Hasan Çağlayan
Her gün yeni bir armağan, diyor annem. Bugün de sabah oldu bak. Doğarken görmesek de güneş doğdu. Uyandı her şey. Biz de uyandık. Koca bir gün bizi bekliyor artık. Birazdan demir kapı açılır. Gökyüzü masmavi gülümser. Kahvaltı soframız mis gibi tüter. Şükür diyor annem, çok şükür.
Teyzeler avluya dolar şimdi. Biz çocuklar onların eğlencesi. Koşarız artık akşama kadar. Coşarız artık köşe bucak. Oyunlar oynarız sesli, sessiz. Acıkır, yeriz; susar, içeriz. Sabahtan akşama çokça güleriz. Gün kavuşur sonra; örtülür kapı. Gece nasıl gelir bilmeyiz.
Gece diyor annem, sığınağıdır gariplerin; kuşların, çiçeklerin, böceklerin. Gece olunca her şey susar; biz de sustuk. Bir yalnızlık çöker sonra; bir de boşluk. Şükür diyor annem, duamız var, rüyamız var; ay doğar birazdan ve de yıldızlar. Açarız semaya avcumuzu, saçarız incileri pırıl pırıl, geçeriz aydınlık yamaçlardan; ruhumuz, kalbimiz huzur dolar.
Huzur diyor annem, say ki ışıktır o; say ki su, say ki rüzgâr, say ki toprak. Her yanda ağaçlar, her yan yemyeşil yaprak. Kuşlar cıvıldaşır dallarda. Dallar kımıldaşır rüzgârla. Uyanır çiçekler; renk renk, mis gibi. Bir diriliş yaşanır dört bir yanda. Huzur diyor annem, en büyük saadettir insana.
Haydi, yum gözlerini diyor annem, hayal kur; hayalde sınır yok. Irmaklar düşün, ormanlar düşün; sular sonra. Sular nasıl da mavi akar. Ormanlar nasıl da hayat kokar. Arılar, kelebekler, sincaplar, kuşlar, saymakla bitmez, daha nice güzellik var. Hayal kur yavrum, hayal kur; sevinçler saklıyor yarınlar.
Dikenli teller diyor annem, koruyor bizi kötülüklerden. Dışarda zor bir dünya var. Zor ne demekse. Kafamız rahatmış burada; iş yok, uğraş yok, yorgunluk yok. Hayatın yükü kalkmış omzumuzdan. Hayatın yükü nasıl bir şey. “Bu günler de geçecek.” diyor annem, “Güzel günler gelecek!” Bize zordu yalan dünya; size gülecek.