ROBOTİK bir sevgi hikâyesi

Vahşi Robot, bir robotun annelik serüvenini anlatırken ebeveynliğin kalıplarla değil, sevgi ve çabayla şekillendiğini hatırlatıyor.

Elif Nesibe Temiz

Filmin künyesi: Vahşi Robot (2024, ABD)

Orijinal adı: The Wild Robot

Yönetmen: Chris Sanders 

Senaryo: Schris Sanders 

Oyuncular: Lupita Nyongo. Pedro Pascal, Kit Connor

Müzik: Kris Bowers

Süre: 102 dakika

Peter Brown’un sevilen kitabı Vahşi Robot, Ejderhanı Nasıl Eğitirsin ve Crood’lar filmlerinin yönetmeni Chris Sanders tarafından beyaz perdeye uyarlandı. Sanders’ın hem senaryosunu yazdığı hem de yönettiği animasyon filmi, sadece çocukların keyifle izleyeceği bir yapım değil; aynı zamanda ebeveynlerin de kendi anne babalıklarına ayna tutabilecekleri bir hikâye.

Rozzum Unit 7134, namıdiğer Roz, evler için tasarlanmış bir asistan robottur. Ancak bilinmeyen bir nedenle kendisini ıssız bir adada bulur. Nerede olduğunu anlamaya çalışırken, hayvanların hareketlerle ifade biçimini gözlemleyerek onlarla iletişim kurmayı öğrenir. Hayvanların ortak bir dili, farklı aksanlarla konuştuğunu fark eder. Bu süreçte, kendisini savunmaya çalışırken yanlışlıkla bir kaz yuvasına zarar verir. Yuvadan geriye kalan tek sağlam yumurtayı, içinden ne çıkacağını bilmeden, gözü gibi korur. Başta Tilki Fink olmak üzere her türlü tehlikeye karşı minik kazın koruyucusu olur. Çünkü Roz, yardım etmek üzere nazikçe programlanmıştır.

Yavru kaz, yumurtasını çatlatıp dünyaya geldiğinde, karşısında gördüğü bu tuhaf robottan önce korkar, ardından onun annesi olduğunu sanır. Roz ise yeni anne olmuş bir kadın gibi ne yapacağını bilemez. “Ben bunun için programlanmadım. Ne yapacağımı bilmiyorum.” der ve yakınır. Yedi çocuk sahibi arkadaşı Opossum, ona şu cevabı verir: “Merak etme, hiçbirimiz biliyor değiliz.”

Bu robota bir şeyler oluyor

Roz, önce bebeği için bir yuva inşa eder, ardından ona bir isim verir: Brightbill. Annelik sürecinin teknik kısmı, yani bebeğin fiziksel ihtiyaçlarını karşılama görevi, arkadaşları tarafından Roz’a öğretilir. Brightbill için yemek yemeyi, yüzmeyi ve uçmayı öğrenmek, bu süreçteki en önemli adımlardır. Roz, görev bilincinin gerektirdiği gibi bunları yılmadan ve dikkatle öğretir. Brightbill, bazen deneme yanılma yöntemiyle, bazen riskli deneyimlerle, bazen de özel hocaların rehberliğinde büyür. Roz, yavrusunun diğer kazlar gibi sonbahar geldiğinde sıcak diyarlara göç edebilmesi için gerekli bütün eğitimi almasını sağlamaya kararlıdır.

Ancak Roz’da bir şeyler değişmektedir. Yavrusunu koruma ve büyütme çabası, yalnızca programlamasının bir parçası olmaktan çıkar ve duygu dediğimiz şeyler devreye girer. Roz, yabancısı olduğu bu hisleri tanımlayamaz, ancak onların güçlü etkilerini hisseder. Mantıkla açıklanamayan bu yeni annelik içgüdüsü, ona korku ve gurur gibi çelişkili duygular yaşatır. Yavrusunu cesaretlendirirken olası bir tehlike için endişelenmesi, bu zıt duyguların en somut örneklerinden biridir. Roz da diğer bütün anneler gibi hayatta kalmanın ötesinde, varoluşun anlamını keşfeder. Ya da daha doğru bir ifadeyle, programında zaten var olan ama henüz ortaya çıkmamış güçlerini ve kabiliyetlerini fark eder.

Şimdi ne yapacağım?

Brightbill büyüyüp kaz sürüsüyle göç hazırlığına başladığında, Roz’un içine karışık duygular hâkim olur. Yavrusunu zamanında ve doğru bir şekilde yetiştirmiş olmanın gururu, kendisine ihtiyaç duyulmayacak bir döneme girmenin ve yalnız kalmanın getirdiği endişeyle harmanlanır. Bu duygu, Brightbill göç için kanat çırptığında, Roz’un gözlerini gökyüzüne dikip yavrusunu uğurladığı an, en belirgin hâlini alır.

Brightbill’in yokluğu, Roz’u boşluğa sürükler. Bu, hayatını tamamen yavrusuna adamış ve başka hiçbir şeye zaman ayıramamış bir annenin hissedebileceği türden bir boşluktur. Başta depresif bir ruh hâline girse de kısa süre sonra etrafında Brightbill dışında yardım edebileceği başka canlılar olduğunu fark eder. Roz, ormandaki hayvanların bir zamanlar Brightbill için yaptıkları yuvada fırtınadan korunmalarını sağlar ve onların gözünde bir kahramana dönüşür. Brightbill’in yuvaya dönüşünü sabırla bekler.

Annelik deneyimi

Vahşi Robot, anneliğin yalnızca bir canlıyı koruyup büyütmekten ibaret olmadığını, aynı zamanda onu çok sevmek ve elinden gelenin en iyisini yapmak olduğunu vurgular. Teorik olarak tarif edilemeyecek kadar doğal, başkasıyla kıyaslanamayacak kadar özel bir süreç olduğunu hatırlatır. “Anne şöyle olmalı, böyle yapmalı…” gibi kalıpların ötesine geçerek, yüreğimizden gelen sese kulak verdiğimizde kendi benzersiz annelik kodlarımızı keşfedebileceğimizi vurgular.

Film, çocuğumuzun fiziksel olduğu kadar duygusal ihtiyaçlarına da dikkat çekerek, ebeveynliğin iki yönlü bir öğrenme süreci olduğunu anlatır. Annelerin de bu süreçte “emeklediğini” ve şefkate, cesaretlendirilmeye ihtiyaç duyduğunu hissettirir. Abartılı güzellemeler ya da kusursuzluk iddiaları olmaksızın, tüm eksikleri ve hatalarıyla güzel bir anne olmanın değerini vurgular. Ebeveynlik deneyimini anlamak ve bu yolculuğu yaşayan bir annenin hissettiklerini yakından gözlemlemek isteyen herkes için önerilir.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar