Elif Budak
Dönüş, Ivan ve Andrey’in de içlerinde bulunduğu bir arkadaş grubunun yüksekçe bir kuleden denize atlamasıyla başlıyor. Erkek olduklarını cesaretleriyle ispat etmek isteyenler, denize korkmadan dalıyor ve arkada kalan da tahmin edeceğiniz üzere tüm hakaretlere maruz bırakılıyor. 15-16 yaşlarındaki büyük kardeş Andrey tereddütsüz atlarken, Ivan korkup hareketsiz kalıyor. Merdivenlerden gerisin geriye çıktığı yere inse kötü lafların muhatabı olacak. Bu sebeple çaresiz hasta olma pahasına soğukta kulenin tepesinde bekliyor. Sonunda imdadına annesi koşuyor. Ertesi gün, iki kardeş kavga ederek eve geldiklerinde anneleri, “Sessiz olun, babanız uyuyor.” dediğinde çocukların verdiği tepki ise gerçekten görülmeye değer. Şaşkın ördek gibi uyuyan babalarını seyreden Ivan ve Andrey, onun ardından bıraktığı tek fotoğrafı bulup gördükleri adam gerçekten o mu diye teyit etme ihtiyacı hissediyor.
Şok Eden Haber
Akşam sofrası, Rusya’nın soğuğunu aratacak şekilde geçiyor. Çocuklar ikinci bir şok haber alıp hiç tanımadıkları babalarıyla geziye çıkacaklarını öğreniyor. Heyecandan uyuyamayan ikili, gece boyunca onun nereden geldiği, ne iş yaptığı ve görünüşü hakkında ellerindeki bilgi kırıntıları ile tahminler yürütmeye çalışıyor. Oltaları ve günlüklerini alan Ivan ve Andrey ertesi sabah babalarıyla birlikte yolculuğa çıkıyor.
Herkes gibi biz de bu yolculukta buzların eriyeceği, babanın çocuklarına aradan geçen zamanı telafi etmek için haddinden fazla sıcak davranacağı gibi bir hüsn-ü zanna kapılıyoruz. Ama ne yazık ki hiç de sandığımız gibi olmuyor. Çocuklarını asla şımartmadığı gibi bir kere öpüp sarılmıyor bile. Andrey,12 yıllık baba özleminin ardından buna da razı olurken Ivan’ın babasına olan bakışı gittikçe kötüleşiyor. Önce kendisine “Efendim baba!” demesi için küçük oğluyla tersleşen adam, ardından onu restoranda yemek yemesi için zorluyor. Restoran çıkışı cüzdanını çaldırdıkları hırsıza vuramadıkları için, “Yumruk bile atamıyorsunuz.” diye her ikisini birden küçümsüyor.
Bir Daha Geldiğimde…
Çocukları işi çıktığı için “Bir daha geldiğimde balığa gideriz.” diyerek eve göndermek isteyen baba, Ivan’ın haklı olarak “Bir 12 yıl daha sonra mı?” serzenişine kulak vermek zorunda kalıyor. Baba ve oğullar zoraki tatillerine geri döndüklerinde arabada balık tutamadığı için sızlanan Ivan’ı yol ortasında oltasıyla bırakan baba, aradan saatler geçtikten ve çocuk yağmurda sırılsıklam ıslandıktan sonra onu almaya geliyor. Çocuğun arabaya binerken söyledikleri ise sanırım insanı can evinden vurmaya yetiyor: “Neden geri geldin? Bizi de yanına aldın. Bize ihtiyacın yok. Sen yokken her şey yolundaydı. Annem ve büyük annemle mutluyduk.”
Dönüş filmi gerek özenle yazılmış senaryosu gerekse özellikle çocuk oyuncuların kullandıkları hâl dili sayesinde oldukça yalın bir ifade ile oldukça derin mesajları içinde barındırmayı başarıyor. Halk arasında “Anne var annecik var. Baba var babacık var.” şeklinde dillendirilen bir gerçeği de oldukça net bir biçimde vurguluyor. Yani bir tarafta sadece biyolojik anne olmakla kalmayıp, o çocuğun hem fiziksel hem de ruhsal gelişimi için aynı anda senkronize hareket eden kişiler anne ve baba şeklinde nitelendirilirken, bu unvanı sadece etiket şeklinde değerlendirdiği için konumunun hakkı olan emeği sarf etmeyenlere ise annecik ve babacık deniyor.