Dr. DEVA
[email protected]
Karşılaştığım problemlerin çözümünde çoğu zaman afallıyorum. Rica etsem, problemlerimizi çözerken nelere dikkat etmemiz gerektiğini, kendi tecrübelerinizden hareketle, paylaşır mısınız? (Rumuz: Çözüm)
Sevgili Kardeşim Çözüm, bir problemi çözerken iki anahtar kavram vardır. Birisi problemin iyi anlaşılması ikincisi ise kullanılacak yöntem. Şayet problem iyi anlaşılmazsa doğru çözüm yolunu bulmak zor olacaktır. Az bildiğiniz bir dil düşünün. O dilde birisi size bir soru sorsa sorulan soruyu tam anlamazsanız cevap veremezsiniz veya kalıp cümlelerle cevap verirsiniz. Onlar da genellikle sizden istenen cevap olmaz. Pozitif bilimlerden tutun, psikososyolojik bilimlere kadar bu kural hep aynıdır.Sonrasında ise kullanılacak metot belirlenmelidir. Yöntemin doğru belirlenmesi işimizi hem hızlandıracak hem de kolaylaştıracaktır.
Dünün Çözümleri Bugünün Sorunları
Gelelim günümüz sosyal problemlerine nasıl çözümler üretebileceğimize… Çözüm metodunu nasıl belirleyecek ve nereden alacağız; kanaatimce önemli olan budur. Yepyeni metotları üretmemiz her zaman mümkün değildir. Bu yüzden Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yoktur, eskiden uygulanmış olan güvendiğimiz metotları şimdi uygulayabiliriz… Önemli olan o metodun zaman ve mekâna uyarlanmasıdır. Bundan yüz yıl evvel uygulanmış bir metot birebir asrımızda uygulanırsa kesin çözümler üretemeyebiliriz ama mantık ve metot zamana ve mekâna iyi uyarlanırsa çözümleri kendiliğinden görebileceğiz. Eskiler buna ibnüzzaman ve ibnülmekân derlerdi, yani zamanın ve mekânın çocuğu olma, bu iki kavramı iyi okuma. Olması gerekenleri zaman ve mekâna uygun şekilde yapma… Bu konuda güncel bir örnekten gidelim.
Zamanımızda Z kuşağı da denilen gençlerimiz her şeyi hızlı tüketiyor, zamanı, mekânı, bilgiyi ve daha pek çok şeyi. Şimdi bu gençlere başlangıçta uzun uzun belgesellerle eğitim vereyim derseniz, yanlış metot uygulamış olursunuz. Olması gereken tam da istedikleri gibi daha kısa eğitimlerle onları hazırlamak ve hazır olduklarında da tabii ki olması gereken uzun eğitimleri vermek, yoksa muhataplarda yılgınlık olacak ve maksat hasıl olmayacaktır.
Önce Pratisyen Doktorum, Sonra Kalp ve Aort Cerrahisi Uzmanıyım
Temel disiplinlere bağlı kalma hangi alan olursa olsun başarının bir numaralı anahtarıdır. Mesela bir mühendis için temel disiplinler matematik, fizik olduğu gibi, bir doktor için de insan anatomisi, fizyolojisi ve biyolojidir. Kendi mesleğimden örnek verecek olursam temel tıp bilimlerini iyi bilmeden iyi bir doktor olamazsınız. Uzmanlığa doğru giderken temel tıp bilimlerinden uzak kalınırsa eksik bir şeyler kalacaktır. Olması gereken temel ile bağlarını koparmadan uzmanlaşmanın devam etmesidir. Yani ben bir tıp profesörü olarak önce pratisyen doktorum, sonra kalp cerrahisi mütehassısı sonra da aort cerrahisi uzmanıyım. Temel tıp bırakılırsa uzmanlaşma da kısır kalacaktır.
Bin Sayfalık Kitap mı 40 Yıllık Tecrübe mi?
Sonuç olarak, temel disiplinlere bağlı kalmak, birçok farklı alanda başarı için önemlidir. Bu disiplinleri öğrenmek ve doğru bir şekilde uygulamak, bir probleme yaklaşmanızı kolaylaştırır ve daha iyi sonuçlar elde etmenizi sağlar.
Geçmiş tecrübeleri zamanın yorumları ile mezcedip yeniden değerlendirmeye tabii tutmalıyız. Tecrübe en zor kazanılan ve en pahalı yatırımdır. Bana yeni mezun olmuş bir tıp doktoru talebem “Bin sayfalık şu kitabı okudum hocam.” dese ben ona ilk önce “O kitabı daha önce okuyan bir hocandan tecrübe edindin mi?” derim. İster sosyal, isterse pozitif bilimlerle alakalı olsun, çözüm üretirken sabırlı olmalı ve çözümü zamana yaymasını bilmemiz gerekir, acele etmeden çözümler üretilmelidir. Unutmayın, Allah’ın yarattığı kâinatta kurallar hâkimdir. Bunlara adetullah denir. Uzun sürede bozulan kavramlar uzun sürede, hızlı bozulanlar hızlıca düzelir.
Acele etmeden, itkan düsturu ile yani yaptıklarımızı tastamam yaparak sonuca gitmeye çalışmalıyız. Aksi takdirde çözümsüzlüklerin tokadı ile karşı karşıya kalabiliriz.
