İklim krizi için köprüden önce son çıkış!

Tek bir ampulü değiştirdiğinizde bile 15 kata varan tasarruf elde edebilmek mümkün. Evinizdeki 60 watt'lık klasik standart bir ampul günde 8 saat yakılırsa yılda 152 kilogram karbondioksit üretiyor. Bunun yerine LED ampul kullanırsanız bu 22 kilogram seviyesine iniyor. Günde 8 saat değil de 4 saat kullanırsanız 11 kilograma iniyor.

ASLI TURHAN

Böcekleri yemeden önce elimden geldiğince temizliyorum ama su yok gibi bir şey. Çocuklarım ve ben 8 aydır her gün bunu yiyoruz, çünkü yiyecek başka bir şeyimiz yok. “Ektiklerimizin hasadını almamız için yağmur da yok.” Bu sözler Madagaskarlı dört çocuk annesi Tamari’ye ait. İlk etapta duyduğunuz bu cümle sizde neyi düşündürdü bilemem ama bu yaz çokça konuştuğumuz iklim krizi ilk olarak dünyada işte bu ülkeyi etkiledi. Fosil yakıt kullanmayan, iklim krizine yol açabilecek hiçbir davranış sergilemeyen bu kadın ve diğer Madagaskarlı halkın yaşadığı kuraklığın sorumlusu hepimiziz. Bütün dünya. 4 yıldır yağışın görülmediği ülkede ürün hasat edemeyen halk, karınlarını doyurabilmek için kaktüs ve çekirge yediklerinden söz ediyor. Ve artık hep birlikte buna dur demek zorundayız.

SICAK MEVSİMLERİN UZAMA RİSKİ!

Birleşmiş Milletler tarafından iklim değişikliğinin risklerini araştırmak üzere kurulan Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) ağustos ayında yayınladığı rapora göre, ‘Küresel boyutta görülen ısınma hızlanıyor’. Artık herkesin ezbere bildiği 1.5 derece ısınma eşiğini geçmeye çok yaklaştık. Dünya, sanayi öncesi döneme göre 1.2 derece daha sıcak. IPCC’ye göre 1.5 santigrat derecelik ısınmada, insan sağlığı, geçim kaynakları, gıda güvenliği, su temini ve ekonomik büyüme önemli darbeler alacak. Ayrıca sıcak hava dalgalarının artmasıyla, sıcak mevsimler uzun, soğuk mevsimler ise daha kısa olacak.

2050’de KUZEY KUTBUNDA BUZ KALMAYACAK!

Ürkütücü BM raporu

IPCC’nin aktardığına göre, önlem alınmazsa iklim krizinin sonuçları dehşete düşürecek boyutta:

Deniz seviyesindeki artış 1901’den bu yana üçe katlandı. 2100’e kadar daha önceleri 100 yılda bir gördüğümüz deniz seviyesi yükselişleri her sene görülür hale gelecek.

2011-2020 yılları arasında Kuzey Kutbu deniz buzu seviyesi 850 yılından bu yana yıllık en düşük seviyesine ulaştı. En iyi senaryoya göre 2050 yılına kadar Kuzey Kutbu denizlerinde buz olmayacağı öngörülüyor.

1901-2018 yılları arasında, deniz seviyesi 20 santimetre yükseldi. Dünyanın jeolojik tarihinin son 300 bin yılında, hiçbir asırda bu kadar yüksek bir artış olmadı.

Atmosferdeki karbondioksit seviyesi son 2 milyon yıl içerisindeki en yüksek seviyesine ulaşırken, sera gazı yoğunluğu 800 bin yılın en yüksek seviyesinde.
TÜRKİYE’DE 250 BİN FUTBOL SAHASI KADAR ORMAN YANDI

Avusturalya’da aylarca süren orman yangınları, Çin, ABD ve Almanya’da şehirleri yok eden sel felaketleri, ABD’de ve Kanada’da ölçülen rekor sıcaklıklar bu yıl bize gösterdi ki, zaman daralıyor. Greenpeace verilerine göre 2021 yılında Türkiye genelinde çıkan orman yangınlarında 178 bin hektar, yani yaklaşık 250 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alan yandı. Bir yandan da Grönland ve Antarktika’da tüm zamanların en düşük buz kütlesi seviyeleri kaydedilirken, çevre bilimciler, buzulların 15 yıl öncesine göre yüzde 31 daha hızlı eridiğini belirtti. Türkiye’nin en büyük buzul kütlesi olan Hakkâri’nin Cilo Dağı’ndaki yaklaşık 20 bin yıllık buzullar da küresel iklim değişikliği sebebiyle erimeye başladı. Maalesef kalıcı adımlar atılmadığı takdirde bu rakamlar her geçen yıl giderek katlanacak.

BAZI BESİNLERİN NESLİ TÜKENEBİLİR!

İklim değişikliği sebebi ile artan sıcaklıkların tarım ürünleri üzerinde olumsuz etkisi gözlemleniyor. 30 derecenin üzerine çıkan hava sıcaklıklarından dolayı ABD’deki mısır ve soya fasulyesi üretiminde ciddi bir düşüş gözlenirken, Hindistan’da buğday üzerine yapılan araştırmalarda da, ürün miktarının ve kalitesinin hızla azaldığı görülüyor. 1.5 derece ısı artışının gerçekleşmesi halinde, araştırmacılar dünya genelinde birçok tarım alanının üretim dışı kalacağını söylüyor.
Ülkelerin attığı adımlar

Hava kirliliğinin en büyük sebeplerinden olan petrol, karbon, doğal gaz gibi fosil yakıtları sınırlamak, güneş, rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına ağırlık verme konusunda çoğu ülke hem fikir.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2050’de ‘net-sıfır karbon salımı’ hedefine ulaşabilmek için, doğal gaz gibi fosil yakıtla çalışan kombilerin satışının 2025’ten itibaren yasaklanmasını istedi.

2035’te dünyada satılan arabaların neredeyse tamamının elektrikli olması planlanıyor. Dizel motorlu araçlar, benzinli araçlara göre 10 kat daha fazla zararlı gaz salınımı yapıyor. Birçok Avrupa şehrinde şimdiden kullanımı yasaklanan dizel araçların 2030’da üretiminin tamamen durdurulması gündemde.

BİREYSEL OLARAK NELER YAPILABİLİR?

İklim değişikliğinin aşırı zarar verici boyutlara ulaşmaması için bireylere düşen görev daha fazla sera gazına sebep olan enerji kullanımını azaltmak. Peki, bunun için neler yapabiliriz? IPCC yaşam tarzlarında yapılabilecek değişiklikleri şöyle sıralıyor:

Hava kirliliğinin en büyük sebeplerinden olan otomobil kullanımını sınırlandırmalı yürümeyi ya da bisiklete binmeyi tercih etmeli.

İneklerin sindirim sürecinde doğaya ciddi bir metan gazı salımı yayılıyor. Dolayısıyla daha az et, süt, peynir ve tereyağı tüketmeli. Daha çok mevsimlik sebze ve meyveye yönelmeli.

Uçaklar da fosil yakıt kullanılıyor. Dolayısıyla daha çok tren ya da otobüs kullanmalı. İş seyahatleri yerine video konferansı tercih etmeli.

Çamaşırları kurutma makinasında değil ipte kurutmalı.

Evlerin ısı izolasyonu güçlendirilmeli ve satın alınan her üründe, düşük karbon salınımı olmasına dikkat etmeli.

Çevreye ve insan sağlığına duyarlı ürünleri tercih etmeli. Geri dönüşümü kolay sağlanabilen günlük eşyalar kullanmalı.Eko-Anksiyete nedir?

İklim krizi mental sağlığımızı da etkiliyor. Birçok kişi yaşadıklarından ve gördüklerinden kaynaklanan hüzün, mutsuzluk, öfke, çaresizlik ve umutsuzluk hissediyor. Yaşadığımız olumsuz duygular ve belirsizlik hali çoğumuza geleceğimizin elinden kaydığını düşündürüyor. Literatüre şimdiden Eko-anksiyete; türlerin yok olmasından, kaynakların tükenmesinden ve bir gün yaşanabilir bir dünya bulamamaktan duyulan kaygı olarak girdi bile.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar