Sevgili kardeşim, kadın ve erkek bir madalyonun iki yüzüdür. Evlenene dek iki ayrı bireyseniz dahi yuvanızı kurduktan sonra artık kendinizi ayrı ayrı düşünmemeniz gerekir. Evlilik kararı, pek çok insan için hayatları boyunca verdikleri/verecekleri en önemli kararlardan biri. Hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde; ölüm sizi ayırıncaya kadar birbirinizi seveceğinize yemin ederek çıktığınız bu yolculuğun kararı da kolaylıkla verilemez zaten. Zamanın, içinde yaşanılan kültürün, değişen beklentilerin çoğu kez bu kararı daha da zorlaştırdığı; adayları çok daha seçici hâle getirdiği de doğru. Sürece dahil olan kriterler arttıkça, karar vericilerin seçicilikleri de artıyor. Görüştüğünüz adayların sizi hangi sebeplerle geri çevirdiklerini elbette bilemem. Bununla birlikte, bu türlü görüşmelerde dikkat etmeniz gerekenler hakkında birkaç şey sıralayabilirim:
Dakik olun
Randevunuza mutlaka erkenden gidin! Bunu şahsi tecrübeme dayanarak söylüyorum. 32 yıllık eşim, ilk buluşmamıza nasıl geç kaldığımı hâlâ tatlı bir serzenişle hatırlatır. Ben de türlü şirinliklerle unutturmaya çalışırım. Gel gör ki, o günü hafızasından bir türlü silemem. Size yalan gelir, bu durum kızımın bile dilinde. Aman diyeyim, siz siz olun hiçbir randevunuza geç kalmayın.
Yeri ve zamanı ona bırakın
Görüşeceğiniz yeri ve zamanı seçmeyi karşı tarafa bırakın. O nereyi isterse orada buluşun. Sizin kendinizi iyi hissedeceğiniz bir mekânda muhatabınız hiç de rahat olamayabilir. Arzu etmeseniz de eş adayınızın görülmekten rahatsız olacağı bir mekânı seçmiş ve maça bir-sıfır yenik başlamış olabilirsiniz. Hem bu tercihi karşı tarafa bırakarak ne denli centilmen birisi olduğunuzu henüz ilk görüşmede göstermiş olursunuz.
Yüz yüze görüşün
Günümüzün teknolojik imkânları değerlendirilerek bu türlü görüşmeler pekâlâ yapılabiliyor. Sonda söyleyeceğimi başta diyeyim, ben bu türlü karar süreçlerine muhalifim. Elbette sanal imkânlarla tanışılabilir, görüşülebilir; ancak son kararınızı vermeden, muhakkak yüz yüze de görüşün. Atalarımızın tecrübelerini yabana atmamalı, “bekâr gözü, kör gözü” demişler. Evlilik heyecanıyla yanılıp şaşmanız, muhatabınızın kusurlarını görmezden gelmeniz kuvvetle muhtemel. Üstelik, “camdan cama” yapacağınız hiçbir sohbet, yüz yüze görüşmenin yerini tutmayacaktır. Bazen yakaladığınız bir kaçamak tebessüm bazen bir göz süzüş bile kararınızı etkileyebilir. Siz gelin, beni dinleyin. Göz göze gelmek, başkadır!
İyi bir dinleyici olun
Muhatabınızın eğitimiyle yahut kariyeriyle ilgili endişelerini dikkate alın. Karşınızdaki aday, sizinle evlendiğinde kariyer planlarının sekteye uğrayacağını, hayal ettiği eğitimleri alamayacağını düşünürse işiniz zor! Muhatabınızın bu konudaki kaygılarını gidermeye gayret edin. Tecrübe ettiğim kadarıyla, günümüzün genç kızları, kişisel gelişimlerine erkeklerden daha da fazla önem gösteriyor. Sonra demedi demeyin, bir yolunu bulup eş adayınızın tercihlerine saygılı olduğunuzu; evlenmeniz hâlinde de onu daima destekleyeceğinizi hissettirin.
Kaygılarını azaltın
Gördüğüm kadarıyla gençlerin, evliliğin kendilerinden taviz verdireceği yönünde bir peşin hükümleri var. Çevremdeki evlilik çağına gelmiş kardeşlerimin pek çoğu, müstakbel eşlerinin kendilerini onlara benzeteceği endişesini taşıyor. Bunun olmayacağını, eşinizin kendinizde kaybolmasını istemediğinizi peşinen göstermelisiniz. Elbette eşlerin birbirinden farklı düşündüğü konular olabilir. Karşılıklı anlayışla bunların üstesinden gelebileceğinize dair güveni henüz tanışma safhasında oluşturmalısınız.
Nezaketi elden bırakmayın
Karşı tarafın aklınıza yatmayan önerilerine, kabul etmediğiniz görüşlerine hemen karşı çıkmak yerine, meseleyi etraflıca analiz edebileceğinizi gösterin. Demlenmeye bırakın. Diyelim ki, muhatabınız sizin yaşadığınız yerde yaşamak istemiyor. Hemen olmaz deyip kestirip atmayın. Bunu medenice tartışılabileceğinizi, pozitif ve negatif yönlerini değerlendirerek beraberce doğru kararı verebileceğinizi gösterin. Eh, değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan!
Ne çok samimi ne de resmî
Kendinizi ifade ederken ne çok samimi davranın ne de soğuk, resmî bir tavır takının. Biliyorum zor, ama elinizden geldiğince doğal olmaya çalışın. Bunu, konuşacağınız konuları muhatabınızın belirlemesine fırsat vererek yapabilirsiniz. Bununla birlikte perdeyi yırtmadan, sizin için önem arz eden her sorunun cevabını da arayın. Muhatabınıza yapmacık olmadığınızı; en azından olduğunuz gibi görünmeye çalıştığınızı hissettirin.
Kıyafetinizle ağırlanın…
Bunu pas geçmeyeceğinizden eminim. Ancak kulağınıza küpe olur ümidiyle yine de söylemek istedim. Randevunuza giderken temizliğinize, saçınıza-başınıza, kılık-kıyafetinize dikkat edin. İmkânınız varsa etrafınızdaki hanımefendilerden bu konuda görüş ve yardım alın. İlk izlenim tahmin edemeyeceğiniz kadar önemlidir ve Cenap Şahabettin’in de dediği gibi “Güzel bir kıyafet, iyi bir tavsiye mektubudur.” Siz siz olun, aklınızdan çıkarmayın.
Ne demişler, yüzü güzele kırk günde doyulur; huyu güzele kırk yılda doyulmaz! O zaman biz de yazımızı bu söz üzerine bir duayla bitirelim. Kadir Mevla’m, Efendimizin sünnetine uyup evlenmek isteyen kardeşlerimize kendileri güzel, kaderleri güzel; boyları boylarına, huyları huylarına denk eşler nasip eylesin. Sağlıcakla kalın!