Yüsra Mesude Arslan
Birbirinize hediye veriniz. Çünkü hediye, gönülden kini söküp atar, buyuruyor Efendiler Efendisi bir hadisinde… Evet, hediyeleşmek bazen küskün bir gönlü tamir etmenin, kimi zaman da sevdiğine sevgini göstermenin en güzel yoludur… Fakat hediyeleşmek kadar, doğru hediyeyi seçmek de önemli: Bir buket çiçek, yeni çıkan bir kitap, şık bir kolye, pahalı bir kol saati ya da minik bir tebessüm… Hediye seçerken özenle düşünmek, karşı tarafın kişisel zevklerini anlamak, hediyeye sadece maddi bir değer katmakla kalmaz, aynı zamanda duygusal bir dokunuş da ekler. Peki, hediye seçerken nelere dikkat etmeliyiz?
Amerikalı evlilik terapisti ve yazar Gary Chapman, The Five Love Languages (Beş Sevgi Dili) adlı çok satan kitabında, insanların sevgi ve duygusal bağ kurma tarzlarını beş ana dil üzerinden açıklarken hediyeye de yer verir ve “beş sevgi dili”ni şöyle sıralar: Olumlu sözler, kaliteli zaman, hediyeler, yardım ve hizmet ve fiziksel temas. Chapman, her insanın bu dillerden bir veya birkaçını daha fazla tercih ettiğini öne sürer. Haliyle ilişkilerde daha sağlam bir bağ kurmak için, sevdiklerimizin hangi sevgi dilini konuştuğunu anlamak çok önemli. Ya da ne tür hediyelerden hoşlandıklarını bilmek…
Az da Olsa Devamlı Olmalı
Peki, hediyeleşmenin belirli bir zamanı, özel bir günü olmak zorunda mı? İllaki bayram, doğum günü veya yıldönümü olması mı gerekir? Sebepsiz, zamansız, sadece sevdiğimizin varlığına teşekkür için hediye alınamaz mı? Hiç şüphesiz insanı en çok mutlu eden, en güzel hediyeler hiç beklenmeyen bir zamanda, ansızın çıkagelen hediyelerdir. Önemli olan hediyeyi bu özel günlere hapsetmemektir.
Hediye seçiminde bir diğer önemli konu da cinsiyete göre kategorik yaklaşmak. Bu her zaman sağlıklı sonuç vermez. Örneğin zaten ihtiyaç olan ya da değişmesi gereken bir mutfak eşyasını eşinize hediye olarak sunmak, eşinizin size yazlık araba lastikleri hediye etmesine benzer.Hediyeleşmek bir nevi ameldir. Hatta Peygamber Efendimizin sünneti olan güzel bir amel… O hâlde, “Allah katında amellerin en makbulü az da olsa devam üzere yapılanıdır.” hadisinden mülhem, hediyeleşmelerimiz de az da olsa devamlı olmalı diyebiliriz. Gel gelelim, eşler evlilik öncesindeki hediye alma motivasyonunu evlendikten sonra kaybedebiliyor: Oysa evlenmiş olmak, duyguları stabil hâle getirmiyor! Hediye kabul etmeye, değer görmeye 40 yıllık eşlerin de ihtiyacı var.
Farklı Kültürlere Ait Hediyeleşme Ritüelleri
Bütün kültürlerde hediyenin önemli bir yeri vardır; ancak verilme şekli ve içeriği kültürden kültüre değişiklik gösterebiliyor. Osmanlı’da eve gelen misafire diş kirası adında hediye vermek, misafirperverlik ve nezaketin bir göstergesiymiş. Diş kirası, “Dişinizi ikramlarımızla yorduk, bu da onun kirası.” anlamına geliyormuş. Genellikle ev sahibinin el emeği olan bir yiyecek, kumaş parçası, bir takı ya da kitap olabilirmiş. Yine Osmanlı döneminde ramazan iftarına davet edilen misafirlere ikram edilen tatlının içine altın gizlenirmiş. Bu adete göre, altının yerleştirildiği dilim kime denk gelirse, altın onun olurmuş.
Çin’de saat, şemsiye, kravat gibi bazı hediyeler uğursuzluk veya ayrılık anlamına geldiği için tercih edilmiyor. Japonya’da da misafirliğe giderken ev sahibine hediye vermek önem taşıyor.
Hediyeleşmede Nezaket Kuralları
- Misafirliğe giderken, küçük de olsa bir hediye götürmeliyiz. Evin çocuğu, ev hanımı hatta evin kedisi için dahi olsa bir hediye alabiliriz.
- Bizim onda görmek istediğimizden ziyade, onun kimliği ve kişiliğiyle uyumlu bir hediyeyi tercih etmeliyiz.