
Zeynep Kayadelen
Young Sheldon, güldürürken düşündüren ve kimi zaman hüzünlendiren hikâyeleriyle üç çocuklu, orta hâlli bir ailenin günlük yaşamını anlatıyor. Bu aile bize, sevgi ve fedakârlığın kadim gücüyle en zor problemlerin bile çözülebileceğini gösteriyor.
Sheldon Cooper’ın ismini duyduğunuzda aklınıza önce ne gelir? Üstün zekâsı mı, asosyalliği mi, yoksa o meşhur Bazinga’sı mı? The Big Bang Theory ile hayatımıza giren bu sıra dışı karakter, Young Sheldon dizisinde köklerine dönüyor. Ancak buradaki Sheldon, henüz Nobel Fizik Ödülü alan bir yetişkin değil, kendi küçük dünyasında büyük mücadeleler veren 9 yaşında bir çocuk. 1980’lerin Teksas’ında geçen bu spin-off, yalnızca eskiye özlem duyanlar için değil, birey ve toplum arasındaki gerilimleri keşfetmek isteyenler için de zengin bir anlatı sunuyor. Dahası, The Big Bang Theory‘yi izlemiş olmanız gerekmiyor; çünkü Young Sheldon, kendi başına ayakta durabilen, sıcak, komik ve düşündürücü bir yapım.
Cooper Ailesi
Dizinin kalbinde, zekâsı “sınırsız” ama sosyal becerileri “sınırlı” olan 9 yaşındaki Sheldon yer alıyor. Çocuklar arasında futbolun hayli popüler olduğu Doğu Teksas’ta, işi hiç kolay değil! Hesap makinelerinin bile zorlanacağı işlemleri bir çırpıda yapması muhataplarını şaşkına çevirse de pek sevilen bir karakter değil Sheldon. Espri yeteneği yok denecek kadar az, mecazları anlamakta zorlanıyor ve yaşıtlarıyla ortak hiçbir ilgi alanı yok. Bu “yalnız” kahramanımızın en büyük destekçisi, annesi Mary.
Oldukça dindar ve çocuklarının terbiyesine düşkün olan Mary, kocası ile çocuklarının arasında huzurlu bir tampon bölge gibi. Bir gözü hep çocukların üstünde olduğu için zaman zaman isyan etse de kendine uzanan minik elleri her seferinde tutuyor. Oldukça nahif yapıdaki bu kadın, söz konusu çocukları olduğunda, gözü pek bir savaşçıya dönüşüyor. Sheldon’ın sosyal beceriler konusunda sınıfta kalmasına rağmen akademik başarılardaki uçuşunu izlemek, onun için hem bir gurur kaynağı hem de bir endişe sebebi. Toplum Sheldon’ı olduğu gibi kabul etmese de Mary onu her koşulda destekliyor. Küçük dâhinin arkadaş edinebilmesi için okulun diğer anneleriyle “politik” görüşmeler yapması, hatta doğum günü davetleri için lobi faaliyetleri yürütmesi, seyirciye hem komik hem de duygusal anlar yaşatıyor.
George ise koca göbeğiyle koltuğuna gömülmeyi seven ve ailenin geçimini sağladığı için üstüne düşen her şeyi yaptığını düşünen “eski usul” bir baba. Akşam işten gelip koltuğuna gömülmeyi, bir elinde gazete, diğer elinde televizyon kumandasıyla maç seyretmeyi seviyor. İlk bakışta pek ilgili bir baba izlenimi uyandırmasa da çocuklarının geleceği konusunda iş başa düşünce harekete geçiyor. George, kendi babasının sert bir adam olduğunu sık sık hatırlasa da çocuklarına aynı şekilde davranmıyor ve çocuklarını, kendi babasının asla yapamayacağı bir şekilde, “olduğu gibi” kabul ediyor.
Renkli Karakterler
Young Sheldon‘ın en büyük güçlerinden biri, yan karakterlerinin de en az ana kahraman kadar etkileyici olması. Dizi, yalnızca Sheldon’ın parlak zekâsı ve uyum sorunları etrafında dönmüyor; her bir karakter, kendine has özellikleriyle hikâyeyi tamamlıyor ve seyirciyi ekrana bağlamayı başarıyor.
Sheldon’dan beş yaş büyük olmasına rağmen sürekli ondan geride kalan savruk abi Georgie, klasik bir Amerikan ergeni. Akademik başarıya değil, hayata karşı pratik çözümler üretmeye inanıyor. Amerikan futbolu oynayan, partilere gitmek isteyen ve kardeşiyle aynı sınıfta olmaktan utanç duyan biri. Ancak kayıtsız gibi görünen bu “abi” gerektiğinde Sheldon’a kol kanat germekten geri durmuyor.
Sheldon’ın sevimli ikizi Missy, olayların merkezinde olmasa da çok sevilen bir karakter. Zekâ konusunda ikizi kadar parlak olmasa da duygusal zekâsıyla dikkat çekiyor. O da abisi Georgie gibi Sheldon’ın gölgesinde kalmanın bazen hüznünü, bazen de öfkesini yaşıyor. İnsanların duygularını anlayan ve olaylara esprili yaklaşan Missy, dizinin en eğlenceli karakterlerinden biri. Üstelik, Sheldon’a en sert eleştirileri de o getiriyor.
Ve tabii ki Meemaw, yani anneanne! Dizinin en renkli, en kural tanımaz karakteri. Damadıyla sürekli didişmekten, torunlarına hile hurda öğretmekten çekinmeyen ama söz konusu ailesi olunca elinden geleni esirgemeyen umursamaz görünümlü ama sevgi dolu bir büyükanne. Zamanında kızına yeterince annelik yap(a)mamış ve bu durumdan biraz pişman. Kızı Mary’nin korumacı tavırlarıyla sık sık çatışıyor, ancak torunlarını kendince hayata hazırlıyor.
Young Sheldon, tek boyutlu karakterlerden ibaret bir sitcom değil. Her karakterin kendine özgü bir yolculuğu var ve bu yolculuk, dizinin sıcak ve gerçekçi havasını oluşturuyor. Yaşayan karakterleri ve mükemmel diyaloglarıyla Cooper ailesinin üyelerini sadece seyretmiyor, adeta onlarla birlikte yaşıyorsunuz.
Aile Komedisinin Tadını Çıkarın
Günümüz dizilerinin çoğu, sürekli ters köşeler yapan, karmaşık entrikalarla dolu ve yüksek tempolu hikâyeler anlatıyor. Ancak Young Sheldon, tam aksine, sakin temposuyla ve sıcak aile anlatısıyla dikkat çekiyor. Sizi Cooper ailesinin salonuna davet ediyor ve bir koltuk çekip oturmanızı sağlıyor. Aile içinde yaşanan küçük çatışmalar, günlük hayatta hepimizin karşılaştığı türden. Anne babaların çocuklarıyla yaşadığı anlaşmazlıklar, kardeşler arasındaki rekabet, büyükanne ile damat arasındaki bitmeyen atışmalar…
Bütün ailenin birlikte vakit geçirdiği zamanları hatırlatan dizi, daha “basit” günleri özleyenler için birebir. Cooperların televizyon seyrederken ya da yemek yerken bir arada olduğu sahneler, bugünün hızla değişen dünyasında kaybolmaya yüz tutan aile bağlarını hatırlatıyor. Eğer hem güldüren hem de içinizi ısıtan bir dizi arıyorsanız, Young Sheldon‘a bir şans verin. Her şeyin hızla tüketildiği bu çağda, durup soluklanabileceğiniz bir yapımı izlemek, size de iyi gelebilir.
Young Sheldon’dan Hayat Dersleri
1. Özel çocuklar, aileleriyle güçlenir: Toplum tarafından yeterli anlayış ve yardımı göremeyen özel çocuk sahibi anne babalar için dizide bazı yol gösterici ipuçları sunuluyor. Üstelik eğlenceli bir şekilde. Bir taraftan özel çocuğunuza nasıl yardımcı olabileceğinizi not alırken, diğer taraftan bazı durumlarda ona yardım edemeyeceğinizi kabullenmeyi de öğreniyorsunuz.
2. Karşılıklı saygı önemlidir: Young Sheldon, ebeveynliğin denge gerektiren bir iş olduğunu gösteriyor. Mary, sevgisini ve disiplinini eşit şekilde çocuklarına sunarken, George daha mesafeli ama gerektiğinde etkili bir destekçi olabiliyor. Çift, çocuklarına dair anlaşmazlıklar yaşadığında, her zaman bir adım geriye çekilip durumu farklı açılardan değerlendirebiliyor. Bu dengeyi kurabilmek, sağlıklı ebeveynliğin en önemli unsurlarından biri olsa gerek.
3. Denge kurmak mümkündür: Çocuklar arasında denge kurmak kolay değildir. Sheldon gibi öne çıkan çocuklarınız varsa, adaleti sağlamak zor olabilir. Dizide, bu tür durumlarla nasıl başa çıkılacağına dair ipuçları buluyorsunuz. Üçü de farklı ve ayrı ayrı ilgi isteyen çocuklarını, adeta bir tahterevallide oynatır gibi dengeleyen Cooper ailesi, büyük ölçüde başarılı oluyor.
4. Farklılıklar, zenginliklerimizdir: Young Sheldon’daki hemen her karakter, ayrı bir grup insanı temsil ediyor. Farklılığın uyumsuzluk değil, zenginlik olduğunu görmek, işlerin o kadar da içinden çıkılmaz olmadığını anlama fırsatı sunuyor. “Birlikte yaşamak için birbirine benzemek değil, birbirini desteklemek ve sevmek yeterlidir.” mesajı, dizide sık sık tekrarlanıyor. Cooper ailesinin geçimsiz komşularıyla, çocukların öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla olan ilişkileri, eğlenceli olduğu kadar öğretici de.
5. Esas olan otorite değil, sevgidir: Hikâye, kendi hassasiyetlerinizi sonuna kadar korumaya hakkınız olduğunu, ancak çocuklarınıza despotça yaklaşmanın hiçbir işe yaramadığını derinden hissettiriyor. Aşırı otoritenin, baskıcı ebeveynliğin ve sertliğin, mükemmel ikiyüzlüler ortaya çıkarmaktan başka bir işe yaramadığını örnekleriyle görüyorsunuz. Çocuklarınıza, seçim yapabilecekleri bir ortam sunmanın çoğu zaman yeterli olduğunu da. Kasırga sırasında Sheldon’ın, inanmadığı hâlde annesine sokulup dua etmesini istemesi buna bir örnek.