Ebeveynlikte aşırılıklar, çocukları boşluğa sürüklüyor!

Gençleri başarılı ve özgüvenli yetişkinlere dönüştürmek, baskı ve otoriteyle değil; rehberlik, anlayış ve destekle mümkündür.

Büyüme sürecinin bir bölümü, çocuklara başarılı yetişkinler olmayı öğretmektir. Başarılı bir yetişkin, parayı idare etmeyi bilen, sorunları çözebilen, hatalarından ders alan, uzlaşma becerileri olan, diğer insanları dinlemeyi bilen, başkalarına saygı duyan ve başkalarıyla birlikte çalışabilen kişidir. En büyük arzumuz, çocuklarımızın kim olduklarını, ne hissettiklerini ve ne istediklerini anlamalarına; ayrıca, isteklerini başkalarına zarar vermeden nasıl gerçekleştirebileceklerini öğrenmelerine destek olmaktır.

Her ne kadar ergen gençler başarılı yetişkinler olabilme becerilerini kazanmaya ihtiyaç duysalar da bu becerileri kazanmaları için onlara genellikle yeterli desteği sağlamayız. Ergenlik çağındaki çocuklar, daha fazla özgürlüğe ve daha küçük yaştaki çocuklara yaptığınızdan farklı bir rehberliğe ihtiyaç duyarlar.

Bunun yerine genellikle onları kontrol altına almaya çalışır ve başarılı yetişkinler olmalarına engel oluruz. Bunu yaparız çünkü bireyselleşme sürecinin önemini anlamayız. Her ergen genç bu süreçten, tüm potansiyelini kullanabilen, kendini gerçekleştirmiş bir insan olarak çıkmalıdır. Çoğumuz, ergenlik çağında tam anlamıyla her işlevini yapan insanlar olmak ve kendi özgün potansiyelimizi oluşturmak için yeterli destek görmemişizdir. Bunun yerine onay bağımlısı ya da isyankâr oluruz ve böylece bu zamanlardan kalan çözümlenmemiş sorunlarımıza sahip bireyler olarak çıkarız. Kendi ergenlik çağımızdan kalan sorunlarımızı çözmeden çocuklarımızla etkin bir şekilde başa çıkmamız imkânsızdır. Çocuklarımızı daha faydalı bir şekilde desteklememiz için önce kendi sorunlarımızı keşfetmeli ve bu sorunlarla başa çıkma konusunda mesafe kat etmeliyiz.

Riskli ebeveynlik yöntemleri


Ergenlik çağındaki çocuklara yönelik en yaygın ebeveynlik yaklaşımları genellikle iki uçta yer alır: Bir yanda ceza, baskı, ders verme ve ayrıcalıkları kısıtlama yoluyla kontrolü elde tutma çabası; diğer yanda ise çaresizlik ve hayal kırıklığı içinde pes edip tamamen göz yumma yanılgısı. Dar görüşlü ebeveynlik olarak da tanımlanabilecek bu tutumlar, ergenin gelişim sürecini kısıtlar. Dar görüşlü ebeveynler, çocuklarının davranışlarını kontrol etmeye çalışırken hemen etki gösterecek çözümler ararlar; uzun vadeli sonuçları ya da hedefleri göz önüne almazlar. Kontrol eder görünen bu türlü anne babalar, kısa vadeli de olsa olumlu sonuçlar alırlar. 

Baskı uygulamak veya ayrıcalıkları kısıtlamak, ergenlerin istenmeyen davranışlarını geçici olarak engelleyebilir. Örneğin, ödevlerini yapması için zorlanan bir çocuk bir süreliğine bu kurala uyacaktır. Ancak bunun bedeli ne olacaktır? Eğer bu yaklaşım uzun vadede isyankârlığa veya öz saygı kaybına yol açıyorsa, gerçekten işe yarayıp yaramadığını dikkatlice değerlendirmeliyiz.

Dar görüşlü ebeveynliğin bir diğer uç noktası olan göz yumma tutumunda ise sorunları görmezden gelir ve kendiliğinden düzelmelerini umarız. Ancak bu yaklaşım, çocuklara uzun vadede gerekli hayat deneyimlerini kazandırmayı göz ardı eder.

Sık yapılan hatalar


Kontrol etmek: Ceza ya da ders vermeye çalışarak kontrol sağlamak, ebeveynlerin en yaygın hatalarındandır. Oysa gençler, kendi sınırlarını keşfetmek, hata yaparak öğrenmek ve sorumluluk alabilmek için özgürlüğe ihtiyaç duyar. Kontrolün ebeveynlerde olduğu bir ortamda, bu gelişim süreci sekteye uğrar. Ergenler, ailelerinin kendisini anlamasını ve desteklemesini ister; baskıya maruz kaldığında ise genellikle isyan ederek tepki gösterir.

Pes etmek: Pes etmek de dar görüşlü bir ebeveynlik yaklaşımıdır. Bazı anne babalar, çocuklarının davranışlarını yönlendirmek yerine, zamanla kendiliğinden düzeleceğini umarak geri çekilirler. Ancak sorunlar çoğu zaman kendiliğinden çözülmez. Ergenler, bağımsızlık arzusuyla yalnız kalmak isteseler de aslında rehberliğe ve desteğe ihtiyaç duyarlar. Onlar için ebeveyn, hâlâ bir yardımcı pilot gibidir. Sizi uçaktan atmak istiyormuş gibi görünseler de gerçekten gittiğinizde kendilerini terk edilmiş hissederler.

İhmal etmek: İhmal, dar görüşlü ebeveynliğin bir diğer şeklidir. Çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilen ihmalkârlık, genellikle soğukluk, duygusal olarak erişilemezlik, iletişim eksikliği, bilgisizlik veya yanlış inançlar nedeniyle kendini gösterir. Bazen ise ihmalkârlık, çocuğun fiziksel, duygusal veya ruhsal sağlığına tamamen kayıtsız kalma gibi çok daha ciddi boyutlara ulaşabilir.

Ergenlerin, özellikle ergen erkeklerin, ailelerinden ayrılma gereksinimleri olduğu yönündeki bir başka yanlış inanış, erkek çocuklarıyla ilgili tehlikeli bir düşüncedir. Elbette, kimliklerini bulma ve büyümenin getirdiği zorluklarla başa çıkmaya çalışan gençler, zaman zaman bizlere karşı mesafeli davranabilir ve hatta bizi başlarından savmak isteyebilirler. Bununla birlikte asıl istedikleri şey, bizden ayrılmak değil, birey olarak kimliklerini geliştirmektir. Sevecen ilişkiler kurmak ve daha olgun bir benlik oluşturmak isterler. Psikolojik olarak bağı koparmak yerine, o bağı gererek uzatmak, sağlıklı bir erkek ergenliğinin gelişmesi için gereken bir adımdır.

Aşırı derecede korumak ve kurtarmak: Bir başka dar görüşlü ebeveynlik yöntemi olan aşırı derecede korumak veya kurtarmak, ebeveynlere görevlerini yaptıklarını hissettirir; çünkü çocuklarını acı çekmekten korurlar veya kurtarırlar. Buna karşılık, bu dar görüşlü ebeveynlik biçimi çocukları kendilerine güvenmelerini sağlayacak deneyimlerden yoksun bırakır.

Kübra Ünver: “Çocukların kendi yolunu bulmasına izin verin.”

sikolog Kübra Ünver, çocukların tıpkı yetişkinler gibi kendi hayat yolculuklarını yaşadıklarını belirtiyor. Ünver’e göre, her birey dünyaya kendine özgü bir gelişim süreciyle geliyor ve özellikle çocuklar, çevrelerini gözlemleyerek bu süreci deneyimliyor. Ancak ebeveynler, bir mühendis gibi çocuklarının geleceğini inşa etmeye çalıştıklarında, farkında olmadan onların bireysel gelişimlerini baskılayabiliyor. 

Bu nedenle Ünver, ebeveynlerin bir çoban gibi rehberlik etmesini tavsiye ediyor. Anne babaların, çocuklarını belirli bir kalıba sokmak yerine, onların özgün bireyler olarak gelişmelerine imkân tanımaları gerektiğini belirtiyor. Başarının belirli bir kalıba uymakla sağlanamayacağını vurgulayan Ünver, böyle bir anlayışın hem çocukları hem de ebeveynleri suçluluk ve yetersizlik duygusuna sürükleyeceğini, toplumu ise tekdüze bireylerden oluşan homojen bir yapıya dönüştüreceğini ifade ediyor. 

Bireyleşmenin tamamlanmış bir varoluş değil, sürekli gelişen bir süreç olduğunu belirten Ünver, ebeveynlerin çocuklarına “Ya olursa?” kaygısıyla değil, “Bu ihtimal olsa bile…” güveniyle yaklaşmalarının, onların sınırlarını, yeteneklerini ve değerlerini fark etmelerine yardımcı olacağını vurguluyor.

İnci Yıldız: “Kontrol etmek değil, destek olmak önemli.”

beveynlik, yalnızca çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı olmayan, aynı zamanda onun psikososyal gelişimini şekillendiren dinamik bir süreç. Dar görüşlü ebeveynlik ise çocuğun bireyselleşmesini engelleyen, katı sınırlar ve aşırı kontrol ile onu belirli bir kalıba sokmaya çalışan bir yaklaşım.

Uzman Psikolog İnci Yıldız, bu ve benzeri tutumların, çocuğun öz yeterliliğini ve karar alma becerilerini zayıflattığını vurguluyor. Freud’un psikanalitik kuramını hatırlatan Yıldız, ebeveyn-çocuk ilişkisindeki bilinç dışı dinamiklerin, bireyin sağlıklı bir kimlik inşasında oldukça kritik bir rol oynadığının altını çiziyor ve aşırı korumacı ebeveynliğin, çocuğun dış dünyaya dair güven geliştirmesini engellediğini ve kaygı temelli bir kişilik yapısına zemin hazırladığını belirtiyor. Donald Winnicott’un “yeterince iyi ebeveyn” tanımına da dikkat çeken Yıldız, anne babaların kusursuz olmaktan çok, çocuğun bireysel sınırlarını tanıyan ve ona esneklik sunan bir rehber olmaları gerektiğini düşünüyor. 

Deneyimli psikolog, etkili ebeveynliğin bireyselleşme ve rehberlik arasında hassas bir denge gerektirdiğini; çocuğun psikolojik bağımsızlığını desteklemeyen ebeveynlerin, aslında onun gelişimini değil, kendi çözümlenmemiş meselelerini yansıttığını vurguluyor. Sağlıklı bir ebeveynlik anlayışının ise öncelikle bireyin kendi içsel dönüşümüyle mümkün olduğunu belirtiyor.

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar