Son altı yıldır Berlin’de yaşayan İngilizce öğretmeni Leyla Hanım, henüz kırklı yaşlarının ortasında, aktif ve hayat dolu bir kadındı. Kısa yürüyüşler yapmaktan, bisiklete binmekten ve öğrencileriyle dışarıda vakit geçirmekten çok hoşlanıyordu. Ta ki kendisine fibromiyalji teşhisi konulana ka
dar! Bu teşhisle hayatı büyük ölçüde değişti. Acı veren hareketleri, çoğu kez vücudunda yanma hissi meydana getiriyordu.
Ne yazık ki Leyla Hoca’nın hikâyesi tek ve biricik değil! Kronik ağrı, dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen önemli bir sağlık sorunu. Spor yaralanmaları, sinir hasarları, diyabet ve yaşam tarzı seçimleri gibi pek çok faktör, kronik ağrıya sebep olabiliyor.
Akut Ağrı mı Kronik Ağrı mı?
Ağrı, vücudumuzu potansiyel zararlara karşı uyaran hayati bir savunma mekanizmasıdır. Bununla birlikte, Leyla Hanım gibi kişilerde rahatsızlığın ilk nedeni ortadan kalksa bile, ağrı aylarca hatta yıllarca devam edebilir. Uzun süreli bu ağrılar, ruh ve beden sağlığımız üzerinde yıkıcı etkilere yol açabilir. Kronik ağrı olarak tanımlanan bu türlü ağrılar, vücudumuzun doğal korunma tepkisi olan akut ağrıdan farklıdır.
Akut ağrı, belirli bir hastalığın bulgusu olarak aniden başlayan ağrıdır. Bir başka deyişle, problemin varlığından haberdar eden; tehlike ortadan kalktığında da kaybolan ağrıdır. Kronik ağrıysa üç aydan uzun süren, bireyin günlük yaşamını ve iş performansını etkileyerek hayat kalitesini düşüren ağrı sendromudur. Dünya yetişkin nüfusunun yaklaşık yüzde yirmisi kronik ağrıdan muzdariptir ve bu durum, tıbbi yardım almanın en yaygın sebeplerinden biridir.
Yaygın Kronik Ağrılar
Kronik ağrı vücudun herhangi bir bölümünü etkileyebilir; ancak en yaygın şekilde bel ve baş bölgelerinde, eklemlerde ve kaslarda görülür. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişebilir ve bazı durumlarda sürekli bazı durumlarda da aralıklı olabilir. Tıbbi değerlendirmeler çoğunlukla kronik ağrının nedenini kesin olarak belirleyemez. Bu belirsizlik zamanla birey için bir yorgunluk döngüsü hâline gelebilir.
Önü alın(a)mayan kronik ağrı, fiziksel semptomlara ek olarak anksiyete, depresyon ve uykusuzluk gibi psikolojik sıkıntılara da yol açabilir. Buna mukabil, stres, öfke, korku, yalnızlık ve kaygı gibi etkenlerin kronik ağrıyı tetiklediği durumlar da vardır. Bu türlü etkiler bir araya geldiğinde kişinin hayat enerjisinin azalması, herhangi bir işi yapmak istememesi sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
Kurtulmak Mümkün!
Kronik ağrıların erken tanınması, tedavi edilebilir hâle getirilmesi ve tedavi planlarının yürütülmesi, kişinin hayat kalitesini artırmak için oldukça önemlidir. Bununla birlikte, bu çoğu kez farklı disiplinlerin bir araya gelmesiyle ancak mümkün olabilir. Tedavi seçenekleri ilaç kullanımı, fizik tedavi, cerrahi müdahale, akupunktur ve masaj uygulamaları gibi alternatifleri içerse de uzmanlar genellikle bireyin ihtiyaçlarına göre farklı kombinasyonlardan oluşan tedavi yöntemleri uygulayabilir.
Kronik Ağrıyı Tanımanın Beş Yolu
Duygusal etki: Kronik ağrının önemli duygusal etkileri olabilir. Acınızın ruh hâlinizi etkilemesi, kronik ağrının bir göstergesi olabilir.
Fonksiyonel sınırlamalar: Ağrınız günlük aktivitelerinizi yerine getirme yeteneğinizi sınırlıyorsa, kronik ağrı olabilir.
Süre: Kronik ağrı, genellikle on iki haftadan uzun süren, sürekli veya aralıklı ağrıdır. Bu süre boyunca ağrı hafifleyebilir yahut artabilir; ancak genellikle tamamen kaybolmaz.
Şiddet: Kronik ağrının şiddeti ve sıklığı değişkenlik gösterebilir. Ancak, ağrı genellikle kişinin günlük aktivitelerini etkiler.
Yoğunluk: Kronik ağrı kişinin yaşam kalitesini etkileyen kalıcı, yoğun ve zayıflatıcı bir ağrıdır. Tedaviye cevap vermeyen ağrı/lar yaşıyorsanız bu, kronik ağrının bir göstergesi olabilir.