Fatma Salmanoğlu
Yeryüzü sahnesi, tarih boyunca insanlığın yüzünü kızartacak pek çok suça tanıklık etti. Savaşlar, bunların belki de en çirkini! Yol açtığı travmalarsa nesilden nesle aktarılacak birer kâbus.
Bir de savaş suçları var ki, insanoğlunun kendini hayvanlardan daha aşağıda konumlandırabileceğinin tek başına ispatı belki de. Gelin bu ispatlardan birinin, belki savaş suçlarının arasında en az dile getirileninin örtüsünü birlikte aralayalım: Comfort Women!
Japonca asıllı “ianfu” kelimesinin İngilizce karşılığı olarak şöhret bulan bu kavram, Türkçe’de “teselli edici”, “rahatlatıcı” kadınlar anlamına geliyor. Rahatlatıcı Kadınlar, İkinci Dünya Savaşı öncesinde ve sırasında, Japon İmparatorluk Ordusunun kendi askerlerini “rahatlatmak”, “teselli etmek” maksadıyla ortaya çıkarttığı ettiği iğrenç bir keşif! Yapılan araştırmalar henüz net bir sayıya ulaşamamış olsa da bu yüzkarası buluşun 200.000’e yakın kadının hayatını mahvettiği tahmin ediliyor.
Söz konusu dönemlerde Japon askerleri, işgal ettikleri bölgelerde önce “Comfort Station” yani “rahatlama istasyonu” adını verdikleri iğrenç kamp alanlarını kuruyor. Ardından istila ettikleri ülkelerin genç kızlarını zorla veya fabrikalarda çalıştırılacakları vaadiyle kandırarak bu kamplara doldurup fuhşa mahkûm ediyorlar. Genellikle reşit olmayan bu genç kızların çoğunluğu işgal altındaki Kore, Çin ve Filipin gibi ülkelerden getiriliyor. Bu ülkelerin yanında Burma, Tayland, Vietnam, Malezya, Tayvan, Yeni Gine ve Endonezya gibi Japon işgali altındaki diğer bölgelerden de pek çok genç kız bu korkunç hadiseden payını alıyor. Öyle ki bu acımasız düzen, Japon bir babadan ve Papua bir anneden doğan Japon-Papuan kızları dahi bu istasyonlarda çalışmak üzere askere almış. Hızla yayılan zührevi hastalıklara hiç aldırış etmeden.
Yapılan yeni araştırmalar, sayıları diğerleri kadar olmasa da Hollanda, Avustralya ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinden getirilen kadınların da
bu vahşete maruz kaldıklarını ortaya koyuyor. Ne yazık ki bu kadınların neredeyse tamamı, savaş hemşireliği yapacaklarına inandırılarak konfor istasyonlarına hapsedilmişler.
Diğer mağdur bölgeler gibi Güney Kore’nin de gündeminden düşmeyen bu feci hadisenin mağduru genç kızlar, şimdilerin 90’ını aşmış nineleri. Büyük çoğunluğu vefat etmiş olsa da bugün hâlâ hayatta olanları var. Hükümetlerin menfaat çekişmeleri arasında sıkışıp kalmış bu zavallı insanlar, artık sadece samimi bir özür bekliyor. Ancak hükümetler onlardan özür dilemek yerine, onlara kamu yararına kullanılmak üzere para teklif ediyorlar. Bu tekliflerin hem mağdur ninelerin hem de Kore halkını vicdanında açtığı yarayı değil hissetmek, tahmin etmek bile zor!
Japon hükümeti, geçen on yıllar içinde tavrını birkaç kez değiştirmiş ve bazı kereler işledikleri savaş suçunu kabul etmiş olsalar da genel tavırları “dönemin gereklilikleri” çerçevesinde yapılan yorumların ötesine geçmiyor. Hatta kimi zaman, Koreli genç kızların para kazanmak uğruna bile-isteye bu kamplara geldiğini iddia edecek kadar bile ileri gitmişler. Üstelik artık evlerinden kaçırıldıkları ve insan ticaretine kurban edildikleri gün gibi ortadayken!
Geçtiğimiz yıl yayınlanan, Harvard Üniversitesi profesörlerinden Mark Ramseyer’in araştırması, Kore halkı için bardağı taşıran son damla oldu. Japon asıllı Ramseyer de tıpkı hükümetleri gibi vicdanları yaralayarak Koreli genç kızların kamplara kendi arzularıyla gittiğini ve bunun karşılığında iyi bir ödeme aldığını yazdı.
Dünya dönüyor, zaman değişiyor, devir başkalaşıyor ama biz hâlâ savaşın dayattığı suçlarla burun buruna yaşıyoruz. Hâlâ yaranın en büyüğünü kadınlar, genç kızlar ve çocuklar alıyor. Teknoloji ilerlese, medeniyetler akıl almaz mesafeler katetse de araya savaşlar girince insanoğlu bir şeyleri yitiriyor ve her nasılsa hep zulüm galip geliyor!
Vahseti kinamak lazim zulme itiraz etmek lazim ama boyle vahsetengiz bir yaziyi genc digmalarin ve aile bireylerinin takip ettigi bir aile dergisinde yayinlamanin sebebi neydi ki??? Yanlis yerde soylenmis bir dogru bu. Ben sahsen okudugumda motive edecek aile bag ve dinamiklerine canlilik katacak ilham ve bilgi verici makaleler umarim bir genclik ve aile dergisinden. Ozensiz ve gereksiz olmus kusura bakmayin