat, Resimden Çok Daha Fazlasıdır

Erich Fromm’a göre sanat; sadece resim, tıp ve mühendislikten ibaret değildir. Yaşamak da sanatın ta kendisidir. İnsan potansiyelini keşfetmeyi başarabilirse bu sanatı da en iyi şekilde icra edebilir. Yaşam sanatında “yapıcı” olan, insanın kendisidir. Ademoğlu, beyni sayesinde mükemmel etkinlikler ortaya koyabilir. Zaten insana düşen, hayatını tesadüflere bırakmadan şekillendirmektir.

İnsan, yaşama sanatını kendisiyle, tabiatla ve başkaları ile ortaya koyabilir. Düşünceliyken, hesap yaparken, severken, nefret ederken, kibirliyken, minnettarlık duyarken, önemserken ya da önemsemezken hasılı her hâlde bir sanat icra eder. Bütün bu faaliyetlerimizle neyin bizi insan yaptığını anlar ve bunu da akıl yoluyla koruruz. Duygularımızı, ihtiyaçlarımızı, ilgi alanlarımızı, tutkularımızı merak ederiz. Bu merakların rüzgarıyla bulduğumuz cevaplar, hayat akışımızı belirler. Daha doğrusu kalbimizi belirler. Oluşturduğu kavramların davranışsal hâli, insanın kalbidir.

Fromm, insanın “kalbiyle” ilgileniyordu. Onu neyin heveslendirdiğini, ilgisini çeken şeylerin neler olduğunu, tutkularını nelerin harekete geçirdiğini, değer yargılarının ardında nelerin yattığını ya da neyin insanı bir şey yapmaya mecbur ettiğini öğrenmek istiyordu. Fromm, sorguya çekmeden, köşeye sıkıştırmadan, yargılamadan, maskesini düşürmeye çalışmadan veya ifşa etmeden insanların kalbiyle ilgileniyordu. Bu yüzden onun kişisel hikâyesinin altında yatan saiklerin etkisiyle de her sözü dayanışma ve nezaket taşıyordu. Bakışı ile iyi niyetli idi, bu da insana güven veriyordu. Ona göre kararları veren beyin değil, coşkuları ve ruhsal dürtüleri vasıtasıyla kalpti. Coşkularına ve dürtülerine hâkim olabilen insan hayat karşısında dinç kalabilirdi. Fromm, görüştüğü kişileri dinçleştirecek bir sanat icra ediyordu.

Yaşamak Bir Sanattır | Rainer Funk Life Itself Is an Art: The Life and Work of Erich Fromm Çevirmen: Ramazan Kılınç Say Yayınları | 205 Sayfa
Daha Az Kandırılmak İçin Ne Yapmalı?

Fromm’un bir başka merak alanı ise “insanın iyiye yönelik karar vermesini etkileyen” akıl dışı kuvvetleri bulmaktı. Davranışı etkileyen ve dünyayı çirkinleştiren aklın kontrolü dışındaki saikleri öğrenmek istiyordu. Ona göre, insanlar duymak istemedikleri bir şeyi duyduklarında sinirlenirler ve suçlarına şahit olanları ortadan kaldırmak isterlerdi. Çoğu zaman insan, davranışlarını meşrulaştırmak için sözler söylerdi.

İnsanlar bazı savunma mekanizmalarıyla kötülüklerini gizleyebilirler. Bu mekanizmaların başında “yansıtma” gelmektedir. Yansıtma toplumsal ve askeri çatışmalarda etkin bir rol oynar. Düşman şeytanlaştırılamazsa savaşlar başlatılamaz ya da sömürgeci koşullar desteklenemez.

“İnsan, Benzersizliğini Yitirmeden Topluma Uyum Sağlamalı”

Fromm’un başka bir arayışı da kişinin benzersizliğini yitirmeden topluma nasıl uyum sağlayıp başkalarıyla bir olabileceği sorusunun cevabıdır. Kişinin benzersiz olmasını sağlayan en önemli hususun, insancıl bakış açısı olduğunu düşünüyordu. Eşitliğe, adalete, bireyin haysiyetine önem verilmesi gerekliğinin farkındaydı. İnsanlar kendi davranışlarının otoriter karakterler tarafından belirlenmesine izin vermemeliydi.

Fromm için yaşama sanatının en önemli unsurlarından biri sorunları sevgi ile çözmeye çalışmak. Ona göre bir sorunu sevgi ile çözmek tüm bıkkınlıklara göğüs germe, tüm aksiliklere rağmen sabırlı kalma cesaretini gerektirir.

Bu kitabı okumalısınız. Çünkü kitapta Fromm bize “tek işlevleri başka bir insanın büyüklüğüne ayna tutmak ya da büyütüp tamamlamak” olan insanın hikâyesini anlatıyor. Bu hikâyede narsist karakteri anlatırken kişinin kendini ihtişamlı biri olarak deneyimlemesinde ve kendini en iyi, en büyük, en temiz, en zeki, en kusursuz ve başarılı olarak adlandırmasında bireysel ve toplumsal bağlantılar göreceksiniz.

Bu kitabı okumalısınız. Çünkü Fromm’un dediği gibi “zaman ve mekânın sınırı yoktur, herkes kendi gecesine ve gündüzüne karar verir.” Kendi gündüzümüzü daha da genişletmek için Fromm’un tecrübesinin önemli olduğunu düşünüyorum.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar