Manevî yükselme şeridi: Üç aylar 

Rahmet ve bereketin sağanak sağanak yağdığı üç ayların manevi atmosferi gönüllerimize misafir olmaya başladı. Zirvesi Kadir Gecesi ve Ramazan bayramı olan bir manevî yükselme şeridinin ilk basamaklarındayız. Peki, bu mübarek gün ve geceleri nasıl değerlendirmeliyiz?

Herhangi bir şeyin değerini en iyi onu yapan bilir. Zaman ve mekânlar da yaratıcıları Allah’tan aldıkları değerlerini, yine O’nun bildirmesiyle bulurlar. Zamana değer katan diğer bir husus da o zaman diliminde yaşanan olaylardır. 

Zamanın tamamı değerli ve önemlidir fakat Kur’ân ve Sünnet ile kutsallığı ortaya konan ve asırlardan beri mü’minlerin değerlendirdiği, bütün sene içine yayılmış mübarek gün ve gecelerin ekstra önem ve değeri vardır. Bugünlerde bu değerli zaman dilimleriyle dolu üç ayları yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz zamanın mübarek olduğunda şüphe yok, ama asıl önemli olan bizim o bereketten hangi ölçüde istifade ettiğimiz. 

MEVLİD HARİÇ BÜTÜN KANDİLLER ÜÇ AYLARDA 

Recep, Şaban ve Ramazan ayları için dinî literatürümüzde ‘üç aylar’ ifadesi yaygın olarak kullanılır ve bu ayların içinde Kur’ân ve Hadislerde işaret ve ifadesi bulunan ve Müslümanların çoğunluğu tarafından benimsenen mübarek gün ve geceler bulunur. Bizim kültürümüzde bu mübarek zamanların geceye denk gelenleri ‘kandil’ olarak da isimlendirilir. Mevlid (Peygamberimiz’in (sas) dünyayı teşrifi) kandili hariç diğer mübarek gecelerin hepsi üç aylardadır. 

ZİRVESİ BAYRAM OLAN BEREKET DOLU GÜNLER 

Üç aylara manevî anlamda bir yükselme şeridi gibi bakabiliriz. Farz, namazların zirvesidir. Farz zirvesi için; önce zihinler hazırlanır. Sonra sırasıyla abdest alınır, ezan okunur/dinlenir, vaktin sünneti kılınır, kametle farza hazır hale gelinir. En sonunda da bunların zirvesi olarak vaktin farzı eda edilir. Bir açıdan, öncesinde yapılanların, farzı daha güzel ve tam anlamıyla ifa edebilmek için altyapı ve zemin gibi olduğunu düşünebiliriz. Farzla alakalı olarak öncesinde yapılanlar zirve öncesi duraklar olarak da değerlendirilebilir. Aynen onun gibi biz de Ramazan bayramının hakkını vermek, ondan hakkıyla istifade edebilmek için üç aylar ile bir yükselme şeridine giriyoruz. Bu yükselmenin zirvesinin Kadir gecesi olduğu da düşünülebilir. Allah Resûlü (as) üç ayları oruç, namaz ve başka ibadetlerle değerlendirmiş ve ashabını da bu konuda teşvik etmiştir. 

Değeri çok büyük gece: Regâib 

Müslümanlar asırlar boyu kandilleri çok güzel değerlendirmiş. İmam Gazali de, bütün Kudüs halkının kandil gecelerini yoğun bir şekilde değerlendirdiğini ifade eder. 

Üç aylar ne zaman başlarsa başlasın ilk perşembe akşamı Regâib kandilidir. Üç ayların ilk günü de olabilir, ilk haftasının son günü de. Biz Türkçe olarak perşembe akşamı diyoruz; aslında o hicrî takvime göre, yedinci ay olan Receb’in ilk perşembesini cumaya bağlayan gecedir. Ay takvimine göre gün akşamla, yani geceyle başlar. Dolayısıyla cuma gecesi, bizim perşembeyi bitirdiğimiz günün akşamıyla başlayan gecedir. 

KANDİLLER HER ZAMAN YOĞUN DEĞERLENDİRİLDİ 

Regâib, çok rağbet edilen, kıymetli, değerli anlamlarına gelir. Camilerin kandillerle donatılıp herkes tarafından yaygın olarak kutlanması sonraki dönemlerde ortaya çıkmış olsa bile Müslümanlar üç aylardaki mübarek gecelere çok önem vermişlerdir; hatta İmam Gazali, bütün Kudüs halkının kandil gecelerini yoğun bir şekilde değerlendirdiğini ifade eder. 

Bu arada belirtmemiz gereken bir husus da şudur: Hangisi olursa olsun, herhangi bir mübarek geceye ait hususi bir ibadet şekli veya namaz yoktur. Bu konudaki rivayetler genel kabul görmemiştir. Manevi anlamda bereketle dolu bu gecenin en önemli yönlerinden biri, zirvesi Ramazan bayramı olan tırmanma şeridinin ilk basamağı, başlangıç noktası olmasıdır. 

Mânevî olarak zirveye yükselme:  Mirâc 

Peygamberimiz’in “Gözümün nuru” buyurduğu beş vakit namaz, bizlere mirâcın hediyesidir. Özellikle bu aylarda ‘beş vakit namaz’ ile her mü’min kendi seviyesinde bir mirâc yaşayıp, huzurda olmanın hazzını duyabilir. 

Regâib gecesi ile başlanan yolculuktaki yükselme, Recep ayının 27. gecesine denk gelen mirâc ile devam eder. Peki, bu zamanın bizim dünyamızdaki tarihî izdüşümü nedir? Ne olmuştu o gece? Mekke’de müslümanlara yönelik baskılar artmış, hayat zorlaşmıştı. Resûl-i Ekrem (as), en önemli destekçileri Ebu Talip ve Hz. Hatice (ra) vefat etmişti. Dünyadaki desteği zayıfladığı bir anda ekstra İlahî destek gelmişti. Allah (cc), Efendimizi (sas), önce Mekke’den Kudüs’e götürmüş, oradan da Kendi huzuruna alıp O’na ekstra lütuflarda bulunmuştu. İşte mirâc kandilinde biz bu hadiseyi hatırlıyor, manen benzeri bir seyahatin hayallerini kuruyor ve namaz ile o mirâca biz de çıkmaya çalışıyoruz. 

MİRAC GECESİNİN ÖZEL HEDİYESİ NAMAZ 

Mirâcın ilk kısmı İsra sûresinin başında ve devamı da Necm sûresinde anlatılır. Resûl-i Ekrem Efendimiz (as) insan algısını aşan bu yolculukla alakalı hadislerinde bazı detaylar verir. Mirâc hem Efendimiz için, hem de O’nun yolundan giden bütün Müslümanlar için bir bereket kaynağıdır. Mü’minler, mirâcın bir hediyesi olan ‘beş vakit namaz’ ile kendi seviyelerinde bir mirâc yaşayıp huzurda olmanın hazzını duyabilirler. 

HERKES KENDİ MİRÂCINI HİSSEDER 

Mirâcın fiziki boyutu bizim algılarımızı aşan bir mucizedir ve bu konuda biz, Kur’ân’ın ve hayatında yalanın şakasını bile yapmamış ‘el-Emîn’in (aleyhisselam) söylediklerine inanırız. Bize bakan yönüyle mirâc ile namaz iç içedir ve öyle değerlendirilmiştir: “Mü’min için her namaz bir mirâc vesilesidir. Ve mü’mine düşen de her namazda farklı farklı buudlarda bile olsa mirâcını tamamlamaktır. Mirâca namazla çıkılır… Allah’a namazla ulaşılır, enbiyanın huzuruna namazla varılır. Ama herkes bunu namazda kendine göre hisseder ve kabiliyeti nispetinde yükseldiğini duyar. Herkesin hissettiği kendi mirâcıdır.” 

Sabahına günahlardan arınmış çıkılabilecek gece: Berat 

Berat gecesi aslında insanın, günahlarından arınıp sabahına tertemiz çıkabilme umudunun olduğu gecedir. Ve bu ümit öylesine güçlüdür ki, garantisini bizzat Rabbimiz verir: “Yok mu benden af isteyen? Affedeyim…”  

İçinde iki mübarek gece barındıran Recep ayından sonra Şaban ayı gelir ki, hadis-i şeriflerde bu ayın tam ortasına dikkat çekilir. Hayatı düzgün yaşama gayretinde olanlar, farkında olmadıkları kusurlarından da kurtulmak için Berat gecesini tövbe ve istiğfarla, gündüzünü de oruçla değerlendirebilirler. 

BU GECE TÖVBE EDEN BAĞIŞLANIR 

Şaban ayının ortasına denk gelen Berat gecesiyle ilgili mana olarak birbirini destekleyen pek çok hadis vardır. Bu hadislerde günahları ne kadar çok olursa olsun, tövbe edenlerin affedileceklerine vurgu yapılır. 

Burada hatırlatmamız gereken bir durum var: Dinimiz insana, layık olduğu hakkı veriyor ve ona karşı yapılan bir haksızlığı onun bilgi ve izni dışında bağışlamıyor. Zira tövbenin şartlarından biri de; günahta, kul hakkı, yani insana karşı yapılmış bir haksızlık varsa, bunların ancak sahibi tarafından affedilebilmesidir. Kul haklarının tövbesi tek taraflı olmaz. 

Berat gecesi, dua ile tövbe ve istiğfar edenlerin günahları, -hadisteki ifadeyle- koyunlarının çokluğu ile meşhur Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri kadar da olsa, bağışlanacaktır. Mü’min bağışlayıcı, başkalarına karşı saygılı ve merhametli olur. Kin tutmaz. Bu hadislerde, Müslüman kişiliğine yakışmayan kindarlığa da vurgu yapar Allah Resûlü (as) ve kindarların da bağışlanma kapsamına giremeyeceğini belirtir. 

“YOK MU RIZIK İSTEYEN? VEREYİM.” 

Şaban ayının ortası ile alakalı pek çok hadisten birini Hz. Ali (r.a), Resûl-i Ekrem’den (as) şöyle rivayet eder: “Şaban ayının ortasına geldiğiniz zaman, gecesini ibadet ederek gündüzünü de oruç tutarak geçiriniz. Güneş batıp gece olunca, Allah dünya semasına rahmet, mağfiret ve lütuflarıyla tecelli eder ve fecir doğana kadar ‘Yok mu benden af isteyen affedeyim; yok mu benden rızık isteyen rızık vereyim; yok mu musibete uğramış olup da derdine derman arayan ona afiyet vereyim. Yok mu şöyle? Yok mu böyle?’ der.” (İbn-i Mâce, İkâme 191; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/258) 

ÜÇ AYLAR BAYRAMA HAZIRLANMA İMKÂNI SUNAR 

Üç ayları bir yükselme şeridi, içlerindeki mübarek gün ve geceleri de oradaki basamaklar gibi değerlendirdiğimizde, zirveye doğru Ramazan ile karşılaşırız. Ramazan; orucu, teravihi, fitre ve zekâtıyla tam bir ibadet ü taat ayıdır. Ramazan’ı tam olarak ihya etmek için öncesinde hazırlık yapmak gerekir. Nitekim Recep ayı ile başlayan mübarek gün ve geceler silsilesi, Ramazan’ın hakkını vermek için bir altyapı mahiyetindedir. Üç ayların ilk ikisini değerlendirmek, zirvesi olan Ramazan’ın daha dolu ve kâmil yaşanmasına vesile olacaktır. Evet, Recep ayıyla başlayan kutlu zaman dilimleri bize Ramazan’a ve Ramazan’ın sonundaki Kadir gecesine ve Bayram’a hazırlanma imkânı sunar. 

3 AYLAR TAKVİMİ 

  •   Üç aylar başlangıcı      2 Şubat 2022 Çarşamba      1 Recep 1443           
  •    Regaib Kandili             3 Şubat 2022 Perşembe       2 Recep 1443           
  •    Mirac Kandili               27 Şubat 2022 Pazar            26 Recep 1443         
  •    Şaban başlangıcı         4 Mart 2022 Cuma                 1 Şaban 1443          
  •    Berat Kandili               17 Mart 2022 Perşembe      14 Şaban 1443         
  •    Ramazan başlangıcı   2 Nisan 2022 Cumartesi      1 Ramazan 1443      
  •    Kadir Gecesi                27 Nisan 2022 Çarşamba     26 Ramazan 1443    
  •    Arefe                            1 Mayıs 2022 Pazar              30 Ramazan 1443    
  •    Ramazan Bayramı      2 Mayıs 2022 Pazartesi        1 Şevval 1443          

Kutlu günler nasıl değerlendirilebilir? 

Bu mübarek geceler için ‘özel’ bir ibadet formu yoktur. Ekstra lütuflar olacağı için normalde yapılan ibadetler, ruhen daha derinden hissederek edaya çalışılır. Hususi ibadet olmasa bile, bu mübarek zaman dilimlerini değerlendirme adına yapılabilecek pek çok şey var: 

DAHA İYİ İNSAN OLMAYA NİYET 

Her şeyden önce ‘daha iyi insan olmaya’ niyet edip gereklerini yerine getirmek için de özel çaba sarfetmeli. Zira manevî lütuflar bu dönemde katlanarak verilir. 

KUR’ÂN’LA İRTİBAT KUVVETLENDİRİLMELİ 

Kur’ân’la irtibat bu dönemde daha fazla kuvvetlendirilebilir. Güzel Kur’ân okuyan hafızları internetten dinlememiz, hem Kur’ân dinleme sevabı kazandıracak, hem de Kur’an’ı güzel okuma konusunda yardımcı olacaktır. Evrâd ü ezkarı da Kur’ân okuma içinde değerlendirebiliriz. Zira Kur’ân zikirdir; zikirlerin de en güzelidir. 

BOLCA SALAT-Ü SELAM OKUMAK 

Bir mü’min için, Resûl-i Ekrem (sas) ile irtibat kurmanın en kolay ve önemli vesilesi O’na salât u selam okumaktır. Bu günlerde salavâtlarla irtibatımızı kuvvetlendirebiliriz. Bu salât u selamlar bize aynı zamanda O’nu iyi temsil eden bir ümmet olma hususunda şuur kazandıracaktır/kazandırmalıdır. 

NAMAZIMIZI GÜZELLEŞTİRME ZAMANLARI 

“Namaz mü’minin miracıdır” beyanından yola çıkarak namazlarımızı daha da güzelleştirebiliriz. Bu dönemde kılınacak Nafile namazların yanında ve belki de daha önemli olarak kaza namazı olanların bunları tamamlaması öncelikli hedeflerden olabilir. 

TEFEKKÜR BİR SENELİK NAFİLE İBADETTEN HAYIRLI 

Pek çok Kur’ân âyeti ve “Bir saat tefekkür, bir sene nafile ibadetten hayırlıdır.” hadisiyle tavsiye edilen tefekkür ibadeti konusunda da hassas olunmalı. Özellikle bu mübarek zaman diliminde, insan kendisine, ahiretini kurtaracak, dünyasını mamur edecek sorular sormalı. Kim olduğunu, nereden geldiğini, nereye gittiğini düşünmeli ve dünyada yapması gerekenler hususunda fikir geliştirmelidir. 

GEÇMİŞİN MUHASEBESİ YAPILABİLİR 

İnsan her zaman muhasebe yapabilir, ama bu günlerde yapılacak geçmişin muhasebesi ve geleceğin planlanması daha verimli olacaktır. Ayrıca dargın ve küslerle barışmalı, üzerimizde hakkı olanların hakkını verip helalleşme yolları aranmalıdır. 

GÜNAHLARI ERİTMENİN YOLU: TÖVBE 

Hadisin beyanıyla “İnsanlar hata yapmaya açıktır, çok hata yaparlar. En hayırlıları da hatalarından dönen tövbekârlardır.” Bugünlerde hem tövbe ve istiğfar etmeyi hem de hayatımızın merkezinde olması gereken duayı ihmal etmemeliyiz. 

İHTİYAÇ SAHİPLERİ GÖRÜLMELİ 

İslam, Müslümanların bireysel yaşamalarından ziyade toplu bir şekilde yaşamalarını, birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamalarını tavsiye eder. Bu günlerde ihtiyaç sahibi kimselere yapılacak aynî ve nakdî her türlü yardımın, Hak katında kıymeti paha biçilemez. Ayrıca ibadetlerde de beraberlik önemlidir. Bu mübarek zaman dilimlerinde ve özellikle de gece kılınan namazlarda mümkün olduğu kadar, şartları zorlayarak da olsa cemaate katılmalı. 

SAHURU KANDİL GECESİ OLAN ORUÇ 

Kandil gecelerinin gündüzleri de mümkün olduğunca oruçla güzelleştirilmeli. Özellikle Berat kandilinin gündüzünü oruçlu geçirmeye gayret etmeli. 

Bu arada kafa karıştıran bir hususu da açıklığa kavuşturalım: Kandil günlerinde oruç ne zaman tutulmalı? Kamerî takvime göre, gün gece ile başlar; dolayısıyla kandil gününü oruçlu geçirmek isteyenler, kandil gecelerinde sahura kalkıp ertesi günü, yani kandil gününü oruçlu geçirmeyi düşünebilir. 

Bununla beraber böyle mübarek geceleri oruçlu bir şekilde karşılamak da farklı bir güzellik olacaktır. 

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar