Yazan: Can Kayıkçi
Bazen kollarına kurduğumuz salıncakta sallanırım. Bazen saklambaç oynarken arkasına saklanırım. Yaramazlığım üstümdeyse, tepesine tırmanıp, aşağılara, ufuklara bakarım.
Ağaç benim arkadaşımdır.
Her mevsim bir başka güzeldir. Baharda, çiçek açmış bir erik ağacı bahçelerin süsüdür. Bembeyaz rengiyle sanki cennete uzanır bir ucu.
Ağaçsız bir dünya, yoksul bir dünyadır. Sonbaharda tabiatı bir tabloya çevirir ağaçlar. Sarının bin bir tonu yeşillere karışır, yapraklar buluşur, toprağı mutlu eder. Nerede olursa olsun, ister boyu bulutlara ulaşsın, ister benim boyuma eş olsun boyu, ağaç arkadaşımdır benim.
Su kenarlarında pıtır pıtır çoğalmalarından anlarız; ağaçlar suyu çok sever. Su da senin, benim gibidir. Yolculuk yapar durur yeryüzünde. Sanki ulaşmak ister gibidir kutlu bir yere. Azizdir, nimettir.
Su da benim arkadaşımdır.
Su gibi aziz olmak isterim. Su gibi berrak ve temiz… Sevdiklerime de böyle dua ederim.
Değdiği her yeri yeşile ve maviye boyar su. Deniz olur, göl olur, ırmak olur, yağmur olur… Yeryüzündeki hiçbir şey susuz yaşayamaz. Nerede su varsa hayat oradadır. Su hayatın renkleridir, kendisidir.
Bana ağaçları, suyu ve yeryüzünün nimetlerini tanıtan eşsiz bir dostum daha var: Kitap Bütün ormanlar kitapların içinde yeşerir. Sonsuz ormanlar… Bütün sular önce kitaba uğrar. Kitap bize ulu ağaçları, dalında kuşlar ötüşen, kuşlu dalların altında tilkilerin beklediği, tavşanların zıp zıp zıpladığı ormanları anlatır. Yaprakları anlatır, böğürtlenleri, yaban güllerini…
Kitaplar beni harfler ülkesinden alır uçsuz bucaksız bir evrenin kapısına bırakır. Türkçemin güzelliklerini kitaplardan öğrenirim. En güzel kelimelerin sesini kitaplarda duyarım. Hayatın bilgisi Türkçe kelimelerden süzülür aklıma.
Kitapların içinden de akar ırmaklar.