Dikkat Ölüm Var: Yavaşla!

Modern zamanlar bizden hep daha hızlı davranmamızı istiyor. Zihinsel zaman hızlanırken duyguların zamanı kendi aheste ritmiyle ilerliyor. Hâl böyle olunca izi zaman arasındaki mesafe giderek açılıyor.

Yolda yürürken telefonla konuşmak, telefonla konuşurken yemek yapmak, yemek yaparken televizyon izlemek, televizyon izlerken sosyal medyada gezinmek, sosyal medyada gezinirken dostlarla sohbet etmek… Bu cümleler size tanıdık geldi, değil mi? Öyleyse bu yazı, hayat akışınızda frene basmanıza vesile olabilir.

Modern dünya, bizden hızlı davranmamızı istiyor. Zihinsel zaman hızlanırken duyguların zamanı kendi yavaş ritmiyle ilerliyor. Zihnin zamanı ile duyguların zamanı arasındaki yarık ise gittikçe büyüyor. Görmezden gelinmiş, ihmal edilmiş, işlenmemiş duygular ise bir endişe nöbeti veya iç huzursuzluğu şeklinde bizi yokluyor. Bu endişeden kaçmak için daha çok hızlanıyor, hızlandıkça insanlığımızın dokusunu oluşturan duygulardan daha da uzaklaşıyoruz. Ve sonra, ileri yaşlardan geçmişimize baktığımızda kocaman bir boşluk görüyoruz. Sevdiklerimizi yeterince sevmediğimiz, içimizde ifade edilmeyi bekleyen sözcükleri dillendiremediğimiz, içinden geçtiğimiz anlarda saklı olan güzellikleri fark edemediğimiz, varoluşsal bir suçluluk hissine mağlup oluyoruz.

Hız uyuşturuyor. Artık her yerde ama hiçbir yerdeyiz. Orada ama buradayız. Dostumuzla sohbetteyiz ama telefonun veya sohbet ağının ucundayız. Aslında bütün varlığımızla bir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız. Yoğun ve dikkati dağılmış bir hayat yaşadığımızda, bizim için en önemli olan her şeyi gözden kaçırabiliyoruz. Yavaşlamak, öncelikleri belirlememizi ve onlara bağlı kalmamızı sağlar.

Frene Bas!

Kuzey Amerika’da toplam 200 bin insan, yavaş yaşamayı bir ibadet kabul etmiş. “Amişler” olarak bilinen bu insanlar, yüzyıllardır elektrik nedir bilmiyor, at arabası ile seyahat edip, tarlalarını sabanla sürüyor. Yaşadıkları bölgeye gidince kendinizi Hollywood Stüdyoları’nda gibi hissedeceğiniz bu topluluk, son derece yavaş, sakin ve doğal yaşıyor. Dünya ile ilişkileri en az seviyede, teknolojiden ise tamamen uzak yaşıyorlar. Çünkü teknolojinin insana dünyayı sevdireceğine ve ilişkileri zedeleyeceğine inanıyorlar. Bugün hâlâ elektrik yerine gaz lambası kullanmalarının temelinde bu inanış yatıyor. Ve onlarla yakın ilişkiler kuran bir arkadaşımın da gözlemlerine göre son derece mutlu ve huzurlu bir hayat yaşıyorlar.

Bu yazının amacı, “Haydi hep birlikte Amişler gibi yaşayalım.” demek değil elbette. Ancak onların huzurlu hayatından ilham alabilir, yavaşlayarak yakaladıkları değerlerin ardına düşebiliriz. Zira saatlerini doğanın ve iç dünyalarının çevrimine ayarlayanlar, güneşi ve gökyüzünü görebilenler, hayatı uzun bir şimdi veya yekpare, geniş bir an olarak yaşayabilenler, ‘içime çektiğim hava değil; gökyüzüdür’ diyebilenler, eve mutlu dönüyorlar.

Uzun Bir “Şimdi”

Günlerinizi ve hayatınızı kasıtlı olarak yavaşlatmak, günlerinizde daha mevcut ve dikkatli olmanıza yardımcı olur. Ve daha da iyisi, bir şeyden diğerine koşuşturmadığınız, ayak uydurmak için çabalamadığınız zaman, hayat çok daha keyifli olabilir!

Kendinizi bunalmış, yorulmuş hissediyorsanız veya her zaman bir şeyden diğerine koşuyormuş gibi hissediyorsanız, nasıl yavaşlayacağınızı öğrenmek tam da ihtiyacınız olan şey olabilir. Genellikle her zamankinden daha hızlı tempolu, daha meşgul ve daha telaşlı hissettiren bir dünyada, sadece ayak uydurmak için daha fazlasını yapma ihtiyacı hissine kapılmak kolaydır. Ama sorun şu: bazen ayak uydurmak ve her şeyi günlerimize sığdırmak için harcadığımız onca zaman ve enerji, o günlerden zevk almamızı engelliyor!
Kendi tempomuzu, içimizin seslerini dinleyerek bulabiliriz. Aşağıda psikologlar ve yaşam koçlarının önerilerinden oluşan bir liste okuyacaksınız. Bu listede hayatınızı yavaşlatmak ve basitleştirmek için uygulanabilecek basit ve pratik öneriler yer alıyor. Bu öneriler, hayattan daha fazla zevk almayı öğrenmenize yardımcı olabilir.

Yavaşlamak Kolay Değil; Ama Mümkün!

Mevcut Olun

Sadece orada olmak… Sadece olduğun yerde… Kulağa basit geliyor, değil mi? Ancak kolay olsa, bunu yapmak için mücadele etmezdik. Yoğun hayatlarımızda, pek çok iş başlığı dikkatimizi çekmek için bu kadar çok yarışırken, önümüzde olana odaklanmak neredeyse imkânsız. Öyleyse şimdi soralım: Yoluma çıkan nedir? Var olmamı engelleyen nedir? Bir liste yapıp, ardından ortaya çıkan şeylerin etrafına nasıl bir set çekebileceğimizi düşünebiliriz.

Aynı Anda Tek Bir İş Yapın

Programımızı tek bir işi bitirdikten sonra diğer işe geçecek şekilde oluşturabiliriz. “Birden fazla işi aynı anda yapmak benim başarılı biri olduğumu gösterir”, “Sorumluluğumdan fazla işi aynı anda yapmak müdürlerim tarafından takdir edilmemi sağlar” gibi anlayışlar çok doğru değil. Önemli olan ne kadar kısa zamanda fazla iş yaptığımız değil, ne kadar odaklanarak verimli iş yaptığımızdır.

Dikkat Dağıtacak Öğeleri Uzaklaştırın

Çalışmak için daha sessiz bir yer aramak, telefonumuzu uzağımızda tutmak, bildirimleri ve alarmları kapatmak performansımızın artmasında büyük katkı sağlar. Verimli çalışmamızı engelleyen en büyük etkenlerden biri de stres. Stres verici öğelerden uzak durarak çalışma verimimizi artırabiliriz. Zihnimiz, geçmişin bitirilmemiş işleri ya da geleceğin bitirilmeyi bekleyen iş kaygısı arasında kayboluyor ve ana odaklanamıyorsak; anda kalmak için egzersizler, nefes çalışmaları yapabiliriz.

20 Dakika Kuralını Uygulayın

Görevler arasında sürekli geçiş yapmak yerine, 20 dakika boyunca dikkatimizi bir göreve tam olarak vermeye çalışalım. Konsantre olmak istediğimiz işi seçelim ve dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldıralım. 20 dakikalık bir zamanlayıcı ayarlayalım, ardından dikkatimizin yüzde yüzünü göreve verelim. Bu süre zarfında e-postaları kontrol etmiyoruz, telefonumuza cevap vermiyoruz, internette gezinmiyoruz veya dikkatimizin başka şekilde dağılmasına izin vermiyoruz. Kısa aralıklarla çalışmak, şaşırtıcı şekilde başarılı sonuca ulaştırıyor. Ama daha da önemlisi, dikkatimizi dağıtan şeyleri engellemek ve uzun süre odaklanmayı artırmak için beynimizi yeniden yapılandırmaya başlayacağız. Kendinizi 5 dakikalık bir mola ile ödüllendirebilirsiniz.

Cep Telefonunuzdan Ayrılın

Gerçek şu ki, telefonlarımıza ve onlara bakmaktan aldığımız geçici heyecana bağımlıyız. Gürültüler, uyarılar ve çınlamalar bizi heyecanlandırıyor. Her gün, her dakika telefonda gibiyiz ve dünya, haberler, sosyal medya, kısa mesajlar, e-postalar ve uygulama bildirimleri aracılığıyla dikkatimizi çekmek için yarışıyor. Telefonunuzun hayatınızı yönetmesine izin vermeyi bırakmalısınız. Onun zamanınızı, dikkatinizi ve iç huzurunuzu çalmasına izin vermeyin. Belki de işten eve geldiğinizde çocuklarınız uyuyana kadar telefonunuzu bir çekmeceye veya kutuya kilitlemeniz gerekiyor.

Alt Hız Sınırında Sürün

Bazen kendimizi “Hızlı ve Öfkeli” filminin son bölümünde rol almış gibi hissederiz. Dünyanızın yavaşlamasını istiyorsak arabanızı kelimenin tam anlamıyla yavaşlatarak biraz ilerleme kaydedebilirsiniz. Yavaşlığı fiziksel düzeyde deneyimlemek, zihinsel ve duygusal olarak yavaşlamanıza yardımcı olacaktır. Hayatınızı ve geçmekte olduğunuz şeyleri düşünmek için direksiyonda olduğunuz anları huzurlu bir zamana dönüştürün. Sürüş daha keyifli ve çok daha güvenli olacak. Tasarruf ettiğiniz yakıt da sizin için bonus olacak.

Eğlenmek İçin Zaman Ayırın

Yavaşlamak ve eğlenmek pilimizi şarj ediyor. Gülmemizi ve insanlarla bağlantı kurmanızı sağlar ve telaşlı yaşamınıza çok ihtiyaç duyduğunuz neşeyi ve huzuru aşılar. Bir pasta süsleme dersi almak, seyahat etmek, bir yarış için antrenman yapmak ve hatta video oyunları oynamak olabilir. Size neşe veren, size çocuk olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlatan ne varsa, ona zaman ayırın.

Daha Yavaş Yiyin

Yiyecekleri çabucak tıkıştırmak yerine, her lokmaya dikkat edin. Tatları ve dokuları takdir edin. Yavaş yemek, sizi daha az yiyecekle daha tok tutmayı ve yemekten daha çok lezzet almanızı sağlayacak. Feuerbach’ın söylediği gibi aslında biz, yediklerimiziz. Yiyeceklerimizi, şükrünü eda ederek, onlarla ve o masanın etrafında bulunan dostlarımızla konuşarak tüketmek, bizi daha insan kılar.

Derin Derin Nefes Alın

Nefesinizi fark etmek bir çeşit meditasyondur. 5 dakika boyunca oturmayı ve nefesinizi fark etmeyi deneyin. 5 dakika çok uzun geliyorsa, 2 dakika da olur! Zihninizin dağıldığını fark ettiğinizde, dikkatinizi tekrar nefesinize verin. Odak noktanızı tekrar tekrar nefesinize çevirerek beyninize daha dikkatli olmayı öğretiyorsunuz. Aynı zamanda oturup birkaç dakika yavaşlamak için bilinçli bir seçim yapıyorsunuz. Bu, yavaşlama alıştırması yapmanın harika bir yolu!

Yürüyün

Günümüzün büyük kısmı evde, ofiste, arabada kısacası kapalı mekânlarda geçiyor. Bunun yerine, dışarı çıkıp doğayı gerçekten gözlemlemek için zaman ayırın, temiz havada derin bir nefes alın, suyun, yeşilliklerin ve dinginliğin tadını çıkarın. Bildiğiniz gibi; tabiatta vakit geçirmenin kanıtlanmış pek çok yararı var: Kan basıncınızı düşürür, stres veya endişe duygularını azaltır, farklı düşünebilmeyi, üretkenliği ve hafızayı artırır, bağışıklığı güçlendirir. Açık havada yürüyüş, yavaşlamanıza ve hayatın meşguliyetinden kısmen de olsa kurtulmanıza yardımcı olur. Yürümeye Övgü kitabının yazarı David Le Breton der ki: “Zamanın ve yerin tadını çıkarma olan yürüyüş bir kaçış, modernliğe bir naniktir.”

Çayınızın Tadın Çıkarın

Kahvenizi veya çayınızı içerken fark etme, takdir etme ve tadını çıkarma alıştırması yapın. Telefonunuzu kontrol etmek veya başka bir şey yaparken içmek yerine, en sevdiğiniz içeceği içme deneyimi için orada olmaya çalışın. Gerçekten tadına bakın. Rengine, kokusuna, tadına dikkat edin. Gününüze küçük farkındalık anları ekleyebildiğiniz her an, yavaşlama alıştırması yapıyorsunuz demektir.

Daha Erken Kalkın

15 dakika erken kalkın, böylece güne daha yavaş başlayabilirsiniz. Sabah rutininize keyif aldığınız, kendinizi iyi hissettiren ve günün geri kalanını olumlu yönde etkileyen şeyleri de dahil edebilirsiniz. Örneğin, dua edebilir, günlük tutabilir, kitap okuyabilir, egzersiz yapabilir veya limonlu suyunuzun ya da kahvenizin tadını huzur içinde çıkarmak için birkaç dakikanız olabilir! Güne daha yavaş ve daha güzel bir niyetle başlarsanız, sabahlarınız daha keyifli olabilir. Ve dileriz, günün geri kalanında bu daha yavaş, daha keyifli tempoyu yanınızda taşıyabilirsiniz.

Ajandanıza Biraz “Boşluk” Ekleyin

Takviminize ve programınıza eleştirel bir bakış atın. Yapılacaklar listenizde vazgeçebileceğiniz bir şey var mı? Zamanınızı nasıl harcayacağınıza öncelik vermeyi öğrenmek ve hayatınıza değer katmayan şeyleri bırakmak, yavaşlamanın harika bir yoludur.

Gürültü Detoksu Yapın

Bazen hayatınızdaki gürültüyü kapatmak, yavaşlamak için harika bir yoldur. Kendinize biraz sessizlik vermek için televizyonu, müziği, podcasti, radyoyu vb. birkaç dakika kapatmayı deneyin. Farkına varmak için bir dakikanızı ayırın ve nerede olduğunuza, ne yaptığınıza ve etrafınızda neler olup bittiğine gerçekten dikkat edin. Gürültüyle dolu bir dünyada, sessizlik altın değerinde olabilir. Örneğin durabilmek ve dünyadan biraz uzaklaşabilmek için şunu deneyebilirsiniz: Haftanın belli günlerinde, tüm zamanınızı arabada sessizce geçirmeye çalışın. Takviminize haftalık “sessiz olma zamanı”nı ekleyin ve o randevuya mutlaka uyun.

Hayır Dediğiniz Zamanlar Olsun

Hayır demeyi öğrenmek temelde zor olabilir, özellikle de insanları memnun eden biriyseniz… Ancak hayır demeyi öğrenmek, zamanınızı ve sağlığınızı korumak için sınırları koymanın önemli yollarından biridir. Yavaşlamanıza ve bunun yerine sizin için en önemli olanla odaklanmanıza yardımcı olur. Kabul ettiğiniz her etkinlik ve görevde, hayatınızdaki diğer şeyler için daha az zamanınız, enerjiniz ve dikkatiniz kalıyor demektir. Evetlerinizin ödüllerinizle ve değer verdiğiniz şeylerle uyumlu olduğundan emin olun.

Evinizde Alan Açın

Tıpkı gerekli olmayan şeyleri yapılacaklar listenizden kaldırdığınız gibi, gereksiz veya size iyi hissettirmeyen şeyleri evinizden kaldırmak da yavaşlamanın bir başka harika yoludur! Evinizde daha az eşyanız olduğunda, temizlik ve düzen çok daha kolay olacaktır. Evinizden çıkardığınız her bir dağınıklık, geri kazanacağınız daha fazla zaman, alan ve enerji sağlar!

Yaradan’a ve İnsanlara Teşekkür Edin

Minnettarlık, genellikle bulaşıcı olan bir duruştur. Şükrettiğiniz şeyleri ne kadar çok paylaşırsanız, etrafınızdakileri de şükredecekleri şeyleri aramaya o kadar çok teşvik edersiniz. Bu, bazen sağlığınız gibi büyük bir şeydir. Bazen sıcak tutan bir çift çorap, bazen halden anlayan sevgi dolu bir arkadaştır. Şükür uygulamasını bir aile pratiği şeklinde de yapabilirsiniz. Şükrettiğimiz şeyleri, akşam yemeği saatinde veya yatmadan önce paylaşabilir, ailece evimizdeki bir beyaz tahtaya sırayla şükür sebeplerimizi yazabilir veya bununla ilgili bir defter tutabilirsiniz.

Sevdiklerinizle Daha Sık Zaman Geçirin

Sevdiğiniz insanlarla vakit geçirmek ve bu süre zarfında gerçekten orada olmak, yavaşlama alıştırması yapmanın harika bir yoludur. Sevdiğiniz insanlarla vakit geçirmek, size hayatta en çok neyin önemli olduğunu hatırlamanıza yardımcı olur. Meşguliyetin bir kısmından uzaklaşmaya ve zamanınızı sevdiklerinizle geçirmeye odaklandığınızda daha yavaş bir hayatı kucaklamak kolaylaşıyor. Bu birliktelikler, hayatta en çok neyin önemli olduğunu hatırlamanıza yardımcı oluyor.

Kendinizi Duyularınız Aracılığıyla Topraklayın

Duyularınızı kullanmak sizi sakinleştirmeye ve şimdiki ana geri gelmenize yardımcı olabilir. Çünkü konsantre olmanız ve etrafınızda olup bitenlere dikkat etmeniz gerekir. Duyularla ilgili 1 dakika içinde yapabileceğiniz çok güzel bir alıştırma var. Bunu arkadaşlarınızla veya ailenizle de zaman zaman yapabilirsiniz. Birbirinize “Şu an hissettiğin duygu tam olarak nedir?” veya “Şu an kaç çeşit ses duyuyorsun?” diye sorarak duygularınızla ilgili farkındalığınızı artırabilirsiniz.

Vakti Kuşanmak İçin İbadet Edin

“Bilinçli farkındalık,” Uzak Doğu’da ortaya çıkan ancak Batı’daki terapötik yaklaşımlarla bütünleşen, son yıllarda oldukça popüler olan bir yaklaşımdır. Aslında dini geleneğin kadim bilgeliği ile bilinçli farkındalık arasında bir ilişki vardır. Bunun en güzel örneklerinden biri namaz… Namaz, kendimizin, zamanın, dünyanın ve tüm yaratılmışların üzerine tefekkür edebileceğimiz harika bir zaman dilimidir.

Ebediyetin Zamana Dokunduğu Anlar

İslam tasavvufunda kullanılan ibnü’l-vakt murakabe, huşu gibi bazı kavramlar, iç görüyü artırarak, şuur seviyesini yükseltir ve farkındalığı geliştirir. Efendimizin “dinin direği,” “müminin miracı”, “gözümün nuru,” “Cennet’in anahtarı” ve “amellerin en faziletlisi” olarak nitelendirdiği namaz, Allah’a en yakın olma hâlidir. Kişinin farkındalığının yükseldiği, “ebediyetin zamana dokunduğu” anlardır. Kalbe huzur verir ve hayatın zorluklarına karşı kişiye direnç kazandırır. Günde beş vakit kılınan namaz, kişiye tüm yaptıklarından sorumlu olduğunu hatırlatır, günlük hayatını ve vaktini buna uygun olarak düzenleme disiplini sağlar. Bu sayede irade eğitimi ve nefis terbiyesi gerçekleşir. Namaz; Allah’ın huzurunda bulunma şuuru ve sorumluluğu ile insandaki olumsuz duygu ve düşünceleri kontrol altına alır, kötü alışkanlıklara karşı direnç sağlar ve manevi huzuru temîn eder. Namaz; insanın bugüne ve yarına yönelik kaygılarını hafifletmesini ve hayatını tanzim etmesini sağlar. Günlük hayattaki sorumluluklar ve maddi ihtiyaçlar insana zaman zaman benliğini, manevi ihtiyaçlarını ve ne amaç uğruna yaşadığını unutturabilir.

Tasavvufî eserlerde ve ariflerin şiirlerinde karşımıza çıkan ibnü’l-vakt (vaktin çocuğu) kavramı insanın yaşadığı zamanın manasını ve değerini bilerek ona göre günlük hayatını düzenlemesidir. Dolayısıyla namazda; vakte girmek, vakte açılmak ve vaktin bilincini taşımak, ancak vaktin yegâne sahibi ve vakti ihya eden Allah’ı tanımakla mümkündür. Vaktin manasını kavrayan ve ihya eden insan artık geçmişe, bugüne ve geleceğe dair tüm korkularından arınır. İmam Rabbani’nin ‘sözleriyle “Ebü’l-vaktin vakitleri değişmez. Vakit onlara değil, onlar vakte hâkimdirler. Onlar zamanla değil, zaman onlarla bereketlenmiştir.” Ömür, vakit ve namaz üçgeninde yaşayan insan için her vakit yeni bir imkândır ve bir vakte doğan, bir servete doğuyor demektir.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar