Pozitif duygularla yaşama var mısınız?

Doğan Cüceloğlu, "Var mısın?" ile zorluklara rağmen güçlü bir hayatın sırlarını paylaşıyor. Bu ilham verici nehir söyleşi, kendi özümüzü keşfetmek, sosyal kimliğimizi dengelemek ve huzura ermek için bizi bekliyor.

Kadir Afacan

İnsan hayatı, her zaman düz bir çizgide ilerlemez. Zaman zaman gerilemeler ve ilerlemeler yaşanabilir. Bu gelişmelere hak ettikleri yeri ve anlamı verebilmek, bir eğitim meselesidir. Türkiye’de, insanın yaşamına dair söyledikleri her zaman değerli olacak bir isim, psikoloji alanında ses getiren çalışmalara imza atmış Doğan Cüceloğlu’dur. “Var mısın?”, Deniz Bayramoğlu’nun Doğan Cüceloğlu ile yaptığı bir nehir söyleşiden oluşuyor. Kitap, hayatın bir keşif yolculuğu olduğunu; anlamın refahta ya da sosyal bir kimlikte değil, niyetin saflığında bulunduğunu savunuyor. Cüceloğlu, bu söyleşide on dört bölüm boyunca Bayramoğlu’nun sorularını yanıtlıyor. Kitaplarında ortaya koyduğu tezleri, hayat tecrübelerini, araştırmalarını ve sistematik düşüncelerini 82 yıllık bir bilgeliğin ışığında anlatıyor. 

Pozitif duygular, medeniyet kurar 

Cüceloğlu’nun kitaptaki temel ilkelerinden biri, bir toplumun medeniyet seviyesini anlamak için bireylerin duygu, düşünce ve davranışlarına bakılması gerektiğidir. Bu bağlamda insanın kendini tanıması, ardından da bir ekibin parçası olduğunu fark ederek sorumluluk bilincini geliştirmesi hayatın esas noktasıdır.

Sorumluluk bilinci, “biz” anlayışının temelidir. Bu bilince sahip birey, ne yapması gerektiğini bilir. Her bireyin bir etki alanı vardır. Bu, genelde kişinin kendi bedeni, ailesi ve çevresiyle sınırlıdır. Olgun bir insan, bu etki alanındaki eylemleri bilinçli ve istikrarlı şekilde gerçekleştirdiğinde huzuru bulabilir. Ancak modern hayat, insanları zorlayan bir kaybolmuşluk duygusu üretmektedir. İnsan, çocukluğundan itibaren bu kaybolmuşluk hissinden kurtulmalıdır. Karmaşık, zihni bulanık ve ne olduğu belirsiz bir sosyal kimlik, hedeflerine ulaşamaz. Birey, kendi özünün değerli ve önemli olduğunun farkına varmalı, kendisi için doğru ve adil olanı yapmalıdır.

Her koşulda insan kalabilmek

İnsan, hayatta sevgiye, şefkate, güvene ve anlamlı ilişkilere yönelir. Bu nedenle bir “vicdan ahlakı” geliştirmek elzemdir. Vicdan ahlakı, kişinin çocukluk döneminden itibaren kendine hesap vermeyi öğrenmesiyle oluşabilecek bir erdemdir. Böyle bir insan, yaptığı seçimlerin bilincindedir ve kendine imkânlar, ortamlar oluşturur. Muradını gerçekleştirmek için aktif bir sabır içindedir. Onun için önemli olan, insan kalabilmek ve kendine olan saygısını koruyabilmektir. Başka insanlara çıkarı için değil; bilakis onların mutluluğuyla mutlu olacağı için değer verir. Kalıcı ve sürdürülebilir bir mutluluk için “biz” sorumluluğunun farkında olmak gerekir.

Çocuklarımızı denetim odaklı korku kültüründen çıkarıp, özlerini geliştirebilecekleri bir kültüre yöneltmeliyiz. Çocuklarımızın duygusal gelişimi için onlarla sohbet etmeli, kişiliklerini önemsemeli ve onları kabul ederek ekipten biri gibi davranmalıyız.

Eğitim, merakı desteklemelidir 

Hayatta kendi gündemini oluşturabilmek, bir insan için büyük bir lükstür. Eğer önceliklerimiz başkaları tarafından belirlenmişse, kalıplaşmış bir benliğe dönüşürüz ve her koşulda ayağa kalkamayız. Ebeveynlerin çocuklarına verebileceği en büyük hediye, her şartta ayağa kalkabilecek gücü kazandırmaktır. Bu gücü kazandırmak için çocuklarımızın doğuştan gelen merakını beslemeli ve onları daha karmaşık sorular sorabilen bireyler hâline getirmeliyiz. Eğitim, merakı desteklemeli ve keyifli bir öğrenme yolculuğu sunmalıdır. Bu bağlamda aile, okul ve yaşam aynı değerleri ödüllendirmelidir.

Düşüncelerimiz geleceğimizi inşa eder 

Düşüncelerimiz, sözlerimiz ve kararlarımız bir gelecek inşa eder. Hayatımızın anlamlı olması için kendimize saygımızı korumalıyız. Akıllı insan, dünyadan soyutlanmaz ama dünyaya gömülüp kaybolmaktan da kaçınır.

İyi arkadaşlar seçmek, insanın güçlü bir topluluğun parçası olmasını sağlar. Yazar Jim Rohn’un dediği gibi, “İnsan, en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır.” Bu nedenle sürdürülebilir bir güç, yalnızca “biz bilinci” ile mümkündür.

Zorluklarla başa çıkmak, özümüzü keşfetmek ve gönlümüzün muradına ulaşmak istiyorsak, bu kitabı dikkatle okumalıyız. Çocuklarımızın gelişimine destek olmak, gençlerin içindeki boşluk hissini gidermek ve insanın potansiyeline ulaşmasını sağlamak için bu kitaptaki önerilerden yararlanabiliriz. Edmund Husserl’in şu sözleriyle bitirelim: “Bilinç gelişmeden, o bilince uygun niyet gerçekleşmez.”

Var mısın?
Doğan Cüceloğlu
Kronik Kitap I 320 Sayfa

Haber bültenine abone olun.

En son haberler, teklifler ve özel duyurulardan haberdar olmak için.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın

Bu hafta en çok okunanlar