Karanlığa Meydan Okuma Sanatı

Mitat Enç, Bitmeyen Gece'de, "görmediği" dünyanın ve "karanlık" hayatının cilvelerine nasıl meydan okuduğunu anlatıyor. Aydınlık ruhundan dökülen kelimeler ise okuruna nitelikli bir edebiyat dünyasının kapılarını aralıyor.

Kadir Afacan

Sıradan insanlar için hayat, bir rüya gibi akıcıdır. Oysa bazıları için aynı hayat karabasandır, delirme korkusudur; kurban edilmeyi bekleyen bir hayvanın durgunluğudur. Montaigne, Denemeler’de Seneca’nın “Yüreği yılmadan düşen, dizleri üzerinde savaşır.” dediğini aktarır. Çünkü “Ölüm tehlikesi karşısında kılı kıpırdamayan, can verirken düşmanına yiğitçe yukarıdan bakan, bize değil talihe alt olmuştur; yenilmiş değil öldürülmüştür.” Mitat Enç, işte bu “yüreği yılmadan düşen” ve var olmak için “dizleri üzerinde savaşan” insanlardandır. Bir yazar olarak onun gibi gözlerimi kaybetmemiş olsam da güncel gelişmelerin etkisiyle yıllardır “bitmeyen bir gece” yaşadığımı söyleyebilirim. Sırf bu sebeple Enç’i ve mücadelesini kendime örnek alıyorum.

Modern zamanlar, neresinden baksanız, bir kıyamet çağıdır; ama taktir edersiniz ki bu kıyamet çağını herkes var olan gözlerini kaybeden bir insan gibi derin yaşayamaz. Çünkü değişen zamanın içinde, değişmeyen bir acı olarak kalır bu yoksunluk. Şüphesiz böyle zamanlarda insan, eriyip gitmeyi, görünmemeyi arzular. Oysa Enç, eriyip gitmemeyi, görünmeyi tercih edenlerden. Var olmanın sorumluluğuyla duyularını tek tek ve yeniden yerine koyanlardan.

Düştüğümüz Atı Zeniden Dizginleyebiliriz

Bitmeyen Gece, gerçek bir hayatı hakikatli bir dille anlatan, yirmi bir bölümlük enfes bir yaşam öyküsü. Anlatı, insanı; kulaklarını çevreye, geçmişe ve geleceğe kapatan, düş dünyasına dalıp oradan yeni akıllar üreten bir gerçekliğe çağırıyor. Biten her bölümle, bu çağrıyı yeniden yeşerten kelimelerin büyüsünü hissediyor; yine aynı sözcüklerle bir mucizenin uç verebileceğine ve her şeyin eski hâline dönebileceğine dair bir inancı büyütüyorsunuz.
Kitapta, önce zamanın kıraç bozkırlar gibi uzayıp gitmesine engel olamayan bir insanın dramına şahit olacaksınız. Hedefsiz kalmış ve rotasını kaybetmiş bir beynin ızdırabını duyacak; bitmek bilmeyen soruların gerilimini hissedeceksiniz. Kendisini geleceğe bağlayacak kurtarıcılar arayan bir entelektüelin “gelimli gidimli” ruh hâlini tecrübe edeceksiniz. Sonra, canlanan ve Allah’ın onu yeniden görevlendirdiğine inanan bir ruh adamına şahit olacaksınız. Mucizelerin aslında hiç beklenmedik zamanlarda geldiğini görüp yaşama sevincini bir kez daha içinizde duyacaksınız.

Fillerle Dağı Aşmak Kolay Değil; Ama Imkânsız Da Değil

Umberto Eco’nun “Ben meraka güvenirim.” sözü meşhurdur. Ben de derinlikli bir merak duygusunun bazı insanları yeniden diriltebileceğine inanıyorum. Böyle bir meraka tutunan insan, tıpkı Mitat Enç gibi, pek çok sıkıntının ve zorluğun üstesinden gelebilir.

Bitmeyen Gece, sığındığı kuytularda, kaybolduğu karanlıklarda, tünediği kanepe köşelerinde çukurlaşıp kalmak istemeyen, yeni alışkanlıklar kazanmak ve özlemler biriktirmek derdinde olan herkes için ilham verici bir hayat hikâyesi sunuyor. Enç’in, “Filleriyle dağları aşan Anibal’inkinden daha kolay değildi.” diyerek özetlediği yaşam öyküsü, “Hangi şartlar altında olursa olsun, hayat karşısında yenilmeyen, ezilmeyen; aksine hem direnç hem de övünç kaynağı olan bir şahsiyeti tanıtmak için sizi bekliyor.

Mitat Enç kimdir?

1909’da Gaziantep’te dünyaya geldi. İlköğrenimini 1923’te tamamladıktan sonra İstanbul Erkek Lisesi’nde yatılı olarak okudu (1929). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi iken gözlerinden rahatsızlanarak öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı (1930). Üç yıl süreyle tedavi çaresi aradı, daha sonra gözlerini tamamen kaybetti. Tedavi için gittiği Viyana’da Yüksek Pedagoji Enstitüsü’nü (1936) bitirdi. Ardından özel bir bursla ABD’ye gitti. Lisans ve yüksek lisans eğitimini Columbia ve Harvard Üniversitelerinde tamamladı (1939).

1950’de Ankara Körler Okulu’nu, 1952’de Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Özel Eğitim Bölümü’nü kurdu. 1956’da yine kazandığı bir bursla ABD’ye gitti ve Illinois Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı. 1958’den itibaren ODTÜ Eğitim Fakültesi kurucu dekanlığı, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü kurucu başkanlığını yaptı.
İki çocuk babası olan Enç, 12 Kasım 1991 tarihinde Yalova’da vefat etti.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar