Dr. DEVA
Öncelikle kendimden cevap vereyim, bildiğiniz gibi ben tıp profesörüyüm. Eşim de kızım da doktor; yani biz ailecek doktoruz. Kızıma ben de annesi de baştan beri doktorluğu tavsiye ettik. O da Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden mezun olarak tıp doktoru ünvanını aldı. Kendi kızıma tavsiye ettiğim gibi her gence doktorluğu tavsiye ediyorum. Neden mi? İnsan unsurunun ihmal edilemeyeceği en önemli mesleklerden birisi hekimlik de ondan.
Meslek seçiminde önemli noktalardan birisi, doğru adreslerle irtibata geçip bilgi alışverişinde bulunmaktır. Hatta hangi üniversiteyi tercih edeceğini bile o üniversitede okuyanları bulup istişare etmek en doğru olanıdır. Yıllar önce bunu yapmıştım, tıp doktoru olduktan sonra kalp damar cerrahisi uzmanı olmaya karar verdim. O zaman kalp damar cerrahisi merkezlerinde çalışan kıdemli dostlarımı aradım ve istişare ettim. Tercihimi de ona göre yaptım.
Herkes sevdiği işi yapmalı
Herkes sevdiği işi yapmalı; ancak o zaman başarı gelir. İstemeyerek yapılan her iş, akim kalır ve doğurgan olmaz. Bir meslekte eskilerin ifadesi ile “fenafil” olursanız o mesleğin ilhamlarına mazhar olursunuz. İlham her zaman manevi değildir, ilhamın hem manevi hem de maddi tarafı vardır. Pozitif ilimlerle uğraşırken yapacağınız bir deneyde de aklınıza gelen bir şey ilham kategorisindedir, o ilhama göre deneyi yönlendirebilirsiniz.
Birçok kariyer geliştirme makalemde bahsettim yine bahsediyorum, gençler en az üç dili iyi derecede bilmeli. Bu hayatlarını çok kolaylaştıracaktır. Mesela siz Hollanda’dan bana yazıyorsunuz. Kızınız Felemenkçeyi ana dili gibi biliyor; Türkçe zaten ana dili. İngilizceyi de ana dili gibi bilmeli. Etti üç dil… İlerde bu dillerin yanına dünyada çok konuşulan İspanyolca, Rusça gibi dilleri de koyabilir. Elli yaşına kadar anadilim Türkçeden başka sadece İngilizce biliyordum. 50 yaşından sonra iki dil daha öğrendim; demek ki olabiliyor. Dil öğrenmek kolay değil ama çok zor da değil, sadece sebat dil öğreniminde en önemli konu.
İnsani ilişkiler önemli
Meslek seçimi ile beraber batı dünyasında “Soft Skills” denilen bir kavram vardır. Türkçeye ince beceriler, davranış becerileri diye tercüme edebiliriz. Bu beceriler sosyal, kişilerarası, iletişim ve dinleme becerileri, zaman yönetimi, problem çözme, liderlik ve empatiyi içerir.
Batı’da mesleki deneyimden daha da kıymetli olan davranış becerileridir. Mesleki olarak yapılacak olanlar kurallarla belirli olduğundan öğrenilmesi ve yapılması kolaydır, davranış ve ince becerilerin bir insanda olması daha fazla önem arz eder.
Esas görevimiz güzel insan yetiştirmektir, yani evrensel insani değerlere dikkat eden, kılı kırk yararcasına yaşayan, yaptıklarını tastamam yapmaya çalışan fertler. Aslında buna “güzel insan yetiştirme sanatı” desek daha iyi olur. Alvarlı Efe Hazretlerinin klasik olmuş bir deyişi vardır bana çok önemli gelir. “Allah bizi insan eyleye.” Yani her ne olursak olalım, önce insan, önce âdem olalım.
Yapay Zekâ ve Bilgisayar teknolojisinin insanların yerini alamayacağı bazı meslek alanları:
Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım: Sanat, müzik, edebiyat ve tasarım gibi alanlarda, insanın duygusal ve yaratıcı yetenekleri devreye girdiği için, yapay zekâ bu alanlarda tam anlamıyla insanın yerini alamaz.
İnsan İlişkileri ve Danışmanlık: İnsanlar arasındaki duygusal bağlar, empati ve kişisel deneyim, danışmanlık, terapi ve sosyal hizmet gibi alanlarda önemlidir. Bu tür mesleklerde, insan etkileşimi ve anlayışının yerini tamamen alması zor olacaktır.
Öğretim ve Eğitim: Öğretim süreçlerinde öğrencilere ilham verme, motivasyon sağlama, bireysel öğrenme ihtiyaçlarına uyum sağlama gibi yetenekler, öğretmenlerin alanıdır. Bu, tamamen yapay zekaya devredilemeyen insan nitelikleridir.