Melike Elden
Tülin, bacaklarındaki şişlik ve ağrı ile yıllarca mücadele etti. İlk başlarda kilo aldığını düşündü. Yakın çevresinin tavsiyelerini dinleyip kilolarından kurtulmak için daha fazla egzersiz ve diyet yaptı. Ama ne yaparsa yapsın ne şişlikler ne de ağrılar azalıyordu. Bedenine göre en az dört numara daha büyük olan bacakları, yürürken taşıdığı ağır bir yük gibiydi. Bir gün, internette okuduğu bir makale ona umut ışığı oldu. Lipödem hakkındaki bu makalede ele alınan bütün belirtiler, Tülin’in yaşadıklarıyla birebir örtüşüyordu. Hemen bir doktora başvurdu ve yıllardır süren bu mücadelede yalnız olmadığını fark etti.
Tülin’in yaşadıkları, lipödem öykülerinin tipik bir örneği. Neyse ki doğru teşhis ve tedaviyle, bu hastalığın üstesinden gelmek mümkün.
Lipödem Nedir?
Halk arasında “ağrılı yağlanma sendromu” olarak da bilinen lipödem, genellikle vücudun alt kısımlarında anormal yağ birikimiyle karakterize edilen bir yağ dokusu hastalığıdır. Kadınlık hormonu östrojen ile ilişkili olduğu için, erkeklerde neredeyse hiç görülmez. Son yıllarda yapılan araştırmalar, bacaklarındaki şişlik nedeniyle doktora başvuran kadınların önemli bir kısmının lipödem hastası olduğunu ortaya koymaktadır. Öyle ki, Journal of Reconstructive Microsurgery ve Lymphatic Research and Biology dergilerinde yayımlanan iki farklı araştırmaya göre, dünya genelinde her dokuz kadından biri lipödem ile mücadele ediyor.
Belirtileri nelerdir?
Lipödemin oluştuğu yer ve semptomları doğrultusunda beş temel tipi vardır.
Hastalığın seviyesi ilerledikçe, bacaklardaki yağlanma ayak bileğine kadar yayılabilir. Hastalığın erken evrelerinde yağ birikimi yalnızca kalçalarda ve uyluklarda gözlemlenirken, orta aşamalarda dizlere kadar iner. İlerleyen merhalelerde ise yağ birikimi ayak bileklerine kadar ulaşır ve bazı durumlarda kollarda da görülür. Giderek daha pürüzlü bir hâl alan derinin altındaki yağ dokuları, zamanla daha fazla hissedilmeye başlar. Lipödem belirtileri genellikle birkaç ay ile birkaç yıl arasında ortaya çıkar ve hastalık ilerledikçe şiddeti artar. Belli başlı işaretleri şunlardır:
Simetrik şişlik: İlk evrelerde bacaklar ve kalçalarda hafif şişlik görülebilir. Bu şişlik zamanla daha belirgin hâle gelir ve hareket kısıtlılığı yaşanmaya başlanır. Şişlik birkaç ay içinde geçmez, aksine artış gösterirse, lipödemden şüphelenmek gerekir.
Ağrı ve morarma: İlerleyen evrelerde, dokunmaya karşı hassasiyet artar ve bacaklarda sık sık ağrı hissedilir. Morarma eğilimi daha belirgin hâle gelir. Bu belirtiler, birkaç ay içinde şiddetlenebilir. Ağrı ve morarma sürekli bir hâl alırsa bu lipödemin ilerlediğinin bir göstergesidir.
Dirençli yağlanma: Diyet ve egzersize rağmen yağ birikimi azalmıyor ve bu durum aydan uzun bir süre boyunca devam ediyorsa lipödem ihtimali artar. Özellikle vücudun alt kesimlerindeki yağlanma ile mücadele edilemiyorsa bu durum lipödemin işaretçisi olabilir.
Hareket kısıtlılığı: Lipödemin ilerlemesiyle birlikte bacaklarda biriken yağ dokusu, hareket etmeyi zorlaştırabilir. Zamanla artan bu belirti, ayakta durma süresi uzadıkça daha belirgin hâle gelir. Hareket sırasında artan bir zorlanma gözleniyorsa, lipödem ilerlemiş olabilir.
Ayaklarda şişlik olmaması: Lipödemin ayırt edici özelliklerinden bir diğeri de ayaklarda şişlik olmamasıdır. Eğer bacaklardaki şişlik uzun süre devam eder ama ayaklarda şişlik görülmezse lipödem şüphesiyle doktora müracaat edilebilir.
Nasıl Tedavi Edilir?
Görünüşteki fiziksel benzerliklere rağmen, lipödem yalnızca bir kilo sorunu olarak tanımlanamaz. Sıklıkla obezite ile karıştırılsa da aralarında önemli farklar vardır. Sadece kalın bacaklar veya basenlerdeki yağlanma, lipödem teşhisi için yeterli değildir. Aksine, lipödem teşhisi koyabilmek için, doktor muayenesinin yanı sıra ultrason, MR ve tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinin de kullanılması gerekir. Özellikle bacak ve kalça bölgelerinde simetrik ve anormal şişliklerle kendini gösteren ve ilerleyen evrelerde ayağa kalkmayı ve yürümeyi zorlaştıran bu hastalık, obezitenin aksine dengeli beslenme ve egzersizle düzelmez.
Diyet ve İleri Adımlar
Lipödem tedavisinin amacı, vücuttaki ağrıyı ve iltihabı azaltmaktır. Bu nedenle, hastalığa obezitenin eşlik ettiği durumlarda yapılması gereken ilk şey diyettir. Lipödem hastalarına uygulanan diyetlerde genellikle doymamış yağlar içeren zeytinyağı, avokado ve somon gibi sağlıklı yiyecekler tavsiye edilir. Ceviz gibi Omega-3 yağ asitleri içeren besinler, enflamasyonu azaltarak rahatlamaya destek olur. Paketli ürünlerden ve doymuş yağlardan uzak durmak, semptomları hafifletir. Bu diyette süt, gluten, yüksek karbonhidratlı besinlerden uzak durulmalıdır.
Uygun beslenme planına rağmen kilo veremeyen hastalarda, gövdesel obezitenin tedavi edilmesi için gerekli ameliyatlar uygulanabilir. Obezite tedavi edilmediğinde lipödemin şiddeti artar. Bununla birlikte, kilo verilse dahi lipödemden kaynaklanan bacak şişlikleri ve ağrılar azalmayabilir.
Psikolojik Destek Almak Önemli
Avustralya Central Queensland University öğretim üyesi Dr. Chantelle Clarke ve ekibi tarafından 2023 yılında yayımlanan bir araştırma, lipödemin bireylerin psikolojik sağlığına etkilerini ortaya koymaktadır. Araştırmaya katılan lipödem hastalarının yaklaşık %40’ı depresyon, %28’i duygusal dalgalanma ve %16’sı yeme bozukluğu yaşadıklarını bildirmiştir. Katılımcılar, lipödemin kişiliklerini değiştirdiğini ifade ederken, şu verileri sunmuşlardır:
Hastalık sonrası hassasiyetim arttı: %75,8
Sürekli lipödem hakkında düşünüyorum: %73,4
Aşağılık kompleksine kapıldım: %72,8
Evden çıkmak istemiyorum: %67,7
Daha kolay üzülüyorum: %65,4
Daha yalnız hissediyorum: %59,8
Bu bulgular, lipödemin bireylerin psikolojik durumları üzerindeki önemli etkilerini vurgulamaktadır.
Maydanoz Kürü Kâr Etmez!
Ödemlerinizden kurtulmak için maydanoz kürü yapıyor ama bir fayda göremiyor musunuz? Tatlı yerine tercih ettiğiniz hurma bir türlü zayıflamanıza etki etmiyor mu? Sebebi östrojen içeriklerinde gizli.
Östrojen hormonu vücuttaki yağ dokusunun büyümesini ve dağılımını düzenler. Lipödemli kişiler yüksek östrojen içeren besinler tükettiğinde yağların vücutta birikimi kolaylaşır ve şikâyetler şiddetlenir. Bu gıdaların olumsuz etkileri kişiden kişiye değişiklik gösterse de genel olarak lipödemli hastaları rahatsız eden, ödem yapan yüksek östrojen içeren besinler şunlardır: Hurma, kurubaklagiller, keten tohumu, adaçayı, ısırgan otu, maydanoz, susam.
Uzman Psikolog
İnci Yıldız
“Lipödem Hastalığı İle Yaşayan Kadınlar, Duygusal Olarak Zorlu Bir Süreçten Geçiyor!”
Ağrılı yağlanma sendromu, kadınlarda özgüven eksikliği, üzüntü, öfke ve çaresizlik gibi duygulara yol açabiliyor. Ancak İnci Yıldız, bu duyguları bastırmak yerine fark etmek gerektiğini vurguluyor. Bu duyguları tanıyıp kabul etmenin, duygusal iyileşme sürecinin ilk adımı olduğuna dikkat çekiyor. Kişinin kendi bedenine karşı olumlu bir bakış açısı geliştirmesinin beden algısını güçlendireceğini belirten deneyimli psikolog, vücuttaki eleştirilen kısımlar yerine beğenilen yönlere odaklanmanın zihinsel bir dönüşümü başlatabileceğini söylüyor. Yıldız, başlangıçta “Neden bacaklarım daha ince değil?” gibi eleştirel düşüncelerle mücadele etmenin zor olabileceğini, ancak zamanla “Saçlarım ne kadar sağlıklı ve parlak.” gibi olumlu düşüncelerin yerleşmesiyle, içsel eleştirilerin azalacağını vurguluyor. Yıldız’a göre, lipödem yaşayan kadınların en büyük sorunlarından biri bedenlerinin işlevselliği yerine yalnızca görünüşlerine odaklanmaları. “Oysa bedenin, şarkı söylemekten ibadet etmeye, uyumaktan yürümeye kadar birçok işlevi var.” diyen Yıldız, bu fonksiyonlara odaklanmanın, kişinin kendisiyle barışmasına yardımcı olacağını söylüyor.