Sadık, Cömert Ve Cesur: Talha bin Ubeydullah

Ticaret için bulunduğu Busrâ'da karşılaştığı bir rahipten Hz. Muhammed'in peygamberliğini öğrenen Talha b. Ubeydullah, hemen Mekke'ye dönüp Hz. Ebû Bekir aracılığıyla İslâmiyet'i kabul etti ve Müslüman olan ilk insanların arasında yer aldı.

Durdu Ozan

Soyu Peygamber Efendimiz ve Hz. Ebû Bekir ile dedelerinde birleşen Talha b. Ubeydullah, İslam öncesi Mekke’nin önde gelen tüccarlarından birisiydi. Zenginliğini ve soyluluğunu, güler yüzü ve cömertliği ile süslüyordu. İnsanlarla ilişkileri her zaman çok iyi olmuştu. Harika bir aile reisiydi. Hitabetiyle de dikkat çeken bu güzel insan, peygamberimiz tarafından da çok sevilirdi. Çeşitli vesilelerle kendisine “hayr, feyyâz, cûd” sıfatlarıyla iltifatlarda bulunmuştu. Hayırlı, feyizli ve cömert anlamlarına gelen bu sıfatlar, Talha b. Ubeydullah’ın hayatının özetiydi.

Can Dostu Hazreti Ebû Bekir’di

Hazreti Talha, ticaret için gittiği Busrâ’da bir rahipten Efendimizin peygamberliğini ilan ettiği haberini alır. Hemen Mekke’ye döner ve Hz. Ebû Bekir ile buluşur. İşin aslını, en sağlam kaynaktan öğrenir. Onun vesilesiyle Peygamber Efendimizin huzuruna çıkıp Müslüman olur. Çok geçmeden, Allah’a ortak koşanların işkenceleri ile karşılaşır. Baskı, tehdit; türlü eziyetler… Öz kardeşi de kendisine işkence edenlerin arasındadır. Günlerce aç ve susuz bırakılır. Elleri boynuna bağlanıp -ibret olsun diye- sokak sokak dolaştırılır. Ne var ki bunlar, inancını pekiştirmekten başka bir işe yaramaz. Güzel bir sabırla neticeyi bekler. Kendisine yapılan işkencelerden birinde aynı iple Hazreti Ebû Bekir’e bağlandığı için bu iki can dostu “karneyn” olarak anılır.

Uhud’da Peygamber Efendimizin etrafında bir pervane gibi döner durur. Onu korumak için canını hiçe sayar. Vücudunu, Peygamber Efendimize gelebilecek taş, ok, mızrak ve kılıçlara siper etmekten bir an bile çekinmez. Öyle ki, Peygamber Efedimize atılan bir oka elini uzatır ve ok eline saplanır. O kadar çok yara alır ki kan kaybından bayılır. Yüzüne su serpilir. Kendine geldiğinde hemen Allah resulünü sorar. Onun da iyi olduğunu öğrenir öğrenmez vakit kaybetmeden mücadelesine döner. Efendimiz de ona, “Allah’ım Talha’ya şifa ve kuvvet ver!” diye dua buyurur. Savaş bütün şiddetiyle devam ederken bir ara yükseklere tırmanmak icap eder. Efendimiz üst üste iki zırh giydiği için Uhud Tepesi’ne çıkmakta zorlanır. Hazreti Talha Efendimiz’e destek olarak onu yukarı çıkarır. Uhud günü yetmiş beş ayrı yara alan sahabe, Peygamber Efendimizin “Talha’ya Cennet vacip oldu.” müjdesine nail olur.

Peygamberimiz Onu Şehitlikle Müjdelemişti

Bir gün sahabelerden birisi, “Müminler içerisinde öyleleri vardır ki Allah’a verdikleri söze sadakat gösterirler. Onlardan kimi canlarını feda etti, kimi de bu şerefi beklemektedirler.” ayetindeki “bekleyenler”in kimler olduğunu sorar. Peygamberimiz cevap vermez. Sahabe soruyu üç kere tekrar eder; fakat yine cevap alamaz. O sırada Hazreti Talha, üzerinde yeşil bir elbise ile mescide girer. Efendimiz, “Soruyu soran nerede?” buyurur. Sahabeyi karşısına alarak cevabı verir: “Şehit olmayı bekleyenlerden biri, işte budur.”

Hayatını istikamet üzere yaşayan büyük sahabe, Peygamber Efendimizin vefatına çok üzülür. Peygamberimizden sonra da hizmetlerine devam eden Hazreti Talha, 64 yaşında şehit olur. Başta Efendimiz olmak üzere ona ve tüm sahabeye salat ve selam olsun!

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar