[email protected]
SORU
25 yaşında bir kadınım, Avrupa’da yaşıyorum. Annem ve babam yıllardır hipertansiyon hastası. Benim de tansiyonum son zamanlarda sık sık yükseliyor. Doktorlar henüz ilaç vermedi ama dikkatli olmam gerektiğini söylediler. Sizin bu konuda tavsiyelerinizi alabilir miyim? (Rumuz: Yüksek Tansiyon)
CEVAP
Öncelikle geçmiş olsun Yüksek Tansiyon. Sorunuzda, ailenizde hipertansiyon öyküsü olduğundan bahsetmişsiniz. Hipertansiyon, genetik faktörlerin önemli rol oynadığı bir hastalıktır, ancak yalnızca genetik nedenlere bağlı değildir. Ailede hipertansiyon öyküsü olan kişilerde bu hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Ancak çevresel faktörler ve günlük alışkanlıklar da hipertansiyonun gelişiminde oldukça etkilidir. Bu açıdan siz de riskli gruptasınız ve yaşam şeklinize dikkat etmeniz gerekiyor.
Sessiz Tehlike
Hipertansiyon, kan basıncının yüksek olması durumudur. Genellikle “Sessiz Tehlike” olarak adlandırılan bu hastalığın erken belirtileri olmayabilir, o yüzden sessiz olarak adlandırılır. Tedavi edilmeyen tansiyon yükseklikleri kalp, böbrek hastalıkları, felç ve farklı sağlık problemlerinin başlamasında domino taşı görevi görebilir. Hipertansiyon, dünya çapında 1.28 milyar insanı etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Bu insanların yaklaşık üçte ikisi düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşıyor. Ayrıca hipertansiyon hastalarının %46’sı durumlarının farkında bile değil ve yalnızca %21’i kan basınçlarını kontrol altında tutabiliyor. Hipertansiyon tedavi edilmediğinde kalp krizi, felç ve erken ölümlere yol açabilir. Dünya Sağlık Örgütü, 2030 yılına kadar hipertansiyon prevalansını %33 oranında azaltmayı hedefliyor.
Farkındalık ve Tedavi Oranı
Hipertansiyonda “yüzde elli gerçeği” olarak adlandırılan bir durum vardır. Bu durum, hipertansiyon hastalarının yaklaşık yüzde ellisinin:
a. Hastalığının farkında olmadığını,
b. Farkında olanların yüzde 50’sinin tedavi almadığını,
c. Tedavi alanların da yalnızca yüzde 50’sinin kan basıncını kontrol altında tutabildiğini
ortaya koyması açısından önemlidir. Bu istatistiksel değerlendirmeye göre hipertansiyon hastalarının ancak yüzde on iki buçuğu tam tedavi almaktadır. Bu durum, hipertansiyonun küresel sağlık üzerindeki etkisinin ne kadar büyük ve kontrol edilmesinin zor olduğunu anlatır ve tedavi/farkındalık süreçlerinde iyileştirme gerekliliğini ortaya koyar. Bu nedenle, hipertansiyonun erken teşhisi ve uygun tedaviye uyum oldukça önemlidir.
Kaç Çeşit Hipertansiyon Var?
Hipertansiyon genellikle ani semptomlarla ortaya çıkmaz, ancak uzun süre hipertansiyona maruz kalan kalp, böbrekler, beyin ve diğer organlar olumsuz şekilde etkilenir. Hipertansiyonun genel olarak iki türü vardır: Primer Hipertansiyon ve Sekonder Hipertansiyon. Bunların dışında bazı özel durumlara bağlı hipertansiyon türleri de vardır.
Primer Hipertansiyon: Bu, belirli bir nedenle ilişkilendirilemeyen hipertansiyon tipidir.
Sekonder Hipertansiyon: Başka bir sağlık durumu (örneğin, böbrek hastalığı veya tiroid sorunları) nedeniyle yüksek kan basıncı olan kişilerde ortaya çıkar.
İzole Sistolik Hipertansiyon: Özellikle yaşlı bireylerde görülür ve yalnızca sistolik (üst) kan basıncının yüksek olduğu durumdur. Sistolik kan basıncı genellikle 140 mmHg’nin üzerinde, diyastolik kan basıncı ise normal sınırlar içinde olabilir.
Diyastolik Hipertansiyon: Diyastolik (alt) kan basıncının yüksek olduğu durumdur. Bu tür, genellikle genç yaş grubunda görülür ve genellikle primer hipertansiyonun bir çeşididir. Diyastolik kan basıncı genellikle 90 mmHg’nin üzerinde olabilir.
Maskelenmiş Hipertansiyon: Ofis ortamında normal kan basıncı ölçümleri olmasına rağmen, günlük yaşamda yüksek kan basıncı görülen durumdur. Bu tür hipertansiyon, bireylerin sadece doktor muayenesi sırasında değil, günlük yaşamda da kan basıncını izlemeyi gerektirir.
Gebelik Hipertansiyonu: Gebelik sırasında gelişen hipertansiyondur ve preeklampsi gibi ciddi komplikasyonlarla ilişkilidir. Genellikle gebeliğin ikinci yarısında başlar ve kan basıncının yüksek olmasıyla birlikte idrarda protein bulunması gibi belirtiler olabilir.
Acil Hipertansiyon: Kan basıncının hızla ve ciddi şekilde yükseldiği, organ hasarına yol açabilecek acil bir durumdur. Yüksek kan basıncı, ani baş ağrısı, görme bozuklukları, göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi belirtilerle kendini gösterebilir ve acil tıbbi müdahale gerektirir.
DASH Diyeti Nedir?
Türkçeye “Hipertansiyonu Durdurmak İçin Beslenme Yaklaşımları” olarak çevrilebilecek DASH diyeti, yüksek tansiyonun yönetiminde ve genel sağlığı korumada yardımcı olmayı amaçlayan bir beslenme planıdır. DASH diyeti, sodyum alımını sınırlayarak kan basıncını düşürmeyi hedefler. Bu diyette potasyum ve magnezyum açısından zengin gıdalar tüketilir. Bu mineraller kan basıncını dengelemeye yardımcı olabilir. Ayrıca tam tahıllar, meyve, sebze ve baklagiller gibi lif açısından zengin gıdalar tüketilir.
Günlük olarak çeşitli renklerde ve türlerde meyve ve sebze tüketilmelidir. Günde en az 4-5 porsiyon meyve ve sebze önerilir. Bu diyete göre tam tahıllı ekmekler, kahvaltılık gevrekler, esmer pirinç ve yulaf gibi tam tahıllar tercih edilmelidir. Ayrıca süt ürünlerinde düşük yağlı veya yağsız olanlar tavsiye edilir. Yağsız etler, tavuk, balık, kuru baklagiller, tofu ve diğer bitkisel proteinler tüketilmelidir. Haftada en az iki kez balık tüketilmesi önerilir. Bu beslenme yönetiminde, doymuş yağlardan ve trans yağlardan kaçınılmalı, sağlıklı yağlar tercih edilmelidir.