Muslihiddin Merkez Efendi

Muslihiddin Efendi’nin “Merkez” lakabını almasıyla ilgili, insanı tefekküre sevk eden bir rivayet anlatılır. Rivayete göre bir gün Sünbül Efendi sohbet ederken çevresindekilere oldukça zor ve cevaplaması riskli bir soru sorarlar: “Farzımuhal, Cenabıhak dünyayla ilgili tasarrufunu size verseydi neyi değiştirirdiniz?”

Görünüşte basit bir sorudur ama verilecek cevap itikadı ortaya koyacağı ve belki de pek sorgulanmayan şeyleri sorgulatacağı için oldukça risklidir aynı zamanda. Müridler zahit meşreplerine uygun, biraz da safiyane cevaplar verirler. Birisi, “Ben, içki belasını silerdim dünyadan.” der mesela, bir diğeriyse “Ben de herkesi Müslüman yapardım.” der.

Sıra Muslihiddin Efendi’ye gelir. Efendi hazretleri, “Ben hiçbir şeyi değiştirmezdim pirim.” diye cevap verir ve devam eder: “Yüce Allah’ın kurduğu bu kainat düzeni içinde, her şey yerli yerinde, her şey merkezindedir.” Bunun üzerine Sünbül Sinan ona, “Sen de bu dairenin merkezindesin. Şeriat ve tarikatta merkezsin.” diyerek iltifat eder. Gün o gün, Muslihiddin Efendi artık Merkez Efendi’dir.

Nasibin Başka Yerde

İsmi bugün Denizli’nin merkez ilçelerinden birine verilen Merkez Efendi, 1463 yılında şehrin Sarımahmutlu köyünde dünyaya gelir.

Asıl adı Musa’dır. İlk tahsilini Denizli’de alan Musa Efendi, 1478’de Bursa’ya giderek tahsiline orada devam eder. On beş yıl Bursa’da kaldıktan sonra payitahta, İstanbul’a geçer. Medresede zahir ilimlerini tahsil ederken, tasavvufa meyleder. Hatta Habib Karamanî adlı şeyhe mürit olmak ister. Ne var ki müridliğe kabul edilmez. Şeyh “Zamanın değildir, bizim yüzümüzden olmaz! Sahibi gelir, zaman ile zahir olur.” der. Ona “Muslihiddin” lakabını verir ve halka vaaz etmesini tavsiye eder.

Merkez Efendi bir âlimdir, dinin ıslahı da halka nasihatla olur sonuçta. Musa Muslihiddin Efendi, Ayasofya Camiinde vaaza başlar, aynı zamanda halka açık tefsir ve hadis dersleri de vermektedir.
Halkın irşadıyla meşgul olurken diğer yandan da İstanbul’un tanınmış şeyhlerinin sohbetlerine devam eder. Yalnız Sünbül Sinan’dan uzak durmaktadır. Çünkü Halvetî Şeyhi Sünbül Sinan Efendi’nin görüşleri, vahdet-i vücudu andırmakta, üstelik şeyh devranla zikir yaptırmaktadır.

Rüyada Alınan İşaret

Birgün Merkez Efendi bir rüya görür. Tabir için bilgisine güvendiği herkese başvurur ama işin içinden çıkamaz. Sonra başka bir rüya görür, rüyasında Sünbül Efendi zorla odasına girer ve ona rüyasını yorumlar. Bu rüyayla, şeyhe tavır almasının yanlış olduğunu anlamıştır. Kendisini dergâhında ziyaret edip ona intisap eder.

Manevi eğitimini tamamladıktan sonra önce Sevindik Dede Dergâhında irşada başlar, daha sonra Kanunî’nin annesi Hafsa Sultan, Manisa’da yaptırdığı külliye için Sünbül Efendi’den bir şeyh isteyince oraya gönderilir.
Pirinin vefatına kadar Manisa’da kalan Merkez Efendi, 1521’de İstanbul’a döner ve vefat edeceği 1552 tarihine kadar irşat faaliyetlerine İstanbul’da devam eder.

500’den fazla halef yetiştirip İstanbul’un ve ülkenin çeşitli yerlerine gönderir. Cenaze namazını kıldıran Ebussuud Efendi’nin onun için “Dünyada riyasız bir onu görmüştük!” dediği rivayet edilir.

Eyâ âlemlerin şâhı tecellî kıl tesellî kıl
Gönüller burcunun mâhı tecellî kıl tesellî kıl
Ciğerden eylerim feryâd bu benlik da’vâsından dâd
İkilikten kılıp âzâd tecellî kıl tesellî kıl

Merkez Efendi

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar