Sevgili hocam, bir yıldır evliyim. Eğip bükmeden söyleyeceğim, benim derdim kocamla! Yanlış anlamayın eşimi çok seviyorum, fakat bir türlü onunla vakit geçiremiyorum. İş çıkışlarında, hafta sonlarında, tatillerde ya arkadaşlarıyla buluşuyor ya da türlü türlü programlar çıkarıp onlara gidiyor. Yani anlayacağınız, hayat yolunu birlikte yürüyeceğiz diye evlendiğim eşimi yanımda görene aşk olsun! Bazen sırf bu sebeple tartışıyoruz. Hatta bazen dozu artırıp bağırıp çağırıyorum ama değişen bir şey olmuyor. Ne olur yardımcı olun bana. (Rumuz: Yalnız Âşık)
Yalnız Âşık rumuzuyla yazan saygıdeğer kardeşim!
Eşler arasındaki bakış açısı farklılığı bazı durumlarda problemler yaşanmasına sebep olabilir. Yapılması gereken, henüz problemler baş göstermeden tedbir almaktır. Kadın ya da erkek, öngörüsü ile olabilecek problemleri daha baştan hissetmeye çalışmalı ve onların önüne aşılması güç duvarlar örmeye gayret etmelidir. Ancak bütün bunlara rağmen bu setler de yıkılabilir mi? Evet, elbette yıkılabilir. İşte bu durumlarda ne yapabiliriz, isterseniz bir de onlara bakalım:
Rahatsızlığınızı ifade edin
Öncelikle eşinizle bu rahatsızlığınızı açık açık konuşmayı deneyin. Problemi bütün yönleriyle masaya yatırın ve sakin bir ortamda enine boyuna değerlendirmeye çalışın. Birazcık da stratejik davranın. Onun en sevdiği yemekleri yapın, masayı donatın ve tatlı tatlı, güzel ifadelerle derdinizi anlatmayı deneyin.
Yolun başında önlem alın
Size uzun gelmiş olabilir, ancak henüz yeni evli sayılırsınız. 3-4 sene geçmeden eşlerin tam manasıyla birbirlerini tanıyabileceğini söylemek, en hafif tabirle, saf gönüllülük olur. Belli zaman sonra, özellikle anne-baba olduğunuzda bazı problemler çok daha kolay çözülecektir. Endişelenmeyin!
Dostlarının eşleriyle tanışın
Eşinizin sıklıkla buluştuğu, çokça vakit geçirdiği arkadaşlarının eşleriyle tanışmaya gayret edin. Onlarla görüşün ve fırsat buldukça sizler de bu buluşmalara dahil olmaya çalışın. Erkekler kendi aralarında bir organizasyon planlarken sizler de pekâlâ bir başka faaliyete ev sahipliği yapabilirsiniz. Yeni şeyler düşünün, klasik kalmayın.
Farklı düşünmekten korkmayın
Eşler hiç mi tartışmaz, tartışamaz mı? Elbette tartışabilir! Bununla birlikte bu tartışmalar rencide edici seviyelere tırmanmadan, makuliyet zemininde ve fikirlerimizi nezaketle savunmak şeklinde cereyan etmeli. Eşler her zaman her konuda aynı düşünmeyebilir ve bu çok normaldir. Olması gereken, farklı düşünülen konularda bile birbirini olduğu gibi kabul etmektir. Yani anlaşamadığımız şeylerin olduğu, olabileceği hususunda bir anlaşma yapmamız gerekebilir.
Sükûnu yine eşinizde bulun
Son olarak, daha önceki sayılarda da zikrettiğim bir ayete dikkatinizi çekmek istiyorum. Eşler arasındaki sükûn, sevgi ve merhamete dikkat çekmesi bakımından Rûm suresindeki şu ayet manidardır: “O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerinden biri de sükûn bulup durulmanız için, size içinizden eşler yaratması, birbirinize karşı sevgi ve şefkat var etmesidir. Elbette bunda, düşünen kimseler için ibretler vardır.” (Rûm suresi, 30/21) Bu ayette sırasıyla; “sükûn”, “meveddet” ve “merhamet” kelimeleri geçmektedir. Mealde “sevgi” şeklinde tercüme edilen “meveddet” kelimesi, kendisini davranışlarla gösteren aktif sevgi ve yakınlık demektir. Buna pek tabii aşk da diyebilirsiniz. Eşlerin birbirinde sükûn bulması, mecazi aşkın içinde de vardır. Sükûndan sonra zikredilen meveddet ve rahmet, sükûna bağlanmıştır. Bu noktalardan hareketle eşlerin arasındaki sevgi ve merhametin hem biyolojik hem de psikolojik sükûn ile daha da artacağı söylenebilir. Sıralanışın sükûn, meveddet ve rahmet şeklinde olması önemli; rahmetten önce meveddetin zikredilmesiyse manidardır. Unutmadan söyleyelim, ayette anlatılan sükûn, her iki taraf içinde geçerlidir! Kastedilen kadının erkekte, erkeğin de kadında sükûn bulmasıdır.
Âdetimizi bozmadan yine bir duayla bitirelim. Rabbim sizi ve eşinizi cehennemin narından, şeytanın şerrinden muhafaza buyursun. Hanenizi yavuz dilden, kem gözden saklasın. Yuvanızda kökünüz bir, dalınız gür olsun!
