Aynı Evde, Farklı Dünyalardayız!

4
MELİKE MELAN /


Çocuğumuz yan odada sandığımız kadar güvende mi? Yoksa dijital dünyanın görünmeyen dili, onları bizden sessizce uzaklaştırıyor mu?

Sabaha doğru bir gürültüyle uyanıyor ev halkı. Kapıyı kırarak içeri giriyor polisler. Yatağının üzerinde bir ayıcık, kitaplığında resimli kitaplar duran on üç yaşındaki çocuğu, cinayet şüphesi ile gözaltına alıyorlar. Anne ve babası şaşkın. Bir yanlışlık olduğundan eminler. Çocuksa ağlıyor korkudan.

On üç yaşındaki Jamie Miller’ın sınıf arkadaşını öldürmesini konu alan dört bölümlük mini dizi Adolescense‘in açılış sahnesi bu. “Kim yaptı?” sorusundan çok, “Neden yaptı?” sorusunun peşine düşen yapım; sosyal medyanın gençler üzerindeki etkisini sorgulayan çarpıcı anlatımıyla, pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi.

Dizinin senaristi ve aynı zamanda “babası” Stephen Graham, bir röportajında dizinin ortaya çıkış sürecinde ele aldığı soruları şu şekilde sıralıyor: “Genç erkeklere ne oluyor? Sanal dünyada nasıl radikalleşiyorlar? Olup bitenlerde toplumun, eğitim sisteminin ve ailelerin rolü ne?”

Ekran Karşısında Dokuz Saat!

Jamie’nin hikâyesi kurgu olsa da anlatılanlar hakikat. Bugün, gerçek hayatta da çocuklarımız benzer bir dünyanın içinde yaşıyor. Üstelik elimizde, bu dünyanın ne kadar etkili olduğunu gösteren pek çok veri de var.

2015 yılında Amerika’da yapılan bir araştırma, 1995 sonrası doğan çocukların günde ortalama dokuz saatini ekran karşısında geçirdiğini ortaya koyuyor. Bir başka çalışmaya göre ise on üç ila on yedi yaş arasındaki bir genç, uyanık olduğu saatlerde ortalama her altı dakikada bir mesaj gönderiyor. 

Peki bütün bunlar ne anlama geliyor? Okuldan eve, evden okula gidip gelen; odasında sessizce vakit geçirdiğini düşündüğümüz, arkadaşlarını “kısmen” tanıdığımız çocuğumuz, aslında bizim görmediğimiz ve dilini bilmediğimiz bambaşka bir evrende mi yaşıyor? Sanırım kendimize şu soruyu sorarak yüzleşmemiz gereken acı bir durum var: Gerçek dünyada yanlarında olduğumuzu sandığımız çocuklarımızın, dijital dünyada da yanlarında mıyız?

. . .


Sosyal medya algoritmalarının öfke ve nefret içeriklerini teşvik etmesi, dijital dünyada radikalleşmeye yol açıyor. Nefretin alışkanlık hâline gelmesi, gençleri şiddete iten bir kültürün oluşmasına neden oluyor.

. . .


Sağlıklı iletişim, çocukların dijital dünyayı anlamlandırmasında anahtar bir rol oynar. Erken yaşlarda kurulan açık ve güvenli diyaloglar, onları bilinçli seçimler yapmaya teşvik eder.

. . .


Ahmet G. Özkan, dijital içeriklere karşı en etkili savunmanın ahlaki okuryazarlık olduğunu belirtiyor. Ailelerin çocuklarıyla erken yaşta kuracakları açık ve düşündürücü diyalogların, onlara sağlam bir içsel pusula kazandıracağını vurguluyor.

. . .


Ebeveynler İçin Beş Çözüm Önerisi

. . .

Önceki İçerikFilozof’ta Bu Ay “Okyanuslar” Var!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen isminizi yazın