Esra Büyükcombak
Sabahları içtiğiniz kahvenin sizi nasıl canlandırdığını düşünün. Fincanınızdan aldığınız yudumlar arttıkça zihniniz açılır, gözleriniz parlar ve güne başlamaya hazır hissedersiniz. Şimdi bir an için, o kahvenin aslında kafeinsiz olduğunu ve bunun size hiç söylenmediğini hayal edin. Yine de aynı enerji patlamasını yaşar mıydınız? Kahvenin içeriğinden bağımsız olarak onu içmenin sizdeki etkisi sadece beklentinizden kaynaklı olabilir.
İşte bu yaşadığınız, “plasebo etkisi”nin bir sonucu. Plasebo, tıbbi bir müdahale gibi görünmesine rağmen aktif bir bileşen içermeyen tedaviler anlamına gelir. Tamamen kişinin tedaviye olan inancına ve beklentisine dayalıdır.
Zihnin Mucizesi: Plasebo
İkinci Dünya Savaşı sırasında Dr. Henry Beecher tarafından yapılan bir çalışmada, yaralı askerlere morfin yerine sadece tuzlu su verilmiş ve askerlerin yüzde 40’ı ağrılarının azaldığını söylemiştir. Bu şaşırtıcı sonuç, günümüzde inanç tedavisinin etkili bir yöntemi olarak bilinen plasebonun bir örneğidir. Gerçek ilaç veya tedavinin taklit edilmesine dayanan plasebo; draje şeker, su, tuzlu su enjeksiyonu veya bir cerrahi prosedür şeklinde olabilir.