Güzel Bir Film Eşliğinde Kahve Molası

Yıllar içerisinde edindiğimiz tecrübeler ışığında hayata bakışımız sürekli değişiyor. Bu değişim kâmil olma yolculuğunda çoğunlukla olumlu olsa da tuhaf bir yabancılaşma sendromunu da beraberinde getiriyor.

Yıllar içerisinde edindiğimiz tecrübeler ışığında hayata bakışımız sürekli değişiyor. Bu değişim kâmil olma yolculuğunda çoğunlukla olumlu olsa da tuhaf bir yabancılaşma sendromunu da beraberinde getiriyor. Gelecek planları ya da günü kurtarma çabasıyla geçirdiğimiz zamanın bazı anlarında, geçmişin “tanıdık” hatıraları bizi yakalayıveriyor.

Bu kez bir filmle yaşadım bu hissi. Sanki geçmişimden bir parça yeniden keşfedilmek üzere önüme açılmıştı. Yıllardır görmediğim dostlarımla kavuşmanın mutluluğu gibi bir şeydi bu. Zamanın bir yerinde asılı kalmış çok sevdiğim bir hatırayı yeniden güncellemek gibi. Hani zaman makinesini andıran bazı anlar vardır; içine çekip bir anda ummadığınız yerlere götürür sizi. Çoğumuz için böyle bir film, müzik, eşya ve koku vardır. Benim için bu defa “Top Gun: Maverick” filmi yaptı bunu.

Filmin vizyona gireceğini duyunca hemen en yakın sinema salonundan bir bilet aldım. Vizyon günü gelince adeta koşarak gidip filmi beklemeye başladım. Bir kafede sıcacık bir kahvenin benliğime yaşattığı duygular içerisindeydim. Kadim bir dostu bekliyordum sanki!

Yeni Dünyalar

İlk filmi hatırlayanlarınız vardır belki de. 1986’daydı. Türkiye’nin farklı bir iklime doğru yol aldığı, benim de bir ortaokul öğrencisi olduğum zamanlar. Hatırlıyorum da Anadolu’nun batısındaki küçük kasabamızda bile birisi açık hava sineması olmak üzere tam üç sinema salonu vardı. “Top Gun” filmini de bu salonlardan birisinde seyretmiştim. Uçakların gökyüzündeki danslarını görmek, yaşanan gerilimi, heyecanı ve romantizmi hissetmek gençliğe adım attığımız o dönemde beni çok etkilemişti. Çizgi roman müptelası bir genç olarak “Yüzbaşı Volkan” serisinin hemen hepsini bitirmiştim ve savaş uçaklarını çok merak ediyordum. O ilk filmde merak ettiklerimin çoğunu bulabilmiştim. Ayrıca bana kalırsa zamanına göre görüntüleri, müziği, senaryosu ve oyunculukları çok başarılıydı.

İkinci Filmler İlkini Aratır

“Top Gun: Maveric” filmini tanıtımlar, patlamış mısır kokuları eşliğinde beklerken epey heyecanlanmıştım. Aslında biraz endişeliydim de, çünkü ikinci ve üçüncü filmler genelde ilkini aratır. Bunun çok başarılı istisnaları olsa da genel anlamda kanaat böyle. Mutluyum; çünkü endişelerim yersiz çıktı. İlk sahneden itibaren bu harika filme dahil olup akışa kapılıp gittim. İlk filmden oyuncular, onlara eklenen genç aktörler, yeni teknoloji, yeni tehditler ve geçmişten kalan hesaplar… Birkaç saatliğine de olsa harika bir dünya. Daha ne isterim; dostlarımla doyumsuz bir kahve sohbeti adeta!

Filmi teknik olarak da değerlendirebilirim elbette lakin iyi bir filmi bazen sadece seyretmek istiyor insan. Bu film de onlardan birisi. Her filmde ısrarla bir yan mesaj aramanın çoğu zaman kimseye bir faydası yok. Ben filmleri bir mesaj aramak için seyretmiyorum. Tabii gözümüze sokulmadığı müddetçe. Kısaca bahsetmek gerekirse eski dostlar Tom Cruise, Jennifer Connelly, Val Kilmer ve yeni oyuncuların her biri rollerine tam oturmuşlar. Yeni nesil uçaklar yine harika. Ayrıca kimliği belirsiz düşman kavramı da günümüz politikaları açısından son derece olumlu! İyi düşünülmüş.

Siz de eski dostlarla nefis bir kahve ya da çay yudumlamak istiyorsanız “Top Gun: Maverick”’i ya da sevdiğiniz, özlediğiniz başka bir filmi seyredebilirsiniz. Hayat koşuşturmacası arasında herkese iyi geleceğini düşünüyorum.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar