Esra Büyükcombak Biyolog
Ekoterapi olarak da adlandırılan tabiat terapisi, kendinizi psikolojik olarak daha iyi hissetmenize yardımcı olmak için açık alanda vakit geçirmek anlamına gelir ve tabiatta gerçekleştirilen, psikolojik ve bedensel sağlığa yönelik aktivitelerin hemen tamamını kapsar. Ekoterapi, zaman zaman “yeşil terapi” olarak da karşınıza çıkabilir. Yeşil, hayatı ve canlılığı temsil eder; tamamlayıcısı ise sudur. Su varsa hayat, hayat varsa yeşil vardır.
Hayatın devamı için gerekli dengeler, huzur veren suyla korunur. Yapılan araştırmalar, açık havada ve suyun bol olduğu alanlarda bulunmanın, özellikle zihin sağlığı açısından, sağlıklı olmakla pozitif bir ilişkisi olduğunu kanıtlıyor. Buna rağmen biz insanlar, vaktimizi açık havada geçirmek yerine kendimizi kapalı alanlara, dahası ekranlara hapsedebiliyoruz. Hâl böyle olunca da zihinsel problemler yaşayanların ve sağlık sorunlarıyla mücadele edenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Dikkat Eksikliğiyle Mücadelede Bire Bir
Farklı şekillerde tabiat temelli terapötik alternatifler mevcuttur ve “yeşil reçete” diyebileceğimiz bu aktivitelerde beş duyumuzu kullanmak oldukça önemlidir. “Orman banyosu” olarak da adlandırılan bu terapinin etkilerini görebilmek için haftada en az iki saati ağaçların arasında, yeşil alanlarda geçirmemiz gerekiyor. 2016’da yayımlanan bir araştırma, yeşil alanların fazla olduğu bölgelerde yaşayanların, kardiyovasküler hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalığa yakalanma riskinin çok daha az olduğunu ortaya koyuyor. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu teşhisi konan çocukların, yeşil alanda vakit geçirdikten sonra bu rahatsızlıklara dair daha az semptom göstermeleri de dikkat çekicidir.
Zihni, Bedeni Ve Ruhu Besliyor
Yeşil terapi zihni, bedeni ve ruhu beslemekle kalmıyor; aynı zamanda sinir sistemini yatıştırıyor ve vücutta dolaşan stres hormonlarının seviyesini düşürüyor. Yapılan çalışmalar, insanların zamanlarının %93’ünü kapalı mekânlarda geçirdiğini ortaya koyuyor. Bu yaşam şekli, sıkıntıların artmasına, fiziksel ve zihinsel hastalıkların iyileşme sürecinin uzamasına ve mutluluğun azalmasına yol açıyor.
Tabiat terapisinin, zihinsel sağlık sorunlarına yardımcı olduğunu ortaya koyan çalışmalar oldukça fazla. Bu yayınlar, yeşil terapinin gerginliğimizi, endişemizi, depresyonumuzu ve stresimizi azalttığı; ruh hâlimizi iyileştirerek öz benlik saygımızı artırdığı konusunda hemfikir.
Bütün bunların yanında ekoterapinin hafızamızı güçlendirdiğini, odaklanma gücümüzü artırdığını, inancımızı desteklediğini ortaya koyan araştırmalar da hiç az değil.
Ekoterapinin imkânlarından yararlanarak problemlere, hastalıklara ve hastalıkların belirtilerine odaklanmak yerine; Cenabıhakk’ın yarattığı baş döndürücü güzellikleri görmeye, duymaya ve tefekkür etmeye konsantre olabiliriz. Böylelikle zihinsel odağımızı değiştirerek serotonin, dopamin, oksitosin gibi kendimizi iyi hissetmemize vesile olan nörokimyasalların üretimini artırarak tükenmişlik sendromundan, travma sonrası stres problemlerinden ve duygu durumu bozukluklarından kurtulabiliriz.
Yeşil Terapi Uygulamaları İçin Birkaç Öneri
- Her gün, kısa bir süre de olsa, dışarıda vakit geçirin. Gerekirse bilgisayarınızı yanınıza alıp çalışmalarınızı açık havada yapın.
- Gidebileceğiniz yerlere acele etmeden, araç kullanmadan, yürüyerek ve çevreyi fark ederek gitmeyi deneyin.
- Varsa bahçenizi, yoksa evinizi bitki ve çiçeklerle süsleyin. Onların bakımına zaman ayırın.
- Bahçenizde, balkonunuzda ya da pencerenizde düzenli nefes egzersizleri yapın.
- Randevularınızı, ikili görüşmelerinizi ve toplantılarınızı -imkân dahilindeyse- açık havada yapabilecek şekilde planlayın.
